Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Şehadetinin sekizinci yılında Şeyh Ahmed Yasin

Şehadetinin üzerinden sekiz yıl geçen Hamas Lideri Şeyh Ahmed Yasin tekerlekli sandalyeye mahkûm felçli bir insandı. Ama işgalci Siyonist rejim onun bu haline rağmen iman gücü ve kararlılığından sürekli korkuyordu. Gazze Şeridi, şiddetini artıran elektrik ve yakıt krizinin gölgesinde İslami Direniş Hareketi (Hamas)'nin kurucusu Şeyh Ahmed Yasin'in şehadetinin sekizinci yıldönümünü ihya ediyor.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-03-22 19:28:40

Şehadetinin sekizinci yılında Şeyh Ahmed Yasin

Gazze Şeridi, şiddetini artıran elektrik ve yakıt krizinin gölgesinde İslami Direniş Hareketi (Hamas)'nin kurucusu Şeyh Ahmed Yasin'in şehadetinin sekizinci yıldönümünü ihya ediyor.

Gazze halkı, tekerlekli sandalyeye mahkum olmasına ve zayıf bünyesine rağmen imanı ve iradesi güçlü şeyhlerini hatırlıyor. Özellikle de esir takasıyla özgürlüğüne kavuşan Filistinli esirler, Şeyh Ahmed Yasin'in yıllar önce Siyonist işgalciye "Evlatlarımız Allah'ın izniyle işgal zindanlarından çıkacak" sözünü hatırlıyorlar.

Şeyh Ahmed Yasin, 1937 yılında Filistin'in Askalan şehrinin el-Cevra köyünde dünyaya geldi. Üç yaşında iken babası vefat etti. Bundan sonra annesinin ve kardeşlerinin himayesinde büyüdü. 1948 yılında yahudilerin Filistin'in büyük bir bölümünü işgal etmelerinin yol açtığı felaket üzerine Ahmed Yasin'in ailesi Gazze şehrine göç etti.

Ahmed Yasin, 1952 yılında Gazze şehrindeki İmam Şafii Okulu'nda ilköğrenimini tamamladı. Sonra er-Rihal Ortaokulu'nda ortaöğrenimini tamamladı. Lise öğrenimini de 1958 yılında Filistin Lisesi'nde tamamladı. Ahmed Yasin, hayatının gerek bu döneminde gerekse sonraki dönemlerinde pek çok önemli olaya şahit oldu. Bütün bu olayların onun üzerinde önemli etkileri oldu.

Ahmed Yasin, 1952 yazında bir yüzme faaliyeti esnasında kafasının üstüne düştü ve boyun kemiği kırıldı. Bu yüzden bütün vücudu felç oldu.

Liseyi bitirdikten sonra bazı ilim adamlarından özel dersler aldı. Bunun yanı sıra kendi özel çalışmalarıyla da kendini çok iyi yetiştirdi. Çevresinde zeki ve kültürlü biri olarak tanınırdı. Özel öğrenimini tamamladıktan sonra öğretmen olarak görev aldı.

1967 yılında Filistin'in tamamının siyonist işgalcilerin eline geçmesi üzerine insanlar vatanlarını işgalden kurtarma mücadelelerinde kendilerine önderlik edecek birilerini aramaya başladılar. İşgalci yahudilerden gelen tehlike konusunda insanların şuurlandırılmasında Şeyh Ahmed Yasin'in büyük rolü oldu.

Şeyh Ahmed Yasin, Gazze'de İslâm Merkezi'ni kurmasından sonra iyice tanındı ve Filistin'in her tarafında adı duyulmaya başladı. Bu durum işgal yönetimini son derece rahatsız etti ve işgal yönetimi Şeyh Ahmed Yasin'i defalarca polis merkezine çağırdı.

1984 yılında Şeyh Ahmed Yasin ve yardımcılarından pek çok kimse tutuklandı.

Yürütülen soruşturma sonunda Ahmed Yasin, İsrail devletini yıkarak yerine İslâmi bir devlet kurmak için çalıştığı gerekçesiyle 13 yıl hapse mahkum edildi. Ancak on bir ay sonra Filistinlilerle işgalciler arasında gerçekleştirilen bir esir değişiminde serbest bırakıldı. 1985'te gerçekleştirilen bu uygulamadan sonra Şeyh Ahmed Yasin yine Filistinli kitlelerin siyonist işgalcilere karşı sürdürdükleri cihadlarında başlarına geçti. Ahmed Yasin 8 Aralık 1987 tarihinde başlayan intifadanın öncüsü durumundaki İslâmi Direniş Hareketi (HAMAS)'nin liderliğini yürüttü. Bu teşkilatın manevi lideri ve intifadanın devamında bir motor görevi gördü.

Şeyh Ahmed Yasin tekerlekli sandalyeye mahkûm felçli bir insandı. Ama işgalci Siyonist rejim onun bu haline rağmen iman gücü ve kararlılığı ile direnişçileri sürekli cesaretlendirdiğini görüyor, bu yüzden varlığına tahammül edemiyordu. 22 Mart 2004 tarihinde yine havadan uçaklarla füzeler fırlatarak Şeyh Ahmed Yasin'i sabah namazından çıktığı sırada şehit etti. Saldırıda ikisi Ahmed Yasin'in yardımcısı olmak üzere dört kişi daha hayatını kaybetti.


Ahmet Yasin, ölmeden bir yıl önce dünya Müslümanlarının Gazze'de ve Filistin'de yaşananlara karşı sessiz kalmasından sitemkâr olmuştu. Yasin, yazdığı bir mektupla "ümmeti Allah'a şikayet" ediyordu:

ALLAH'ım! Ümmetin suskunluğunu Sana şikayet ediyorum! 
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!.. 
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!.. 
Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!.. 
Tek isteğim benim gibi, Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!.. 


Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler!.. 

Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında?.. 
Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok,ALLAH için ve ümmetin namusu için kızacak?.. 
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!.. 
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? .. 


Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!.. 
Omuzlarımıza el verecek ve göz yaşlarımızı silecek bir bakış!.. 
Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilatları ve bariz şahsiyetleri,ALLAH için kızmaz mı!? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye; 
Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! diye çağıramaz mı!?.. 
Buna da mı gücünüz yetmiyor!?.. 
Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak: 
Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!.. 
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!.. 
Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!.. 
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin!.. 
Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!.. 
Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!.. 
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! .. 

Temennimiz, ALLAH'ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır!.. 
Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! ALLAH aşkına, bari aleyhimize olmayın!.. 
Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!.. 
ALLAH'ım! Sana şikayette bulunuyorum Sana şikayette bulunuyorum.. 
Sana şikayette bulunuyorum.. 
Gücümün azlığını, imkanımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı sana şikayet ediyorum.. 


Sen mustazafların RABBisin Sen bizim RABBimizsin Bizi kime bırakıyorsun?.. 
Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?.. 
ALLAHım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına sana şikayette bulunuyorum... 





 

SON VİDEO HABER

Şam'daki saray yakıldı, eşyalar alındı

Haber Ara