Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Suriye'yi kurtarın'

Suriye'de Beşşar Esad imzalı sivil katliam sürüyor; Türkiye'ye sığınan muhalif aktivistlerin aktardığı manzaralar insanı dehşete düşürecek cinsten.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-03-19 13:04:39

'Suriye'yi kurtarın'
Mart 2011'de demokrasi yanlısı gösterilerde gözaltına alınan gençlere yönelik işkence haberleriyle başlayan Suriye'deki iç karışıklıkların ardından 1 yıl geçti. Zulümden kaçan, çoğu çocuk ve kadın yaklaşık 17 bin kişi Türkiye'ye sığındı. Aralarında generaller ve başkaldırının organizatörlerinin de bulunduğu kişiler Suriye istihbaratına yakalanmamak için köşe bucak kaçıyor.

YeniŞafak, gözlerinde korku ve endişenin hakim olduğu Suriyeli aktivistlerle konuştu. Esad yanlısı istihbarat servisi tarafından sürekli takip edildikleri için sokağa dahi çıkamadıklarını belirten özgürlük mücadelesinin temsilcilerinden N.A., deşifre olmaları halinde ise Suriye'de bıraktıkları eşleri ve çocuklarının rejim yanlısı güçler tarafından öldürüleceğini endişesini taşıdıklarını dile getirdi.

TEŞHİSE GELENLER DE KATLEDİLDİ

Suriye genelinde ölü sayısının resmi rakamlardan çok daha fazla olduğunu belirten N.A. oradaki durumu şöyle özetliyor: "Ben sahadaydım ve kesinlikle bu rakamın çok olduğunu söyleyebilirim. Dera'da tutuklanan insanların yakıldığı ve denize atıldığı herkes tarafından biliniyor. Bu hafta içerisinde ise Suriye ordusu İdlib'e girdi ve orada büyük katliamlar yaptı. İdlib'de çatışmaların en yoğun yaşandığı bir bölgede iki gün önce öldürülen 7 kişiyi teşhis için gelen 40 kişi de öldürüldü. 15 gün önce ise 'Sarmin Mıntıkası' bombardımana tabi tutuldu. Esad yanlısı güçler tarafından gelişigüzel ateş açmalar ve ev yakmalar devam ediyor. Öyle katliamlar yaşanıyor ki, bazı sivil insanların boğazlanarak öldürüldüğüne şahit oldum. Özgür Suriye Ordusu'nun elinde yeterli derecede silah olmadığı için kendimizi savunamıyoruz."

CESETLERİ KÖPEKLER YİYOR

Olayları hâlâ yaşıyormuşçasına korku ve endişe içerisinde anlatan N.A., 40 yıldır istibdat altında yaşadıklarını, Suriye halkının artık özgürlüğü hakettiğini söylüyor. "Başlarda her şey barışçıldı" diyen N.A, şöyle devam ediyor: "Ancak daha sonraları durum değişti. Her hareket eden varlığa ateş açmaya başladılar. Tabii ki bunların karşısında sessiz kalamazdık ve sokağa çıkmaya karar verdik. Suriye'de sanıldığının aksine, rejimi yanlısı insan sayısı oldukça az. Doktorundan öğrencisine, işçisinden memuruna kadar çok sayıda muhalif var. Fakat insanlar sesini çıkaramıyordu. Dera'da başlarda katliam yoktu. (Ayaklanmaların başlangıcından bahsediyor) Esad yanlısı güçler oraya gittikten sonra her şey değişti. Esad, katliamları dünya duymasın diye yabancı basının Dera'ya girmesine izin vermedi."

İdlib'de yaşananların oldukça acı olduğunun altını çizen N.A, orada yaşananları ise şöyle anlattı: "Sivil halktan insanlara ve göstericilere ait bulduğumuz cesetlerin köpekler tarafından yendiğine şahit olduk. Bazı insanlar evlerinde öldürüldü. Bir devlet başkanının halkına karşı nasıl bu kadar ağır silahlar kullandığını biz bile hâlâ anlamış değiliz."

Gazetecileri derhal bırak!

Beşşar Esad'ın Suriye'de uyguladığı katliam, aralarında İHH, ÖZGÜRDER ve MAZLUMDER'in de bulunduğu birçok sivil toplum kuruluşunca protesto edildi. İstanbul-Beyazıt Meydanı'nda bir araya gelen yaklaşık 5 bin kişi, Suriye'de tutuklu bulunan Türk gazeteciler Adem Özköse ve Hamit Coşkun'un serbest bırakılmasını istedi. Vatandaşlar, Beşşar Esad'a tepki gösterirken, ABD, Rusya, Çin ve İran aleyhtarı sloganlar da attı. Suriye'de ölenler için gıyabi cenaze namazının kılındığı gösteride Özgür Suriye Meclisi Türkiye temsilcisi Dr. Halit Hoca da yer aldı.

Suriye'yi kurtarın

Türkiye'ye sığınan Suriyeli üst düzey komutanlar, halkı Esad zulmünden kurtarmak için dünyaya çağrı yaptı. Uzun yıllar Suriye ordusunda görev yapmış generaller, uzun süre Beşşar Esad için çalıştıklarını, ancak son bir yılda tanık oldukları 'dehşet' manzaralar yüzünden Özgür Suriye Ordusu'na katıldıklarını ifade etti. Güvenlik gerekçesiyle kimlikleri sır gibi saklanan Suriyeli generaller, kendi halkına kurşun sıkmayı reddeden askerleri öldüren, sokaklarda sivil vatandaşları keskin nişancılara katlettiren Esad güçlerine karşı mücadelelerini sonuna dek sürdüreceklerini belirtti. Muhalif komutanlar, "Yıllarca Esad için çalıştık. Ama artık bu zulüm öyle bir noktaya geldi ki, halkı bu zorba yönetimden kurtarmak adına hayatımız pahasına mücadele etmek üzere muhaliflerin safına geçtik" diyerek Suriye halkını Esad diktasından kurtarmak için destek çağrısında bulundu. Generaller Suriye'de katliamın durdurulması için dünyaya çağrıda bulunarak, Esad rejimini sonlandırmak için atılacak adımların somutlaştırılması istedi.

'ŞÜKRAN ERDOĞAN'


Geçtiğimiz yıl mart ayında başlayan isyanların mimarı aktivistler, Türkiye'nin kendilerine kucak açmasından dolayı Başbakan Erdoğan'a teşekkür ediyor. Suriye Gizli Servisi ajanlarının kendilerini Hatay'da köşe bucak takip ettiklerini dile getiren N.A, "Uluslararası toplumdan artık iyi bir duruş bekliyoruz. Hep söz veriyorlar. Ancak somut bir girişimde bulunan kimse yok. Tayyip Erdoğan her zaman ezilen halkların yanında oldu. Suriye'den gelen mültecilere yardımlarını esirgemediği için ona teşekkür ediyoruz. Şükran seyyid Erdoğan!" diye konuştu.

BEŞŞAR PASPAS

Kaldıkları evin eşiğine, üzerinde Beşar Esad'ın resminin bulunduğu paspası seren aktivistler, eve her girişlerinde bu paspasın üzerine basıyor. Türkiye'ye sığınan, fakat aileleri uzakta kaldığı için onları korumak adına ellerinden bir şey gelmediğini dile getiren özgürlük yanlıları, bu şekilde Beşşar Esad'dan ve onun rejiminden intikam aldıklarını söylüyor.

Bu vahşeti bir Suriyeli yapamaz


Sayıları 17 bini aşan çoğu çocuk ve kadın sığınmacıların bazıları eşlerini ve çocuklarını Türkiye'de bırakıp Esad rejimiyle savaşmak için ülkeleri Suriye'ye dönüyor. Suriye'de ölü sayısının resmi rakamların aksine ürpertici seviyelerde olduğunu söyleyen aktivist N.A., "Esad rejimine yardımcı olmak için dışarıdan yabancı milisler geldi ve gelmeye de devam ediyor. Bu insanlık dışı katliamları dışarıdan gelen gelen milislerin yaptığını düşünüyorum. Kesinlikle bir Suriyeli bunu yapmaz" ifadelerini kullandı.

Devrim mutlaka olacak

2011'de Nobel Barış Ödülü'nü kazanan üç kadından biri olan Yemenli Aktivist ve Gazeteci Tevekkül Karman, Hatay'da Suriyeli mültecilerin kaldığı Boynuyoğun kampını ziyaret etti. Karman, Suriye'deki halk devriminin mutlaka başarıya ulaşacağına inandığını belirtti. Karman, "Bu mücadele başarıya ulaşacaktır. Ancak bu mücadele herhangi mezhepsel bir mücadele değil sadece Esed yönetimine karşı yapılan bir halk ayaklanmasıdır" ifadelerini kullandı. Yemenli aktivistin konuşması sık sık mültecilerin alkış ve sloganlarıyla kesildi.

Kaynak: Yeni Şafak
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara