Olayın ülkede kaos oluşturmak ve bu yolla darbeye zemin hazırlamak isteyenler tarafından çıkarıldığı belirtiliyordu. Şimdi olayların mağduru Aleviler ve ülkücüler ortak bir adım atıyor. Davaya müdahil olmayı bekliyorlar. O dönem 14 yıl hapis yatan ve 12 Eylül iddianamesinde adı geçen ülkücü Adnan Baran ile olaylar sırasında yaralanan Alevi vatandaşlardan Sadık Eral, ifade vermek için mahkemeye çağrıldı. Her iki isim davaya müdahillik başvurusunda bulundu. 4 Nisan'daki duruşmaya Alevilerle birlikte katılacaklarını söyleyen Adnan Baran, o dönem askerî birliklerin olaylara müdahale etmediğini ve darbeye zemin hazırlandığını ifade ediyor. Baran, "Alevi vatandaşlardan müdahil olanlar da var. Hep birlikte şu mesajı vereceğiz: Bizi birbirimize düşürmeye çalıştınız. Bugün buna izin vermeyeceğiz, artık birlikte ve beraberiz." diyor. O dönem işkence gören Sadık Eral da, 4 Nisan'da mahkemede olacaklarının altını çiziyor: "Bu milleti birbirine düşüren zihniyete karşı olduğumuzu göstereceğiz. Bu davada Aleviler ve Sünniler demokrasi, birlik ve beraberlik adına birlikte saf tutmalıdır."
Türkiye'nin aydınlık geleceğini kurabilmesi için 12 Eylül ile hesaplaşması gerektiğini vurgulayan Sadık Eral, "12 Eylül rejimi bu ülkede Alevi ve Sünni düşmanlığını körüklemeye çalışmıştır, iki tarafa da bedel ödetmiştir. Şimdi bizi birbirine düşman etmeye çalışanlara karşı birlikte olduğumuzu gösterme ve onlardan hesap sorma zamanıdır. Türkiye'de birlik, huzur isteyenler güçlenerek çıkmalı." ifadelerini kullanıyor.
12 Eylül davasının, darbecilerle demokrasi ve kardeşlik adına bir yüzleşme olmasını isteyen Eral, "Bir intikam anlayışıyla değil geleceğimizi kurmak anlayışına dönüşen bir dava olmasını istiyorum. Çorum olaylarında vurulmuş, işkence görmüş, bu konuda avukatlık yapmış, araştırmalar yapmış bir Alevi olarak benim bu davadan beklentim bu. Bizim gelecek kuşaklara daha yaşanabilir, daha demokratik bir ülke bırakmak için hem Aleviler hem Sünniler olarak borcumuz var. Sünni kardeşimin sorunu benim sorunumdur. Artık kardeşlik sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz. Ben bunun için kendi çevremde yapılması gerekenleri yapacağım." şeklinde konuşuyor.
12 Eylül iddianamesindeki en somut olaylardan birinin Çorum olayları olduğunu belirten Adnan Baran ise o dönemde Çorum'a gelen askeri birliklerin olaylara müdahale etmediğini, şimdi hem ülkücüler hem Aleviler olarak şahit oldukları olayları anlatmaya hazır olduklarını dile getiriyor. Niyetlerinin yaşlı insanları hapse göndermek olmadığını kaydeden Baran, "Bizim niyetimiz öç almak değil. Amacımız darbe zihniyetinin yargılanması ve bu milletin darbelere, darbecilere hiçbir zaman hoşgörüyle bakmadığını anlatmak. 12 Eylül'ün bu millete neler kaybettirdiğini biliyoruz. Artık ne 12 Mart, ne 28 Şubat, ne postmodern darbe ne de 27 Nisan e-muhtırası yaşanmasın, bunlar da yargılansın." ifadelerini kullanıyor.
Ergenekon ve derin yapıların hâlâ birlik beraberliği bozacak provokatif söylemler yaptığına dikkat çeken Baran şöyle konuşuyor: "Bizi dün oyuna getirdiler, kulağımıza bir şeyler üflediler. Bizler çocuk yaştaydık. Böyle bir ortamda sağcılar ve solcular birbirine düşürüldü. Alevi ve Sünnilerin arasına nifak sokuldu. Hâlâ iki kesimi ayrıştırma planları var. Dışarıdan gelen Çorum olaylarını yaşamayanlar hâlâ gelip Çorumlulara bu olayları anlatıp, doğruları eğip büküyorlar. Bizzat yaşayanlar söylemeli. Biz bildiğimizi söylüyoruz. Her şey ortaya çıksın, karanlıkta kalmasın. Artık kimse bir daha bu oyunlara gelmesin, ülkemiz o karanlık dönemleri yaşamasın."
Zaman