Amerika, Irak'tan çekilmedi
Irak İslam Devleti Örgütü’nün resmi sözcüsü yayınladığı bir ses kaydıyla Amerika’nın Irak’tan çekilmesi iddiası ile ilgili çarpıcı gerçekleri ortaya koydu. Örgütün sözcüsü Amerika’nın Irak’tan aslında çekilmediğini söyledi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-03-28 17:40:56
Irak İslam Devleti Örgütü’nün resmi sözcüsü Ebu Muhammed El Adnani ‘Asıl şimdi savaşın zamanı geldi’ başlıklı 45 dakikalık ses kaydında Allahu Teala’nın birçok ülkede Amerika’ya karşı kendilerine yardım ettiğini vurguladı. ABD’nin aldığı darbelerin korkunçluğundan aklını kaybederek tüm dünyayı Haçlı Seferleri düzenlemek için etrafında topladığına işaret eden El Adnani, Amerika’nın bu zalim kampanyasına çok az bir grup dışında herkesin ortak olduğunu dile getirdi.
El Adnani şöyle dedi: ‘Evet! Amerika darbelerin korkunçluğundan aklını kaybetti. Bunun üzerine, mücahitlerin kökünü kazımak, cihadın ateşini söndürmek için en büyük gücünü topladı ve gürlemeye, köpürmeye, tarihin tanık olduğu en küstah, şerli ve vahşi haçlı kampanyasına önderlik etmeye başladı. Geldi ve hal lisanı şöyle demekte: ‘Bırakın beni Musa’yı öldüreyim de o Rabbini çağırsın. Çünkü ben onun sizin dininizi değiştireceğinden yahut yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağından korkuyorum.’ Amerika atlıları ve yayalarıyla şöyle haykırarak ilerledi: ‘Bizden daha kuvvetli kim var?’ Müslüman ülkeler için yeni bir harita çizdi. İsrail’e Fırat’tan Nil’e bir devlet kurmak için geldi. Müslümanlara cihadı ebediyen haram kılacak yeni bir dini dayatmak için geldi. İyiliği bilmeyen, kötüyü yadsımayan, Amerika’nın dine aykırı hevalarıyla dolu bir din! Hal lisanı şöyle der şekilde geldi: ‘Ben sizin en yüce Rabbinizim.’ ‘Ben size yalnızca gördüğümü gösteriyorum ve sizi ancak doğru yola iletiyorum.’ Ya bizimle olursun ya da karşımızda! Müminlerden‘Allah bize yeter! O ne güzel vekildir’ diyen az bir grup dışında tüm dünya ondan yana oldu.’
TALİBAN'DAN VAZGEÇTİ
El- Adnani daha sonra ABD’nin peşpeşe gelen yenilgilerinin ardından nasıl da Taliban Hareketi’nden taviz vererek sadece El Kaide Örgütü’ne odaklandığını ise şu sözleriyle ifade etti: ‘Kayıpları onlara ağır geldi. Amerika hem Afganistan’da hem de Irak’ta savaşı kaybetti. Afganistan’a geldi ve hedeflerinin El-Kaide’nin kökünü kazımak, Taliban’ı ortadan kaldırmak, kafir-laik bir rejim kurmak olduğunu ilan etti. Yenilgileri başladı ve acizliği ortaya çıktı. Bunun üzerine Taliban’dan vazgeçerek sadece El-Kaide’ye (onu ortadan kaldırmak için uğraşmaya) razı oldu. Onu etkisizleştirmek için Taliban’la müzakereler için boşu boşuna çaba sarfetti. Aciz kaldı. Bunun üzerine Taliban’dan bir kısımla yetinmeye karar vererek şöyle dedi: ‘Taliban’dan –iddiasına göre- ılımlılarla müzakerelere gireceğiz.’ Bunu da başaramayınca Taliban’dan bazı bireylere razı oldu ve şöyle dedi: ‘Taliban, Afgan halkından. Onların yaşam hakkı var. Bizim kendileriyle bir sorunumuz yok. Onlardan sadece zararlıları istiyoruz.’Mücahitlerle komutanlarının arasını açmak için! Bunda da başarısız kaldı ve yenilgileri birbirini izledi. İşte bugün kendileriyle müzakerelerde bulunma yolunda, istedikleri yerde bir ofis açmaları için mücahit liderlere yalvarıyorlar. Ancak boşuna! Erken çekilmeden bahsediyor. Ne El-Kaide’yi yok edebildi ne de Taliban’ı ortadan kaldırabildi. Ancak yenilgi ve acizlik!’
ÇEKİLMENİN HAKİKATİ HAKKINDA
El Adnani Amerika’nın Irak’tan çekilmesini de değerlendirerek sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Peki bu çekilmenin hakikati nedir? Sebepleri nelerdir? Çekilmenin ardından Irak’taki durum nedir?
