Kılıçdaroğlu: Türkiye için yüz karası
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sivas davası sanıklarının yakalanmaması, davanın zamanaşımına uğramasının, ''Türkiye için yüzkarası'' olduğunu söyledi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-03-13 16:50:02
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kiminle gelinirse gelinsin CHP'yi susturamayacaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Bu ülkeye demokrasi, insan haklarına saygı gelinceye kadar Recep Tayyip Erdoğan kızsa da konuşacağız." dedi.
Partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Madımak davasının zaman aşımından düşmesini eleştirdi. Bu süreçte AK Parti'nin büyük sorumluluğu bulunduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, kim olursa olsun insanların haklarını savunmak, özellikle parlamenterlerin görevi olmak zorunda olduğunu ifade etti. İstanbul'da 11 işçinin hayatını kaybettiği olaya değinen Kılıçdaroğlu, "Bir AKP'li bakan çıkıp konuşuyor: Türkiye'nin işgüvenliği yasasına ihtiyacı var. Sanki onlar iktidarda değiller. Senin elini tutan mı var? 10 yıldır sen iktidarda değil misin? Bu ihtiyacı dile getiren bir bakan o işçilerden kaçı sigortalıydı hiç merak etti mi?" diye konuştu.
4+4+4 eğitim modelini eleştiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Bir STK çıkıp açıklama yaptı. Onu neredeyse hapse atmadıkları kaldı. Düşünce açıklamama yönünde baskı var. Bu kaygıyı dile getirdiği anda bana telefon geldi. Bu arada TBMM Komisyonu'nda CHP'li vekiller alçaklıkla, zorbalıkla tekmelendiler, yerlerde sürüklendiler. Bu topraklarda yere düşene tekme atılmaz, yere düşen kaldırılır. Onların inançları böyle. Onların inançları Müslümanlığın engin hoşgörüsüyle bağdaşmıyor. Bir kadına nasıl tekme atarsınız siz? Sayın Başbakan tek bir laf etmedi. İnsanda biraz utanma, ar, haya olur. Daha önce de danışmanlarıyla gelmişlerdi. Kiminle gelirseniz gelin, CHP'yi susturamazsınız. Tekmenin olduğu yerde, düşünceler askıya alınmış demektir. Orman Kanunu'nun geçerli olduğu bir TBMM olabilir mi? Ben şimdi o hocaya ne diyeyim? Korkma. Bu ülkede hukukun üstünlüğü var deyince ne olacak? Bu ülkede vekil dövülüyorsa sokaktaki vatandaş her halükarda endişelenir. Bu ülkeye demokrasi, insan haklarına saygı gelinceye kadar Recep Tayyip Erdoğan kızsa da konuşacağız. Biz en haklı ve meşru müdafamızı yapıyoruz. Çünkü aklımızla bilgimizle konuşuyoruz. Şiddeti reddediyoruz. Biz yüreğimizle insan sevgisi olan bir kültürden geliyoruz. İnsanı dövmek değil, insanı dinlemektir aslolan. Şiddet de uygulasalar bizi yolumuzdan alıkoyamazlar. Eğer demokrasi düşmanları milletvekillerini tekmelerse o demokrasi düşmanlarına milletin ders vermesini istiyorum. Bir milletvekili nasıl susturulacak? Milletin düşüncesini dile getirince milletvekilidir. Millet size muhalefeti susturun, tekmeleyin diye mi oy verdi? Oturun adam gibi çalışın diye oy verdi. Buradan aydın geçinen yurttaşlarımıza sesleniyorum: CHP muhalefet yapmıyor diyorlar. Bir daha bunu söylerseniz, tekmelenen arkadaşlarımıza bir bakın da vicdanınıza seslenin. Yanarız, tekmeleniriz ama bedeli öder bu yola devam ederiz."
"8 YILLIK KESİNTİSİZ EĞİTİMİN BU ÜLKEYE NE ZARARI OLMUŞ?"
