Kurtulmuş, Suriye meselesinin bölgedeki iki önemli ülke İran ve Türkiye’nin ortak hareketiyle çözüleceğini vurguladı.
Sorunun Suriye’nin iç meselesi olmaktan çıkıp uluslararası bir sorun haline geldiğine işaret eden Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Maalesef Türkiye bu konuda hakem olması gerekirken, ne yazık ki taraf durumuna gelmiş, getirilmiştir. Rusya’nın bölgedeki çıkarları dolayısıyla, BM nezdinde de Esed rejimine karşı adımların atılabilmesi mümkün olmamıştır. Annan girişimlerinin de Esed rejimine zaman kazandırmaktan başka bir anlam ifade etmediği açıktır. Bosna harbi sırasında da BM aynı taktiği uygulamıştı. Dolayısıyla, evet vakit çok geçmiştir, işler çok zorlaşmıştır, ama tekraren söylüyorum Türkiye ve İran’ın baş başa verip yine Suudi Arabistan, Ürdün, Katar gibi bölgesel diğer güçlerin de dış işleri bakanları düzeyinde bir barış komitesi kurulmalı ve barışın adımları temin edilmeli. Eğer bu kısa bir süre içerisinde yapılamazsa bölgede büyük bir kaos çıkabilir. Büyük bir mezhepsel savaş çıkabilir. Türkiye Esed rejiminin tüm kışkırtmalarına rağmen kesinlikle Suriye’ye doğrudan bir müdahale yapmamalıdır. Türkiye izlediği politikalarında kesinlikle mezhepsel tutum takınmamalıdır. ‘’
ABD’nin, Türkiye’yi "Ya İran’dan yanasın ya benden yanasın" gibi bir tutumla baskı altına almaya çalıştığının açık bir şekilde görüldüğünü söyleyen Kurtulmuş, baskılara boyun eğilmemesi gerektiğini vurguladı.
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Kurtulmuş, bir gazetecinin "Suriye konusunda Türkiye-İran ittifakının önemli olacağını belirttiniz. Ancak Türkiye ve İran’ın Suriye konusundaki politikaları taban tabana zıt diyebiliriz. Türkiye Esed’in gitmesini, İran ise kalmasını istiyor. Türkiye-İran ittifakının gerçekleşebileceğine inanıyor musunuz? sorusunu şöyle cevapladı: "Suriye’yi Suriye halkı yönetmeli. En azından dış işleri bakanları nezdinde bir barış komitesi kurulmalı, Baas Partisi kapatılmalı ve bir yıl içerisinde seçimler yapılmalı, bunu biz en başından beri söylüyoruz. Suriye’yi yöneten azınlık gidip, Sünni bir iktidar gelirse Nusayri olan o azınlığa güvence verilmeli. Ben bu gün bile bu ihtimalin gerçekleşeceğine inanıyorum. Yeter ki Türkiye ve İran müşterek olarak masaya oturmalı. Ben başka bir çıkış yolu görmüyorum. Yoksa bölgesel bir mezhepsel savaş çıkma ihtimali çok yüksek. Evet, zor bir süreç ama ben bunun gerçekleşeceğine inanıyorum.’’
Suriye’deki kayıp gazeteciler Âdem Özköse ve Hamit Coşkun’un durumuna da değinen Kurtulmuş, ’’Türkiye tüm uluslararası mekanizmaları devreye sokarak özellikle BM’yi devreye sokarak, Suriye’deki kayıp iki gazetecimiz Hamit ve Âdem’i sağ salim Türkiye’ye getirmeliyiz. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığımızda Suriye’deki dini otoritelerle bağlantı kurarak kayıp gazeteci arkadaşlarımızı bulma konusunda yardımcı olabilirler.’’ diye konuştu.
MECLİS İŞ GÜVENLİĞİ YASASINI HEMEN ÇIKARMALI
Ayrıca son bir aydaki iş kazalarına değinen Kurtulmuş, Meclis’in hemen iş güveliği yasasını çıkarması gerektiğini vurguladı.
4+4+4 eğitim sisteminin yasalaşması konusunda değerlendiren Kurtulmuş, ’’Hayırlı olsun. Genel anlamda biz bu yasayı olumlu bulduk. Ancak alt yapı meselesi bir an evvel halledilmeli, öğretmen, derslik ve müfredat konuları hızlı bir şekilde çözülmeli’’ şeklinde konuştu.
