Burhan Galyun'dan Suriye Kürtlerine çağrı
Irak’ta Kürt bölgesinin önde gelen gazetelerinden Rudaw gazetesi, Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Burhan Galyun ile Suriye Kürtleri konusunda çok önemli bir röportaj gerçekleştirdi. Suriye'de gelecek demokratik sistemde Kürtlerin haklarından faydalanacaklarını belirten Galyun, “Suriye Kürdistan”ı diye bir şey olmadığını ifade etti ve 'Suriye Suriye'dir' dedi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-04-21 12:41:01
Kürt Ulusal Konseyi (KUK), Suriye'deki Kürt halkı için özerklik talep etmektedir. Bu ise federalizme yakın bir çözüm olmakla birlikte Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'ndeki mevcut sistemdir. Bu talep konusunda ne söyleyeceksiniz?
Suriye Ulusal Konseyi'ni (SUK) kurduğumuzdan ve birçok Kürt grup ve isimle görüşmeler gerçekleştirdiğimizden bu yana federalizm hakkında konuşmadık. Bu konu, görüşmelerimizin bir parçası olmadı. Suriye'deki durumun Irak'takinden farklı olduğuna inanıyoruz. Kürt partilerin yer aldığı koalisyon ve cephe partilerinde geçtiğimiz on yıl boyunca bu husus bir tartışma konusu olmadı. Bu mesele gündemde olmamakla birlikte Kürtler de bu konuda görüşme talebinde bulunmadılar... Suriye'de diğerlerinden farklı bir etnik grup olarak Kürtler, her zaman kendi etnik haklarının tanınması talebinde bulunmuşlardır. Kürtler eşit haklar tanınmasını talep etmişlerdir, zira son on yıldır ayrımcılık ve ötekileştirme politikası uygulanmaktadır. Kürtlere büyük bir haksızlık yapılmıştır ve Suriye'deki tüm siyasi partiler de bunu kabul etmektedir.
Suriye'deki siyasi partiler ve demokratik hareketlerin kabul ettiği bir başka husus ise Kürtlerin milli kimliğinin tanınması konusudur. Suriye devletinin ve siyasi yöneticilerin, bu kimliği korumak için gerekli koşulları sağlaması gerektiğini söylüyorum. Suriye'de Kürtçe eğitim hakkı ve ülkedeki ikinci kültür olarak Kürt kültürü ve edebiyatının gelişimi sağlanmalıdır. Üçüncü husus ise; adem-i merkezi bir yönetim sistemi hakkı ile ilgili. Çalışmak için tüm halkın Şam'a gitmek zorunda olduğu güçlü merkezi bir sistem uygulayan mevcut rejimin aksine, biz, adem-i merkezi bir sistem kuracağız. Bu düzende, Suriye'deki il genel meclisleri ve şehir meclisleri geniş yetkiye sahip olacaklar ve böylece, kendi bölgelerinin büyük bir bölümünü kontrol edebilecekler. Suriye'deki gerçek bir demokratik sistem, tüm etnik ve dini gruplar dahil olmak üzere bütün vatandaşlarına eşitlik sağlayabilir.
Siz Suriye'deki Kürt halkına özerklik tanıyacak mısınız?
Suriye'de %100'ü Kürt nüfusundan oluşan bir bölge bulunmamaktadır. Biz, bölgelerde özerklikten bahsediyoruz. Bu bölgelerdeki idari güçler, Kürt olsun veya olmasın herkesin güce sahip olmasını mümkün kılar. Örneğin el-Cezire gibi bir bölgede, Kürt olmayanların bölgenin yönetimine katılımını engelleyen bir sistem kuramayız. Haksızlığın birini ortadan kaldırırken, diğer taraftan bir başkasını getirmemeliyiz.
Siyasi anlamda olmasa bile, coğrafi anlamda “Suriye Kürdistan’ı” terimini kabul edecek misiniz?
Hayır. Suriye Kürdistan’ı diye bir şey yoktur. Bu, Irak'taki olayın kopyası demektir. Suriye'de çoğunluğu Kürt nüfusun oluşturduğu bir bölge var. Bazı şehirlerde Kürtler çoğunluğu oluştursalar da “Kürdistan” adı verilen bir bölge veya bir yer yoktur. Suriye Suriye'dir. Bir bölge olarak (Kürt bölgesi), buranın adı el-Cezire'dir. Tarih boyunca da aynı isimle anılmıştır... Kürtler sadece el-Cezire'de değil, aynı zamanda önemli miktarda bir nüfusa sahip oldukları Şam'da da varlıklarını sürdürmektedirler. Aynı şekilde Halep ve Afrin'de de yaşamaktadırlar. Demem o ki, Kürtler her yerde. Şimdilerde sözü edilen bu terim geçmişte var olmadığı gibi Kürt partilerin literatüründe de bundan bahsedilmemektedir. Bu, Irak'taki durumun Suriye'deki kopyasıdır.
Suriye'deki Kürt partiler, Suriye gerçeği ile uyuşmayan bazı görüşlere sahip. Baas dönemi öncesi Kürt tarihi, Baas dönemindekinden farklıydı. Kürtler, devletin ana bileşeniydi ve yeni Suriye devletinin kurulmasında da ortaktılar. Suriye'de Kürt tarihçiler, aydınlar, başbakanı ve tanınmış bir komutan bulunmaktaydı. Kürtler gettolarda yaşamazlar. Ve genel olarak Kürtler, Suriye halkından ayrı değildirler. Suriye'deki diğer vatandaşlardan farklı değildirler. Bu izlenim Baas döneminde ortaya çıkmıştır, zira Baas Partisi gerçekten Kürtlere karşı ayrımcı, ırkçı ve ötekileştiren bir politika izlemiştir. Ancak bu, Suriye'deki Kürtlerin gerçek tarihi değildir. Kürtlerin gerçek Suriye tarihi içerisindeki yeri çok büyüktür.
Kürtlerin bu anılara göre hareket edeceğini umut ediyorum, çünkü bu devletin kurulmasına gerçekten yardımcı olmuşlardır. Kürtler federalizm hayalinin peşinden gitmemelidirler, zira bunun kimseye faydası olmayacağı gibi diğer tarafta yanlış anlamaya da sebep olacaktır. Ve bu durum Kürtleri daha da ötekileştirecektir. Sanki Kürtler ayrılma talebinde bulunuyorlarmış gibi görünecektir ki, bunun doğru olmadığını biliyoruz. O zaman başkalarının akıllarına şüphe düşürmek niye? Bu planı sunan partiler, Suriye'deki Kürt halkının çıkarlarına hizmet etmemektedir.
Birkaç ay önce, SUK heyetinin başında Erbil'e gizli bir ziyarette bulundunuz ve Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ile görüştünüz. Kendisinin sizden, sizin de Kürt Yönetiminden ne gibi talepleriniz oldu?
Ortak kanıdaydık. O zaman gündemimizde üç husus olduğunu söyledik: 1) Gerçek eşitlik ve Kürtlere karşı haksızlıkların ortadan kaldırılması ile tavizlerde bulunulması. 2) Kürt halkının kültürel ve ulusal haklarının güvence altına alınması, (örn. kimlik hakkı, Kürtçe eğitim hakkı) ve Suriye'de Kürt kültürü ve edebiyatının geliştirilmesine yardımcı olmak. 3) Çoğunlukla Kürt nüfusundan oluşan, Suriye'deki tüm bölgelerde adem-i merkezi idari sistemin kabul edilmesi.
O zamanki görüşmemizde Başkan Barzani görüşlerimizi desteklediğini belirtmiş ve bunu adil bir proje olarak nitelendirmişti. Irak'ta yaşananların bir eşini Suriye'de de yaşamanın hiçbir anlamı olmadığını ifade etmişti. Bunun öncesinde bu iki hususu kendisiyle Roma'da görüşmüş, Erbil'e de buna dayanarak gitmiştik. Başkan Barzani ve diğer hükümet yetkilileri bizi çok sıcak bir şekilde karşılamış ve bu üç husus üzerinde tam bir mutabakat sağlanmıştı. Bu hususlara dayanarak Erbil'e gittik ve Kürt Ulusal Konseyi'nin bizim konseye katılması gerekti. O zamanın Kürt Ulusal Konseyi Başkanı Abdulhakim Bashar bizi karşıladı. Tunus'ta gerçekleştirilen Suriye'nin Dostları toplantısına bizimle birlikte geldi. Kendisi, Suriye Ulusal Konseyi'nin bir yürütme komitesi üyesi gibi davrandı. Toplantı sırasında sol yanımda oturuyordu. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton da dahil olmak üzere birçok ülkenin dışişleri bakanı ile görüşmelerimizi birlikte gerçekleştirdik.
