Dolar

34,9547

Euro

36,6100

Altın

3.020,33

Bist

10.058,63

Görmez: Kardeşlik söylem olmaktan çıkıp, ahlak haline gelmeli

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Kutlu Doğum Haftası mesajında, kardeşliği bir söylem, bir retorik ve bir edebiyat konusu olmaktan çıkararak, bir ahlak ve hukuk konusu haline getirmek gerektiğini söyledi.

     

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-04-06 10:49:17

Görmez: Kardeşlik söylem olmaktan çıkıp, ahlak haline gelmeli
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Kutlu Doğum Haftası mesajında, kardeşliği bir söylem, bir retorik ve bir edebiyat konusu olmaktan çıkararak, bir ahlak ve hukuk konusu haline getirmek gerektiğini söyledi.

        Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Kutlu Doğum Haftası nedeniyle görüntülü bir mesaj yayımladı. Bu yılki ana temanın, 'Hz. Peygamber, Kardeşlik Hukuku ve Kardeşlik Ahlakı' olarak belirlendiğine işaret eden Görmez, "Biz kardeşliği ondan öğrendik. O, bize kardeşliğin sadece bir retorik, bir söylem ve bir edebiyat olmadığını öğretti. Doğulu-Batılı, Arap-Acem, Türk-Kürt, kadın-erkek, zengin-fakir, şehirli-köylü, işçi-memur, eğitimli-eğitimsiz, kariyerli-kariyersiz gibi yapay tüm ayrımları, iman kardeşliğinin potasında eritmeyi bize o öğretti. O, bize, kardeşi kardeşe bağlayan en yüce değerin sadece sevgi, ilgi ve muhabbet değil; aynı zamanda bir hak olduğunu bildirdi. Ona göre müminler birbirine hak bağı ile bağlıdır. Hak bağının kurucusu ise bizzat Cenab-ı Hakk'ın kendisidir." dedi.

        Görmez, mesajında 'Kardeşlik Hukuku ve Kardeşlik Ahlakı' ana temasının seçilme nedenlerini de aktardı. Bu konuyu gündeme getirmelerinin iki önemli sebebi olduğunu söyleyen Görmez, "Biri, kardeşliğe mani olacak duygu ve yönelişlerden insanları arındırmaya çalışmak; diğeri kardeşliği yüreklerde pekiştirecek hususiyetleri insanlarda inşa etmeye yöneltmektir. Asıl amacımız, kardeşliği bir söylem, bir retorik ve bir edebiyat konusu olmaktan çıkararak bir ahlak ve hukuk konusu haline getirmektir." diye konuştu.

     İslam coğrafyasının günümüzde ilim ve medeniyet coğrafyasından zulüm ve mazlumiyet coğrafyasına dönüşmesinin en büyük sebebinin, kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukuku ihlali olduğunu dile getiren Görmez, şöyle devam etti: "Oysa kardeşlik hukukunun çiğnendiği bir Müslüman dünyayı ve kardeşlik ahlakının zedelendiği bir İslam dünyasını Yüce Rabbimiz ateş dolu bir çukurun kenarında yaşamak olarak değerlendirmiştir. Böyle bir yaşam, her an ateş dolu çukura düşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu tehlikeden kurtulmanın yolu, her şeyden önce müminlerin kardeşliğinden geçmektedir. Bunun için kalpler arasında ülfetin sağlanması ve Cenab-ı Hakk'ın nimeti sayesinde kardeşler olduğumuzu bir kere daha hatırlamamız gerekmektedir. Çünkü bizim kardeşliğimiz, Yüce Allah'ın bize en büyük lütfu, ikramı, ihsanı ve nimetidir. Bu kardeşlik soy, sop, ırk, renk, dil, bölge ve asabiyet temelinde bir kardeşlik değildir. Menfaat temelinde bir kardeşlik hiç değildir. Yüce değerler ve yüksek idealler etrafında bir kardeşliktir. İman ve takva ekseninde bir kardeşliktir. İslâm kardeşliğidir. Yüce Rabbimizin ifadesiyle, 'Müminler ancak kardeştirler."

        "ASIL BÜYÜK AİDİYET VE MENSUBİYETİMİZ, İSLAM AİLESİNE OLAN MENSUBİYETİMZİDİR"

        Görmez, Bir mezhebe, bir meşrebe, bir ideolojiye olan aidiyet ve mensubiyeti; İslam'a olan mensubiyetin önüne geçirme hareketlerinin İslam coğrafyasında yaygınlaşmasının, kardeşliği yeniden inşa etmek için seferber olunmasını gerektirdiğini kaydetti. Görmez, "Öyle ki Allah yolunda hizmet için meydana gelmiş birlikteliklerde dahi kardeşlik ahlakı ve hukuku zaman zaman göz ardı ediliyor. Rahmet-i ilahiyi bile kıskanarak birbirinin cennetinin yolunu kesmeye çalışan kardeşlerin sayısı çoğalıyor. Kibir, buğz, öne geçme, riyaset, gıybet gibi yürekleri kemiren ve ihlası eriten duygular, insanların içinde kol gezip bulduğu bütün güzellikleri talan ediyor." ifadelerine yer verdi.

        Görmez mesajında şu hususlara dikkat çekti: "Evet, biz Müslümanlar için daima bir geçici ve küçük; bir de kalıcı ve büyük aidiyet ve mensubiyetlerimiz olmuştur. Bir aileye, bir ırka, bir gruba, bir mezhebe, bir meşrebe, bir cemaate, bir ideolojiye olan intisabımız ve mensubiyetimiz geçici, küçük mensubiyetlerimizdir. Asıl büyük aidiyet ve mensubiyetimiz, İslam ailesine olan mensubiyetimizdir. Önemli olan şairin 'İntisabım ta ezeldendir Cenab-ı Ahmed'e' dediği gibi doğumunun 1441. yıl dönümünü kutladığımız Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa'ya (sas) olan intisabımızdır. Tarih boyunca Müslümanlar için en büyük tehlike, küçük mensubiyetleri kimliğe dönüştürerek bu büyük mensubiyetin önüne geçirmeye kalkışmak olmuştur. Irkçılık, mezhepçilik, meşrepçilik ve cemaatçilik üzerinden kardeşlik hukukunu çiğnemek ve bizi kardeş kılan değerleri yok saymak, aslında Peygamber Efendimize olan intisabımızı hep gölgeleyegelmiştir. Bu duygu ve düşüncelerle Kutlu Doğum Haftası'nın, bütün Müslümanların gönlünde kardeşlik duygusunun ve kardeşlik coşkusunun yeniden filizlenip yeşermesine, bütün davranışlarımızda kardeşlik ahlakı ve kardeşlik hukukunun yaşanmasına vesile olmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyor; başta ülkemiz ve gönül coğrafyamız olmak üzere bütün İslam dünyasının Kutlu Doğum Haftası'nı kutluyorum. Cenab-ı Hak'tan en büyük niyazımız, Sevgili Peygamberimizin sık sık özlemini dile getirdiği kardeşler topluluğu olmaktan hiçbir zaman uzaklaşmamaktır."
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara