Aşık Şenlik anıldı
Birinci Uluslararası Aşık Şenlik Anma etkinlikleri kapsamında “Doğumunun 162. yılında Aşık Şenlik” programı Azerbaycan, Gürcistan ve İran'dan gelen aşıklarla şenlendi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-04-16 16:37:31
Kars Halk Eğitim Müdürlüğü Konferans Salonundaki etkinlik saygı duruşu ve İstiklal marşının okunmasıyla başladı. Ardından konuşmalar yapıldı. Aşık Şenlik Kültür ve Yaşatma Derneği Başkanı Aşık Günay Yıldız, organizasyonda görevli Sultan Aydın, Kemal Alin, Kafkas Üniversitesi Araştırma Görevlisi Cengiz Gökçen ve Aşık Şenlik'in torunu Yılmaz Şenlikoğlu yaptıkları konuşmalarda Aşık Şenlik'in ne kadar usta bir aşık olduğuna değindiler.
Gürcistanlı aşık Latife Çeşmeli, Azerbaycanlı aşık Gülara Azaflı, İran'ın Tebriz kentinden gelen Şekip Yadullah, Karslı aşıklar Günay Yıldız, Emrah Neroğlu, İlgar Çiftçioğlu, Ensar Şahbazoğlu, Orhan Karadağoğlu, Bilal Esrarı, Sefer Akyüzoğlu, İrfan Kurak, Cemal Kanbay, Ömer Dumanoğlu, Yüksel Yakupoğlu ve Erol Ergüloğlu'nun koro eşliğinde "Haşgeldiniz" değişiyle start alan etkinlik, daha sonra aşıkların tekli ve ikili değişleriyle devam etti.
Gürcistanlı aşık Latife Çeşmeli, Azerbaycanlı aşık Gülara Azaflı, İran'ın Tebriz kentinden gelen Şekip Yadullah ise etkinliğe renk kattılar. Aşık Şenlik'in eserlerinin halen yoğunlukla seslendirildiği Kafkas Ülkeleri Azerbaycan, Gürcistan ve İran'dan gelen aşıkların sahne performansı büyük alkış topladı. Salonu dolduran kalabalık Kafkas Ülkelerinin aşıklarına yoğun ilgi gösterdi.
Programa katılan Kültür ve Turizm Müdürü Hakan Doğanay da bir konuşma yaptı. Aşık Şenlik'in hayatına değinen Doğanay, "Doğum tarihi kimi kaynaklara göre 1848, kimi kaynaklara göre de 1850 olarak belirtilen Âşık şenlik Ardahan'ın Çıldır İlçesinin Suhara (Yakınsu) Köyünde dünyaya gelmiştir. Kesin olmayan bilgilere göre Atalarının Azerbaycan'ın Borçalı Kazak bölgesinden geldiği belirtilen Âşık Şenlik terekeme. Karapapak boyuna mensup olup; Kafkas kültür ortamında yetişmiş, Kafkas kültürüyle beslenmiş, 19 yy önemli ozanlarındandır. Resmi bir eğitim almamış olan Şenlik Baba; âşık meclislerinde dinlediği bölge âşıklarından, köy odalarda yapılan sohbetlerden, camilerde verilen dini eğitim imkânlarından çok iyi yararlanmış, bu birikimini özünde var olan yeteneğiyle birlikte işleyerek, geçmişten günümüze, günümüzden de geleceğe taşınacak ölmez eserler bırakmıştır. Şenlik Baba'nın eserleri incelendiğinde; Kafkaslardan gelerek, Anadolu'da varlığını sürdüren, çok zengin halk kültürü unsurlarının kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze taşınan izleri görülür. Konuyla ilgili araştırma yapan bilim adamlarına göre; Kafkas halk kültünün yansıtılması açısından, Âşık Şenliğin eserlerinin tercih edilmesinin iki önemli vardır. Birincisi; Şenliğin eserlerinin çok iyi biliniyor, yani halk hafızasında yaşıyor olmaları; ikincisi, Kafkas halk kültürüne ait unsurları çok iyi yansıtıyor olmalarıdır." dedi.
Doğanay daha sonra şunları söyledi:
"Hayatını hayvancılıkla sürdüren, çobanlık yapan Şenlik Baba; 14 yaşında ördek avına gittiği günlerden bir gün; ikindi vakti derin bir uykuya dalar. Daldığı derin uykudan ertesi gün uyanır. Uyandığında söylediği şiirlerle bade içerek "Halk Âşığı" olduğunu ifade eder. Asıl adı Hüseyin olan Şenlik Baba; "Şenlik" mahlasını da ilk defa bu şiirlerinde kullanır.
Rüya-yı kalemde yattığım yerde
Neçe yüzmin hayal güşuma geldi
Üğbe üğ cismime saldı bir ateş
Sevdiğim salatın düşuma geldi
Şenlik em hakine gettim yüzünen
Bir kelme danıştım şirin sözünen
Hayıt ki bakmadım kıyar gözünen
Sürahi gameti karşıma geldi.
Sahuralı Hasan "Bade içtikten sonra" çevrede "Âşık Şenlik" olarak tanınmıştır. Âşıklık alanında bilgi ve görgüsünü artırmak üzere; zamanın usta âşıklarından Hasta Hasan'ın çırağı, Âşık Nuri'nin yanına giderek ondan da saz çalmayı öğrenmiştir. Atışmalarıyla, tamamen irticalen söylediği hikâye ve şiirleriyle yeteneğini ve gücünü ortaya koymuş, günümüze kadar çok sayıda halk ozanı üzerinde etkili olmuştur. Şenlik babanın yaşadığı dönem; yaşayan halk ozanlığı geleneği açısından zengin ve güçlü bir dönemdir. Bu nedenle Şenlik; Feryadi, Mazlumi gibi bir çok ozanla tanışmış kaynaşmış, büyük usta Âşık Summani ile tüm hayatları boyunca kardeş gibi yaşamışlardır. Dil olarak çağın ozanları gibi ağdalı bir dil kullanan Şenlik; Her türlü toplumsal olayları koçaklama, taşlama türü şiirlerine nakış gibi işlemiş, istilacılarla mücadele veren en güçlü âşık olarak da tanınmıştır. Şenlik Baba; 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında; yolda bir Rus generalle karşılaşır. General Şenliğe "Rus Çarlığı mı, yoksa Osmanlının yanında mı yer alacağını" sorar, Şenliğin Rus Generaline şiirle verdiği cevabın ilk ve mahlasını tapşırdığı ikinci dörtlük şöyledir:
Hulusi gabilden bilsen fikrimi
Men Allah'tan Al'osmanı isterem.
Merhamet sahibi ol rahmi gani
Nesli mürsel hökmü hanı isterem.
Gam günlü Şenlik'in gönlünün şadı
Çıkmaz hatırımdan Al'osman adı,
Gidipti dünyanın lezzeti tadı
Mahşer günü bir mekanı isterem.
Âşık Şenliğin eserlerinde psikolojik unsurların yoğunluğu; hikâyeleri ve şiirleri dinlenirken veya okunurken hemen hissedilmektedir. Şenliğin şiirlerini müzik eşliğinde seslendiren âşıkların halk tarafından tercih edilmesinin, dinlenmek istenmesinin, aranmasının nedeni de budur. Prof. Dr. Ensar Aslan'ın doktara çalışması olarak yayımlanan eserin giriş kısmına almış olduğu dörtlük de psikolojik unsurlar açısından yoğunluğu yansıtan tipik bir örnektir.
İster ihtiyar ol ister nevcivan
Bu dünyada baki kalan öğünsün
Meraksız, fikirsiz, gamsız her zaman
Başatan şad oluf gülen öğünsün
Yukarıdaki dörtlükte Şenlik Baba; yaşlı ve genç her insanın ölümlü olduğunu anlatmakta, insanların her zaman neşeli ve mutlu olmalarının mümkün olmadığını, bunun yanında gam ve kederin insanlar için var olduğunu çok veciz bir şekilde ifade ile anlatmaktadır. Şenlik Baba insan hayatında önemli yer tutan duygu ve heyecanları da çok yoğun yaşamış, bu duygu ve heyecanlarını eserlerine etkileyici bir dille yansıtmıştır. Şiirlerinde sevgiyi ustalıkla işleyen Şenliğin hikâyelerinin de ana tema sevgidir.
Bir od saldın üreğimin başına
Gorhuram ki bir alışa bir yana
Eğer bend olmasam zülfün teline
Baş götürem bu ölkeden bir yana
Bir kız çocuğunun ana rahminde başlayıp mezara kadar devam eden gelişim sürecini de şöyle anlatır.
Ana rahminden dünyaya gelende
Yeni tıfıllanır taze kız olur
Üç yaşından beş yaşına varanda
Goyma gomşulara o bir söz olur
Gözel olan beş yaşında öğülür
Yedisinde gonca gülden sayılır
Sekizinde hilal kaşlar eğilir
Vechi bedirlenir, humar göz olur.
Onbeşinde likap altta beslenir
Onaltıda adı şanı seslenir
Onyedide elçi gelir istenir
Mezat bulur müşterisi yüz olur.
Kırküçünde gizli söyler sırrını
Kırkbeşinde gözden salar erini
Ellisinde "nene" diyer torunu
Toylar mutfağında hep aşbaz olur
Yetmişüçde zeher olar yemeği
Yetmişbeşte gözden çıhar emeği
Sekseninde geyer keten köğneği
Donu çitten eğinceği bez olur.
Doksanbeşte Şenlik söyler sözleri
Yüz yaşında çıkar kuzu dişleri
Baş yastığı olur ocak taşları
Tüstü değer, var endamı his olur.
1912 yılında Revan'da yapılan bir yarışmada yenilgiye uğrattığı rakipleri tarafından zehir verilerek zehirlenen Şenlik; en verimli çağında hayata veda etmiştir. Mezarı Çıldır'ın Suhara köyündedir. Bıraktığı eserlerle; geçmişe tanıklık eden, değerlerimizi günümüze taşıyan, geleceğe aktarılmasında da katkı sağlayacak olan büyük ozan Şenlik Babayı doğumunun 162. yıldönümü nedeniyle anıyoruz. Sizlerin de bildiği gibi; "Âşıklık Geleneği" Kültür ve Turizm Bakanlığının Önerisiyle UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras kapsamında değerlendirilerek acil koruma listesine alınmıştır. Bu nedenle âşıklık geleneği ile ilgili yapılacak her etkinlik çok anlamlı ve önemlidir. Bakanlığım adına; bu programı düzenleyen "Kars Aşık Şenlik Kültür ve Yaşatma Derneğine ve programa katkı sağlayacak olan tüm katılımcılara teşekkür eder, etkinliğin başarılı geçmesini dilerim."
SON VİDEO HABER
Haber Ara