Dolar

34,9446

Euro

36,6240

Altın

3.013,68

Bist

9.987,42

Güney Sudan’ın savaş çığırtkanlığı

Beşir'in elbette birçok hatası var fakat şimdi sorunun Beşir'den ziyade Sudan'ın geleceği ile ilgili bir sorun olduğu gayet açık

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-04-13 17:59:15

Güney Sudan’ın savaş çığırtkanlığı
Geçen yıl yapılan referandumla Sudan'dan ayrılan Güney Sudan, tartışmalı Hiclic bölgesini işgal ederek Sudan'la yeni bir savaşı başlatma girişiminde bulundu.

Bu işgali Hartum yönetiminin kabul etmeyeceği sert bir şekilde karşılık vereceği biliniyor. Fakat Güney Sudan'ın bu aceleci savaş çığırtkanlığı yapmasının arkasındaki nedenleri ve muhtemel sonuçları görmek gerekli.

Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kir mikrofonlar önünde barışı gerçekleştirmek için Hiclic'e girdiklerini iddia etse de, bu işgalin bir savaş tamtamcılığı yapmak olduğu gayet açık.

Henüz Addis Ababa'da Hartum ile Juba arasında sınır, mülteci ve Güney Kordofon sorunları görüşülürken savaş hamlesine girilmesi Güney Sudan'ın devlet aklıyla değil dış güçlerin maşası bir gerilla örgütü gibi hareket ettiğini göstermekte. Güney Sudan hala Sudan'ı en büyük düşman olarak görüyor ve Beşir yönetiminin düşürülmesi, Sudan'ın daha da parçalanması için elindeki bütün kozları kullanmaya devam ediyor.

Oysaki Sudan Devlet Başkanı el Beşir Güney Sudan'ın bağımsızlığı için yayınladığı kutlama mesajında iki devletin düşman olmadığını birbirine dostça rakip olduklarını belirtmişti.

İronik bir şekilde Sudan'daki muhalif hareket liderlerinin Beşir'i suçlu görmelerine, Güney Sudan yönetiminin düşüncelerini paylaştıklarına alıştık. Tabii ki Beşir'in birçok hatası var fakat şimdi sorunun Beşir'den ziyade Sudan'ın geleceği ile ilgili bir sorun olduğu gayet açık. Askeri ve ekonomik olarak Sudan'la boy örtüşemeyecek Güney Sudan'ın ordusunu savaş için alarma geçirmesi ABD, Çin ve İsrail'le bir savaş pazarlığında anlaştığının göstergesi.

Yeni bir Sudan, Güney Sudan savaşının arkasında Sudan'ı parçalamaya yönelik bir hamle var. Sudan'ın bölünmesi umut edilenin aksine birliği sağlamaktan yerine parçalamaya yönelik bir proje olduğu görüldü. Hartum'un bazı siyasetçileri bölünmenin Sudan'a "hayırlı" olacağını, Güney Sudan'dan kurtularak Sudan içinde birlik sağlanacağına kendilerini inandırmışlardı. Hatta daha da ileri giderek bölünmenin bir fırsat olduğunu söyleyerek ekonomik yaptırım ve savaş gerginliklerinden kurtulan Sudan'ın kısa sürede bölgenin en güçlü ülkesi haline geleceğini söylemişlerdi. Güney Sudan'ın bağımsızlığını elde etmesinden yalnızca bir hafta sonra Güney Kordofon eyaletinde başlayan çatışmalar, bölünmenin, çok kapsamlı bir parçalama projesi olduğunu doğruladı.

Güney Kordofon çatışmalarının arkasında Sudan Kurtuluş Özgürlük Ordusu'nun militanları olduğu görüldü. Bir ay sonra da Mavi Nil eyaletinde benzer çatışmalar başladı ve bu çatışmalarında adresi Juba yönetimini gösteriyordu.
ABD yönetimi Hartum'a verdiği sözlerin hiç birini yerine getirmedi. 40 milyar doları bulan dış borçlar ertelenmeyip, ekonomik yaptırımlar kaldırılmadı. ABD yönetimi Sudan'daki insan hakları ihlallerini bahane edip Sudan yönetimini uluslar arası camiadan tecrit etme politikasını devam ettirmeye çalıştı. Darfur'da ki senaryolar Güney Kordofon ve Mavi Nil eyaletlerinde de uygulamaya konuldu. Bu eyaletlerin son üç yıla kadar Hartum'la ciddi bir sorunu bulunmazken hatta Beşir yönetiminin en önemli destekçileri iken bu politika değişikliğinin arkasında başka unsurlar olduğunu doğrulamaz mı?

