BDP İmralı'yı adres gösterdi
BDP lideri Demirtaş, Erdoğan'ın müzakere çağrısına 3 şart ileri sürerek cevap verdi. Demirtaş, silah konusunu müzakere için de adres olarak İmralı'yı gösterdi ancak kendilerinin arabuluculuk yapabileceğini söyledi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-04-09 12:06:38
“Hükümet, silah bırakma ve ateşkes konularını bizimle görüşemez. Bu konuda bizim yetkimizin olmadığını Başbakan da çok iyi biliyor" diyen Demirtaş, "Başbakan’ın bizden istediği karar ve irade, silahla ilgiliyse, bunu başka yerle görüşecek.” ifadesini kullandı.
BDP lideri demirtaş Taraf yazarı Neie Düzel'e konuştu. İşte o röportaj...
NEDEN SELAHATTİN DEMİRTAŞ
Ankara’da önemli bir görevli bir süre önce hükümetin yeni bir Kürt stratejisi başlattığını açıkladı. Buna göre müzakereler tekrar başlayacaktı! Ama tek farkla, geçmişteki gibi İmralı ve PKK’yla görüşülmeyecekti. Bundan böyle sorun siyasi yapılarla konuşulacaktı.
Hükümetin bakanlarının bu yeni Kürt stratejisinden haberi yoktu ama Başbakan böyle bir stratejinin olduğunu Kore’ye giderken uçakta bir grup gazeteciye doğruladı ve BDP’ye müzakere çağrısında bulundu. BDP bu çağrıya müzakereye hazırım cevabını verdi ama... Sonra ne oldu?
BDP’ye hükümetten bir cevap geldi mi? BDP, hükümetle müzakereye oturursa, hükümetten ne isteyecek? Hangi şartlarda müzakereleri sürdürecek? BDP, İmralı ve Kandil’e ne diyecek? BDP’nin bir barış planı var mı? Hükümet nasıl bir çözüm bekliyor? İmralı nasıl bir çözüm istiyor? Kandil ne diyor? PKK, kendisine yöneteceği bir toprak verilmeden barışa razı olur mu? Kandil, Öcalan’ı dinler mi? Silvan’da niye dinlemedi? Oslo sürecinde neler yaşandı? BDP’ye göre, devletin İmralı, PKK ve KCK’yla yaptığı müzakereler niye, nasıl ve ne zaman bitti? PKK silahları susturmaya hazır mı? Hükümet, silahları susturmaya hazır mı? Kürtlerin olmazsa olmaz dedikleri şartlar neler? Nasıl bir siyasi statü isteniyor? Coğrafi özerklik bölgelerinin sınırları nasıl belirlenecek? Kürt sorununu çözmeyen bir Türkiye’yi bölgede neler bekliyor? Kürdistan nasıl kuruluyor? Bütün bu hayati soruları Türkiye’nin ve Kürt sorununun bu çok kritik döneminde BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a sorduk. Çok aydınlatıcı, çok çarpıcı, çok tartışılacak cevaplar aldık.
***
NEŞE DÜZEL: Yeni Kürt stratejinin açıklanmasından ve Başbakan’ın, Kürt meselesinin siyasi partilerle müzakere edileceğini söylemesinden sonra, siz müzakerelere hazır olduğunuzu söylediniz. Sizin açıklamanıza hükümetten bir cevap geldi mi?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ: Hayır, gelmedi. Başbakan, en son olarak da, “Eş başkanlar, kendi iradeleriyle karar vereceklerse görüşürüz, onun dışında onlarla görüşmeyiz” dedi. Bu çok ilginç! “Eğer iradeniz ve karar alma gücünüz yoksa, eğer bir karar oluşturamayacaksanız, ben sizinle neyi konuşacağım?” diyor Başbakan.
Sizce ne demek istiyor? “Terör örgütünden emir almayan, iradesi olanla müzakere ederiz” dedi Başbakan.
Aslında bu sözlerin altındaki beklentiyi okursak, Başbakan “aslında benim konuşmak istediğim şey silah meselesi” diyor. Yoksa Başbakan, Kürt sorununu konuşmak istiyorsa, BDP’yle her şeyi konuşabilir.
Neleri konuşabilir?
Anadilde eğitimi, yeni anayasayı, anayasal vatandaşlığı, yasal değişiklikleri her şeyi konuşabilir. Bizim bu konuların tamamında irademiz de var, karar alma gücümüz de var. Ama Başbakan’ın derdi, Kürtlerin hakları ve özgürlükleri değil! Bu yüzden de “ben, BDP’yle ne konuşacağım? Onların karar alma güçleri ve yetkileri yok” diyor. Çünkü o, hep silahı konuşmak istiyor. Onun kafasındaki Kürt sorunu sadece silah sorunu!
Siz, çağrıya cevap verdiniz ve “müzakere ederiz” dediniz. Hükümetin size cevap vermesini bekliyor musunuz?
Cevap vereceklerini sanmıyorum.
Eğer hükümet sizinle müzakereye oturursa, siz bu müzakereleri hangi şartlarda sürdüreceksiniz?
Birinci koşulumuz, müzakereler açık ve şeffaf olmalı. Her görüşmeden sonra kamuoyu, görüşmelerin içeriğiyle ilgili bilgilendirilmeli. Görüşmeden ne elde ettik, biz ne konuştuk onlar ne dedi, hepsi açıklanmalı. İkinci koşulumuz, her görüşmeden sonra hükümet, somut adımlar atmalı.
Anlamadım...
Müzakere süreciyle ilgili taraflara ancak böyle somut adımlar atılarak güven verilebilir ve ancak o zaman çatışmasızlık ortamı yaratılır. Bu çatışmasızlık ortamı sayesinde de müzakereler ilerler. Yani iki süreç birbirini besler. Bakın... KCK operasyonlarıyla ve basına yapılan baskılar nedeniyle şu anda siyasi ortam zehirlenmiş durumda. Yedi bin üyesi, milletvekili, belediye başkanı tutuklanmış bir partinin, demokratik siyasi kanallar güçlü mesajını verebilmesi için elinin güçlü olması lazımdır. Dolayısıyla Terörle Mücadele Kanunu dâhil bazı yasal değişikliklere ihtiyaç var.
Müzakere yapmak için bir koşulunuz da KCK konusunda Terörle Mücadele Kanunu’nun değişmesi ve KCK tutuklularının serbest bırakılması mı?
Evet. Hükümetle kuracağımız diyalogda bunları konuşuruz. Bu konularda adım atmasını isteriz. KCK’den alınanları serbest bırakacak düzenlemeler yapılmalı. Çünkü bu adımlar atılmazsa, bizim müzakere yapma şansımız olmaz. BDP, sürekli üyeleri tutuklanan bir parti. Benim bile tutuklanmayacağımın bir garantisi yok. Anayasa Komisyonu üyemiz bile tutuklandı bizim. Türkiye’nin son yüzyılının en ağır sorununu çözeceksek somut adımlar atılmalı artık. Ama hükümet adım atmazsa...
Hükümet adım atmazsa ne olur?
Hükümet, adım atmazsa ama buna karşılık bir yanda askerî operasyonları ve KCK tutuklamalarını sürdürüp diğer yanda da BDP’ye, “ben seninle gene de bu silah meselesini konuşurum” derse, aslında bu, hükümetin müzakere yapma niyeti yok demektir. Oysa bizim müzakerenin başlangıcındaki ilk beklentimiz, silahların susması olur.
Silahlar nasıl susacak?
Silahlar karşılıklı olarak susmalı ve hükümet de bunun için çaba sarf etmeli. Hükümet operasyonları durdurmalı. PKK de ateşkes sağlamalı. Önce bu zemini oluşturmalıyız. Bu zemin oluşmadan esası konuşmakta zorlanırız! AKP, “terörle müzakere etmem” diyor ama, geçmişte İmralı’da, Oslo’da, iki buçuk, üç yıl görüştüler. Başbakan o zaman da “terörle müzakere etmem” diyordu. Ben bu yüzden müzakereler tümüyle bitti diye düşünmüyorum.
SON VİDEO HABER
Haber Ara