Hakikati alçakça bir yenilgidir. Amerika çekilme bahanesiyle boş bir şekilde bunu saklamaya çalışmaktadır. Çekilmenin hakikati ikinci olarak şöyle: Bu, siyasi, askeri bir taktiktir. Haklı gerekçesi ortadan kalktı bahanesiyle ‘cihadın şiddetini azaltma’, ‘artık güç yetiremeyen Amerika’nın hasarlarını hafifletme’ adına umutsuz bir girişim ve ‘kademeli olarak vekil savaşına girme çağrısına’ ek olarak Allah’ın lütfüyle orduyu desteklemeyi ve savaşı finanse etmeyi sürdürmekten aciz kalan Pentagon ile bütçeyi dengeleme çabasıdır.’
El Adnani, sözde çekilmenin ardından Irak’ta kalan Amerikan askerlerinin ve ekipmanlarının sayısına da işaret ederek şöyle dedi: ‘Amerika ve işbirlikçilerinden vekilleri dört ya da beş bin askerin veya Amerikan eğitmenlerin kaldığını itiraf etmese de –ki bunlar kendi başına bir ordudur-, ya da geride bıraktığı üslerin veya içinde 45000’den fazla kafirin bulunduğu 150’nin üzerinde olduğu söylenen güvenlik şirketlerinin sayısını açıklamasa da, güvenlik sözleşmesi yaptığı şirketlerin ya da kalan istihbarat bürolarının veya güvenlik mensuplarının, uçaklarının ve ekipmanlarının sayılarını söylemese de, büyükelçiliğinde sayıları tam olarak bilinmemekle beraber 16000 olduğu söylenen; güvenlik mensuplarından, askerlerden, eğitmenlerden ve binayı koruma bahanesiyle orada bulunan Marine’s güçlerinden bir gruptan oluşan asker ve görevlileri ancak devlet içinde bir devlettir.
Yeşil Bölge’nin yöneticilerinin politikasını belirliyor. Bu, Basra ve Erbil’deki konsoloslukların dışında! Bunun için gerçek gözle bakan bir insan Amerika’nın hakiki anlamda çekilmediğini anlar. O sadece kapıdan çıktı ve pencereden geri girdi. Sonra varsayalım ki Amerika Irak’tan çıktı, Irak’ın içinde ve dışında cihadı sürdürmeye meşruiyet kazandıracak –iddia ettikleri üzere- bir savaşçı bile bırakmadı. Arap Yarımadası’ndan çekildi mi?! Ya da Bağdat’taki bir Amerikan üssü ile Katar’da ya da Türkiye’de ya da Kuveyt’teki Amerikan üssü arasında ne fark vardır? Müslümanlar hiçbir gün Sykes-Picot sınırlarını kabul etti mi? Nasıl çekilme bu? Sonra Amerika Irak’a bir sözleşmeyle mi girdi de sözleşmeyle çıksın? Asla! Amerika Irak’a çıkmak için gelmedi. Aksine kalabildiği kadar kalmak için geldi. Ancak bu çok uzak çok!’
ÇEKİLME SONRASI ÜLKEDE DURUM
Amerika’nın büyük bir bozguna uğradığından, maddi, manevi her türlü hasarından da bahseden El Adnani ülkenin, çekilme sonrası durumunu da değerlendirdi. Irak İslam Devleti Örgütü sözcüsü şöyle konuştu: ‘Irak’ın çekilmeden sonraki durumu özetle; devletlerin boyunlarını uzattığı, partilerin, kitlelerin, milislerin, çetelerin, ülkelerin ve grupların üzerine savaştığı bir miras durumunda. Önünde hamile, ne doğuracağı belirsiz günler var. Herkes korku içinde acılı doğum sancısını bekliyor.
Son birkaç ay içinde aşiretlerin şeyhlerinden ve ileri gelenlerinden büyük bir kısım bize biat etti. En çok da Anbar’dakiler.
İkincisi: İşbirlikçilerin ve münafıkların sözcüleri işgalcinin çıktığını, bu nedenle mücahitlerin savaş için meşru bir gerekçeleri kalmadığını iddia ediyor. Onlara diyoruz ki: Yalan söylediler! Asıl şimdi savaş vakti geldi! Cihad ettiğini iddia edenlerden savaşı ‘milli’ olanların gerekçesi ortadan kalkmıştır. Ancak biz hiçbir gün toprak için savaşmadık. Bizler hilafetin geri gelmesi ve Allah’ın şeriatının kurulması için, tüm yeryüzüne Allah’ın indirdiğiyle hükmetmek için savaşıyoruz.’
SON VİDEO HABER
Haber Ara