2005 Navaşa Antlaşmasında belirtilmesine rağmen hala Sudan'da yaşayan 1 milyona yakın Güneyli, Güney Sudan'a geçmiş değil. Önümüzdeki günlerde Başkent Hartum'da Beşir yönetimine karşı bir halk ayaklanması başlayabileceği ve bu ayaklanmanın da aktörlerinin bu kişiler olacağı bir Avustralya gazetesinde iddia edildi. Bu iddia yabana atılır bir iddia değil. Beşir'i zayıf bir muhalefetle yerinden etmek zor görünmesine rağmen ordu içerisinden Batı destekli bir cunta yönetimi işbirliği ile yönetim değişikliği muhtemel. Sadık Mehdi, Turabi ve Mirgani ailesi de Beşir sonrası Sudan için rol kapma yarışına şimdiden soyundukları, Beşir'i her fırsatta eleştirdikleri görülüyor.

İsrail, bağımsızlıktan bu yana Güney Sudan'la ilişkilerini en yüksek düzeyde tutan devlet olarak karşımıza çıkıyor. Güney Sudan ordusunun silahları İsrail'den gelmekle birlikte, askerler İsrailli subaylar tarafından eğitiliyor. İsrail Güney Sudan'a özellikle tarım başta olmak üzere eğitim, sanayi, ticaret alanlarında büyük yatırımlar gerçekleştirdi. İsrail, Beşir yönetimi olduğu sürece bölgesel amaçlarını gerçekleştiremeyecek her zaman tetikte olmak zorunda kalacaktır. Beşir'in meşgul edilmesi veya iktidardan düşürülmesi, İsrail'in Uganda, Sudan ve Etiyopya hattını kontrol altına alması demektir.
Çin'in Sudan ve Güney Sudan ilişkilerine dahil olması son haftaların bir gelişmesidir. Çin, Hartum'la ilişkilerini bozmamak için Güney Sudan'a mesafeli davranıyordu. Fakat Kenya, Uganda ve Güney Sudan arasında yeni petrol boru hattı projesi, Çin'in politikalarını değiştirmesini sağladı. Eğer bu proje gerçekleşirse, Güney Sudan bölgenin en önemli petrol çıkaran ve ihraç eden ülkesi haline gelecek. Çin alışıldık pragmatist yaklaşımı gereği Sudan'ın partnerliğinden Güney Sudan dostluğuna geçecektir. Sudan üzerine uzman kabul edilen Crisis Group'un deneyimli analisti Zach Vertin, bu tezimizi doğrulayacak bir öngörüde bulunarak Çin ile Güney Sudan arasında petrole dayalı işbirliğinin önümüzdeki günlerde daha da artacağı öngörüsünde bulundu. Fakat Çin'in, Güney Sudanla kur yapmasının arkasında sadece petrol paylaşımı olduğunu söylemekte inandırıcı gözükmüyor. Çin'in Doğu Afrika'da özellikle alt yapıya yatırım yapması, Güney Sudan'la petrole dayalı bir işbirliğinden daha önemli olduğu anlaşılıyor. Sudan petrolünden pay alamayan Batılı güçlerin Çin'i bu paylaşıma dahil etmeleri pek kolay gözükmüyor.

Hartum yönetiminin şahinleri de Güney Sudan'ın savaş çığırtkanlığına sessiz kalmadıkları sessiz kalmıyor. Sanki muhtemel bir savaşın Sudan'ın sorunlarını çözeceğine inanarak hareket ediyor ve Güney Sudan'ın bu kışkırtıcılığını doğru okumak gerektiğini unutuyorlar. Hiclic'in işgali hiçbir şekilde kabullenilmemeli ve gereken yapılmalı fakat Güney Sudan'la savaşa girişmek Darfur, Mavi Nil ve Güney Kordofon'un Sudan'dan ayrılması ile sonuçlanabilir. Bu bölünme de Sudan'ın parçalanması, Güney Sudan liderliğinde yeni bir Sudan'ın oluşturulması demektir.

Haber Ara