Muhammed İkbalsiz 74 yıl
İslam dünyasının bir araya gelmesi ve çeşitli ırk, renk ve ülkelerdeki Müslümanların bir millet olarak İslam ümmetini ihya etmesi gerektiğine samimiyetle inanmış ve şiir dili ile bu mesajı yaymaya çalışan doğunun büyük düşünürü Muhammed İkbal aramızdan ayrılalı 74 yıl oldu.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-04-21 19:55:26
1908'de Hindistan'a döndüğünde, yazı ve şiirlerine hayranlık duyanlar tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. Muhammed İkbal ülkesinin siyasetine de katılmış ve halkını bu konularda yönlendirmişti. Onun bu konudaki düşüncesi ise, "Siyaset; çalışmak, izzet ve şerefe davet etmektir" şeklinde idi. Müslüman Hintli mücahitler adıyla yazdığı şiirleri Hindistan'daki Müslümanların hareketlenerek İngiliz sömürüsüne başkaldırmalarında ve Pakistan'ın kuruluşunda büyük tesiri olmuştu. Bu yönüyle İkbal M.Akif Ersoy'a da benzetilmiştir. Uzun süren bir hastalıktan sonra 21 Nisan 1938'de vefat etti.
1905 yılında milliyetçi olarak Avrupa’ya giden İkbal, 1908 yılında İslamcı ve ümmetçi olarak geri dönüyordu. İslam dünyasının bir araya gelmesi ve çeşitli ırk, renk ve ülkelerdeki Müslümanların bir millet olarak İslam ümmetini ihya etmesi gerektiğine samimiyetle inanmış ve şiir dili ile bu mesajı yaymaya çalışmıştır.
Mehmetçiğin kanı
Kurtuluş Savaşı yıllarında, zor durumda Pakistan halkını, Türk halkının milli mücadelesine destek vermek için örgütlemiş, milli mücadelede kullanılmak üzere Pakistan halkından 1.5 milyon sterlin toplayıp Ankara hükümetine yollatmıştır. Bu paralarla daha sonra Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından şimdiki İş Bankası kurulmuş ve önemli bir bölümü Cumhuriyet Halk Partisine verilmiştir.O paranın toplanış hikayesi tarihe şöyle kaydedildi: “Pakistanlı bir görgü tanığı Lahor Meydanında yapılan bir toplantıyı şöyle aktarıyor: Lahor Meydanında ciddi bir toplantı olmuştu, sayılamayacak kadar büyük bir kalabalık vardı. Trablusgarp işgal edilmiş, Filistin kopmuştu. Balkanlar elden gitmişti. Çanakkale geçilmiş, hatta İstanbul'a düşman kuvvetleri girmişti. Lahor halkı sırtlarındaki elbiselere, evlerindeki bakırlara kadar çıkarıp verdiler. Osmanlı'nın, Mehmetçiğin imdadına diyorlardı. Bir konuşma kürsüsü hazırlanmıştı. O sırada bakışlar bir tarafa yoğunlaştı. Büyük bir zat, bir şair, bir alim geliyordu. O gelen zat, Pakistan'ın, hatta bütün doğunun en büyük şairi Doktor Muhammed İkbal'di. Muhammed İkbal kürsüye çıkarak gördüğü bir rüyayı kalabalığa anlattı. Ardından da aynen şu ifadeleri kullandı: "Ey cemaat, şu dakikada ben Hazreti Peygamberi karşımda görüyorum, isterseniz siz de öyle kabul edin. Bana diyor ki, Doktor İkbal, bana ne getirdin? Ben de diyorum ki, Sultanım, sultanlar gedalardan ne hediye bekler. Asırlar var ki sana verecek hediyemiz olmadı. Efendim, bir şey getirdim size, cennette bile eşi benzeri olmayan bir şişe kan. Bu senin ümmetinin namusudur, şerefidir, vicdanıdır. Bu, Trablusgarp'da, Çanakkale'de şehit olan Mehmetçiğin kanıdır." Muhammed İkbal, bu ifadelerin ardından kürsüye yığılıp kalıyor ve bir Pakistanlı kadın çocuğunu havaya kaldırıyor. Yok mu çocuğumu satın alacak, parasını Anadolu'ya göndereceğim diyor. “
Allah rahmet eylesin
SON VİDEO HABER
Haber Ara