Eski Bakan Gazioğlu: Sivas olaylarında 7 kilo zayıfladım
Sivas'ta 37 kişinin yakılarak öldüğü dönemde henüz bir haftalık İçişleri Bakanı olan Mehmet Gazioğlu, "Sivas olayı, bana hayatı zindan eden bir olaydır. 4 ay içerisinde 7 kilo zayıfladım." dedi.
&nb
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-03-20 07:58:55
Dönemin valisinin, olayları saat 13.45'te kendisine bildirdiğini belirten Gazioğlu, "İhmal var mı diye düyünüyorum, biz saat 17.00'de Sivas'a gittik, biz havadayken olaylar olmuş, daha öce ulaşsaydık, halkın önüne çıkıp durdurabilecek miydik, bu da farazi bir şey tabi." diye konuştu.
Sivas'taki Madımak Oteli'nde, 2 Temmuz 1993'te 37 kişinin yakılarak öldürülmesiyle ilgili tartışmalar sürüyor. 24 Haziran 1993'te 50. hükümetin İçişleri Bakanı olarak göreve getirilen Mehmet Gazioğlu, henüz 48 yaşındayken bakan olur olmaz Sivas gibi üzücü bir olayla karşılaştığını söyledi. Bursa'da yerel bir televizyon kanalındaki programda konuşan eski İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, 19 yıl önce yaşanan Sivas katliamının kendisine hayatı zindan eden bir olay olduğunu, 4 ay içerisinde 7 kilo verdiğini açıkladı.
Mehmet Gazioğlu, 2 Temmuz 1993 Cuma günü, cuma namazı çıkışında makamına gittiğini belirterek, şunları anlattı: "Saat 13.45′te dönemin Sivas valisi beni telefonla arayarak, 500 kişilik irticacı grubun kültür merkezinden slogan atarak yürüdüğünü haber verdi. Bunu söylerken, öneme haiz olmamasına rağmen sadece bilgi olarak bana arzettiğini söyledi. Ben durumu hemen emniyet genel müdürü ve müsteşarla ve ilgililerle görüştüm. Bir süre sonra valiyi yeniden aradım, yürüyünlerin sayısının bin kişi olmadığını, olayları önleyebilecek emniyet kuvvetlerine sahip olduklarını söyledi. Yeni bir bakan olmam nedeniyle son derece çok tedirgindim. Emniyet Genel Müdürü ve Müsteşarla görüştük. Ben dedim ki 'Bu topluluk, büyüme istidadı gösteriyor. Ne yapalım?' Müsteşar Bey bu olayın, olabilir bir durum olduğunu, gitmeye gerek olmadığını söyledi. Sonra saat 17.00′de olayların önlenemez noktaya geldiği söylenince hemen uçakla Sivas'a gittik. Vilayete gittik, görüşmeler yaptık. Olayı anlatmak mümkün değil. Herkes, tüm yetkililer çok perişan. Sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Televizyonlara çıkıp taziyelerde bulunduk ama tabi hiç biri acıyı dindirecek bir durum değildi bu. Sonra olay adliyeye intikal etti. İhmalim var mı diye düşündüğümüzde olayları belki daha önce gidilir miydi, zaten askeri havaalanı kullandık. Arabayla gitseydik yine yetişemezdik. Sokağa çıkma yasağı daha önce ilan edilebilir miydi, bunların hepsi farazidir. Oradaki kamu görevlileri, Sivas'ın şartlarını benden çok daha iyi bilirler. Zaten 'gücümüz yetmiyor' denilmedi. Böyle bir talep gelmedi. Üzücü olay yaşandı. Garnizon komutanının geçenlerde gazetelerde bir demeci vardı. Vali Bey'in kendisine müracaat etmediğini söyledi. Acaba komutan bu olaya el koyabilir miydi? Bunlar acabalarla dolu durumlar. Daha evvel sokağa çıkma yasağı ilan edilebilir miydi? Tabi bunlar takdir hakkı. 19 yıl önceki olayı bugünkü şartlarla değerlendirirseniz doğruyu bulamazsınız. Devletin bir insana verebileceği en büyük paye valiliktir. O dönemde vali, İçişleri Bakanlığı olarak bizim mensubumuzdu. Bu nedenle bir şey söylemek istemiyorum. Hayatımın en acı olaylarındandır bu olay. Keşke hiç olmasaydı. Ne kadar titiz davranırsanız davranın, olmayınca olmuyor."
"GÜVENLİK MAHKEMESİ BAŞKANI BANA MÜJDE VERDİ"
Geçtiğimiz hafta, zaman aşımı ile ilgili bir tartışma başladığını, ancak kasıtlı olarak gündeme getirildiğini belirten Gazioğlu, Sivas davasının dünyanın en hızlı yargılamalarından olduğunu söyledi. 1994 yılında 120 kişinin yargılanmasının tamamlandığına dikkat çeken Gazioğlu, "Toplu suçlarda bu kadar hızlı karar verildiği çok enderdir. 120 sanık var. Yargılanmasına hemen başlandı ve sonuçlandı. Bu karar temyiz edildi. 1994 yılının sonunda Yargıtay bu kararı bozdu. 1997 yılında yeni bir karar çıktı. DGM tarafından 33 kişi idama mahkum edildi. İdam cezası kalktığı için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrildi. Halen bu 33 kişi cezaevindeler. 1999 yılında 'Rahşan affı' diye bilinen karar çıktı. Bu, af kapsamına da sokulmadı. Devlete karşı işlenen suçlar kapsamına girdiği için. Diğerleri de 15 yıla kadar hapis cezası aldılar. Milletimizin kafasını şu karıştırıyor. 1993 yılında bu olay oldu. 2012′de 2′si yaşamını yitiren 5 sanık yakalanamadı ve zaman aşımı nedeniyle affolundu. Yargılanma çok hızlı bitti. Dönemin güvenlik mahkemesi başkanı telefonla beni aralyarak, 'efendim müjde karar çıktı' dedi. Dünyanın en hızlı yargılanmalarından biri yapılmıştır." dedi.
"SUÇLU ARAMAMAK GEREKİR"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, 'Dönemin kamu görevlileri hakkında soruşturma açılabilir' açıklamasına da tepki gösteren Gazioğlu, Arınç'ın kamuoyunun dikkatini dağıtmak, 'idarenin, adliyenin kusuru yoktur' demek için bu açıklamayı yaptığını ileri sürdü. Gazioğlu, şunları kaydetti: "Arınç'ın ortaya attığı bu tez çok tartışıldı. Gündem arayan medya, buna sarıldı. Bizi 2-3 gün tahakküm altında tuttular. Bütün basın bizi arıyor, 'Arınç böyle dedi, siz ne diyorsunuz' diye. Şunu belirtmek istiyorum. Suistimal, ihmal veya himaye göstermiş olanlar olmuştur belki bilemiyorum. Eğer bir soruşturma açılırsa ne yapacağım? Türkiye'yi terk eder, kaçarım mı diyeceğim? Bir gazeteye 'o halde ben de bildiklerimi söylerim' dedim. Sanırım yanlış anlaşıldı. Sanki ben tehdit ediyorum gibi. Hiç böyle bir şey yok. Sayın Arınç'ın da bunları bilmemesi mümkün değil. Kaldı ki aradan 19 yıl geçmiş. 11 hükümet geçmiş. Hepsi mi bunları himaye altına aldı. Böyle birşey düşünülemez."
"3. ORDU KOMUTANI BENİ RAHATLATTI"
Gazioğlu, 1993'te Türkiye'de uzun yıllar gelişmeyen olayların aynı yılda meydana geldiğini anlattı. Gazioğlu, "Terör, şiddetini artırmıştı. Normalde ülkemizde uzun yıllar olmayacak olaylar kısa sürede olmuştu. Her gün 5-10 polisimiz, askerimiz, öğretmenimiz, vatandaşımız öldürülüyordu. Erzincan'a gitmiştik. 3. Ordu komutanı beni rahatlattı. Dedi ki (Çanakkale'de binlerce şehit verildi. 165 bin şehit oldu. Bunların da üstesinden geliriz). Bu konuşması beni biraz rahatlatmıştı." diye konuştu.
Haber Ara