Sayın Barzani'nin şu anki pozisyon değişikliğine ise anlam veremiyorum. El-Hayat gazetesine yapmış olduğu açıklamada; Suriye'de Kürt halkına hakları tanınmadığı sürece Kürt partilerinin Suriye Ulusal Konseyi'nin bir parçası olmayacağını belirtmiş. Oysa Sayın Barzani bize bu haklar konusunda farklı bir vizyondan söz etmemiştir. Kürt haklarına ilişkin hâlihazırdaki vizyonunun ne olduğunu ise bilmiyoruz. Eğer bu, federalizm fikrini geri getirmekle ilgiliyse, şunu söyleyebilirim ki; Suriye Ulusal Konseyi olarak bu konu şimdilik gündemimizin bir parçasını oluşturmamaktadır.
Federalizm konusunda karar vermek bizim hakkımız değildir, zira bu şekilde Suriye halkının hakkını çiğnemiş oluruz. Yalnızca seçimle göreve gelmiş bir parlamento federalizm veya özerklik konusunda bir karara varabilir. Şu an için böyle bir karar vermek yanlış olacaktır. Biz Suriye halkının temsilcileri değiliz. Biz sadece halkın mevcut rejimi ortadan kaldırma arzusunu temsil ediyoruz. Ülkenin geleceğine ilişkin olarak Suriye halkının iradesini zapt edemeyiz. Gelecekte Suriye'deki Kürt partileri istediklerini talep etme hakkına sahip olacaklardır. Ancak Suriye gençliğine baktığımda, bir birlik olma ve Suriyeli kimliğini keşfetme arzusunda oldukları hissine kapılıyorum. Türk, Iraklı veya Kürt olmaktan evvel onlar Suriyeli.
Şu anda hiç bir şekilde federalizm ve özerklik meselelerinden söz edilmemelidir... Bana kalırsa Kürtlerin devrime olan geniş katılımı ve muhalif gruplarla koordinasyon içinde olmaları, sadece çoğunluğu oluşturdukları bölgelerde değil Suriye'nin tamamında, hak talep etmek ve daha büyük bir rol oynamak konusunda gelecekteki konumlarını güçlendirecektir.
Bazı analistler, Kürt siyasi hareketinin katılımı olmaksızın Esad rejimini devirme şansının çok düşük olduğuna inanıyorlar. Aynı zamanda Kürt Ulusal Konseyi (KUK), Kürt haklarını tanımadığı takdirde ABD'nin SUK'u desteklemeyeceğini de söylüyor.
Suriye Ulusal Konseyi'nin bir açıklamada belirttiği ve Tunus toplantısında da yinelediği üzere, Konsey, Suriye'deki Kürt milli kimliğini ve Kürtlere yönelik eziyeti ortadan kaldırma gerekliliğini anayasal olarak tanıyacaktır. Kürt milli haklarını, Suriye halkının toprak birliği ve bütünlüğü çerçevesinde tanımaktadır. Tekrarlamamıza da lüzum yoktur, zira bu zaten Suriye Ulusal Konseyi belgelerinin bir kısmıdır. Ancak sorunuzu başka bir şekilde ifade edeceğim: Kürtler, kendi katılımları olmaksızın rejimin devrilmesini kabul edecekler mi? Mevcut durumda Kürt halkı devrimin bir parçası mı? Kürt partilerin muhalefete karşı tutumu Kürt gençliğinin devrime katılımında belirleyici mi?
Kürt gençliği, ilk günden bu yana devrimin içinde yer almaktadır ve devrim ateşini yükseltmede önemli bir rol oynamıştır. Kürt gençliği asla devrimden uzakta kalamaz. Kürt partilerin tutumları ne olursa olsun, benim Kürt gençliğine olan inancım büyük. Bu yalnızca Arapların devrimi değil, aynı zamanda Kürtlerin, Süryanilerin ve diğerlerinin de devrimidir. Ama bilhassa da Kürtlerin devrimidir, zira buradaki Kürtler diğer gruplardan çok daha fazla eziyet görmüştür.
Kürt Bölgesi'ndeki partilerin ve PKK’nın Suriye rejimine yönelik tutumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şimdiye dek görüldüğü kadarıyla PKK'nın duruşunun rejime daha yakın olduğu açık. Ama ben Kürt Bölgesindeki partilerin devrimden yana olduklarına inanıyorum. Ayrıca buna karşı olmaları için de bir sebep yok. PKK içinde Esad rejimi ile iletişim bağını henüz koparmayan isimler olduğunu biliyoruz.
Bir aydın olarak, “yeni Suriye”deki İslamcı güçten tedirgin olmuyor musunuz?
İslamcılarla ilgili bu korkuyu Suriye rejimi yaymaktadır. Bunu büyütmemize lüzum yok. Devrimde yer almak istemeyen bazı kesimler veya devrime yardımcı olmak istemeyen birtakım ülkeler söylüyor bu tarz şeyleri. Sokaklara dökülenlerin yüzde sekseninin siyasi partilerle herhangi bir bağlantısı bulunmamaktadır, ne Müslüman Kardeşler ne de diğerleri. Şu an yayılmakta olan, devrime karşı mücadelenin bir parçası. Suriye Ulusal Konseyi'nin yürütme komitesindeki 12 üyeden yalnızca ikisi Müslüman Kardeşler'e aittir. Rejim ile devrimde yer almayanlar bu tür söylentileri yaymaktadırlar... Suriye ne bir Mısır ne de başka bir ülkedir. Şunu kesin bir şekilde belirtmem gerekirse; Suriye'de İslamcı bir hükümet riski bulunmamaktadır. Gördüğünüz gibi, halk, demokrasi ve özgürlük talep eden sloganlar atarak medeni bir biçimde sokaklara dökülmüştür.
Suriye'deki gelecek yönetim sisteminin laik ve demokratik bir sistem olacağının garantisi nedir?
Sadece ben dediğim için değil, Suriye'nin de böylesi bir yönetim sistemine ihtiyacı olduğu için bu konuda konuşmaya lüzum yok. Suriye halkı İslamcı, Afganistan tarzı bir sistemi; yani diğer bir deyişle dine ve dini fikirlere dayalı görüşleri dayatan bir sistemi kabul etmeyecektir. İnsanlar özgürlük, fikir ve seçim özgürlüğü uğruna canlarını verdiler, kan döktüler. Özgürlüklerini güvence altına almayanlar ise köle hâline geleceklerdir. Hiçbir dini hareket kendisini Suriye halkına dayatamaz.
Şimdi Kürt Ulusal Konseyi, taleplerinin kabul edilmesi için Paris'te gerçekleştirilecek Suriye'nin Dostları toplantısına katılmayı bekliyor. Bu konudaki görüşünüz nedir?
Eğer bu meseleyi tatsız bir duruma dönüştürecek olurlarsa, Kürt halkına ve Suriye halkına zarar vermiş olacaklar. İşte o zaman, Suriye'nin bölünmesini istediklerini veya toprak bütünlüğünü bozmayı amaçladıklarını göstermiş olacaklar ki bu durum Kürtlerin çıkarına ters düşecektir. Yukarıda sözünü ettiğim iki hususun dışında başka bir şey olmayacaktır. Bunu Erbil'de ifade ettik, Paris'te de yineleyeceğiz. Suriye halkı içerisinde birlik kavramını güçlendirmeliyiz. Mevcut federalizm bahsi devrimi güçsüzleştireceği gibi Suriye halkını da bölecektir. Bu ise rejimin çıkarına bir gelişme olur. Bizim şu anki başlıca görevimiz devleti bölmek değil, rejimi devirmektir. Rejim çökmeden evvel devleti bölmekle meşgul olursak, o zaman Kürt, Arap ve Suriyeliler olarak haklarımız açısından hata yapmış oluruz. Ve işler Kürt-Arap çatışmasına yol açacak kadar gerilirse, o zaman kendimizi ve devrimi, hiç ihtiyaç duymadığımız ölçüde karmakarışık bir sorunun içine atmış olacağız.
Suriye'deki Kürt siyasi hareketi; Türkiye'nin, Suriye'deki Kürt meselesine yönelik tutumunuzu etkilediğini ve bu sebeple Kürtlerin taleplerini kabul etmediğinizi ileri sürüyor.
Bu doğru değil. Suriye'deki Kürt meselesi için sunduğumuz çözüme Türkiye'nin katılmasını sağlamak zor. Kürt meselesini çözmek söz konusu olduğunda, Suriye Ulusal Konseyi'nden daha yüksek çıtada bir devlet ya da parti bulunmamaktadır.
SON VİDEO HABER
Haber Ara