Bakanlara seslenerek 8 yıllık kesintisiz eğitimin bu ülkeye ne zararı olduğunu soran Kılıçdaroğlu, "Bir tek rapor çıkarın değiştirelim. Çocuk işçilikte, çocuk yaşta evlilikte azalma var. Ailelerde bir sorun yok. Sorun Recep Tayyip Erdoğan'ın kafasında. Çağdışı kafalar bunu anlamaz zaten. Sayın Bülent Arınç konuşmuş. AKP'liler gelir, sıraları doldurur, konuşma sırasını alır demiş. Arada bir Arınç vicdanını dinler de konuşur. Ama sormak istiyorum. Bu konuşmayı size kim yaptı? Doğru, AKP'liler gelip sıraları doldurdular, hatta ayakta kaldılar, CHP'liler içeri bile gelemedi. Ama konuşma sırasını aldıkları büyük bir yalan. Keşke konuşsalar da biz de bir şey öğrensek. Pazar günü kravatsız geldiler. 150 kişiye yemek sipariş edilmiş. Konuşmak için teklifi bilmeleri lazım, ama bildikleri yok. Bir tek kişi söz istemedi bile. Gelme gerekçeleri belliydi. Kaba kuvvet için geldiler. Biz hangi milletvekili yere yatırıp tekmeledik. Çağdışı düşünüyorsun, geri kafalısın sen. Biz konuşma özgürlüğünden söz ediyoruz. Hangi vekile yumruk attık. Hangisine konuşma dedik. Hangi dilden söz ediyorsun. Ormanda mı yetişdin sen. Orman Kanunu uyguluyorsun. Bülent Arınç'a söylüyorum. Kuldan utanmıyorsak Allah'tan korkalım. Yalan söylemeyelim. Gelip söz almışlar. Yok öyle bir şey. Git de tutanaklara bak. Onlar CHP'lileri darp için geldiler. Nasıl anlamazsın. Milli Eğitim Bakanı da konuşmuş. Bir hafta boyunca onların orada oturmaları meşru muydu? Milletvekilinin komisyona gelip konuşması meşru muydu diyor? Hırsızlıkla beslenen bir adamın kafasında demokrasi olur mu? Olmaz. Bir vekilin en önemli hakkı söz hakkı alıp konuşmaktır. Bu adam bir de üniversite hocası. Nasıl öğrenciler yetiştirdi çok merak ediyorum. Bu kafalar ülkeyi yönetiyor işte." diye konuştu.
"TÜRKİYE POST MODERN DİKTATÖRÜN OYUNCAĞI HALİNE DÖNDÜ"
Türkiye'nin post modern diktatörün oyuncağı haline döndüğünü iddia eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: "Benim anlayacağım dilden söz edersen çok sevinirim. Ben demokrasi diyorum. İnsan hakları diyorum. Keşke benim dilimden konuşsan. Birbirimizin dünyaları, dünyaya bakışımız, insan haklarına bakışımız farklı. O nedenle aynı dilden konuşmuyoruz. Ben haftalardır akıl ve izan çizgisine davet ediyorum. Ama sen kaba kuvveti meşru göstermeye çalışıyorsun. Uzlaşalım diyorum. Hayır. Ben bildiğimi okurum diyor. Bu tarihe kadar çıkacak diyorsun. Ben bunu söylerken bir dostum bana dedi ki: Kendisiyle bile barışık olmayan bir adamdan nasıl uzlaşma istersin. Kendisiyle, işçiyle, akademisyeniyle, doktoruyla kavgalı bir adam. Devamlı kavga sözüyle yola çıkan bir adamdan uzlaşma beklenir mi diye bana soruyorlar. Çiftçisinden, doktorundan nefret ediyor. Nasıl bir ruh halidir bu? Böyle bir insanın ruh halini araştırın arkadaşlar. Kendisiyle ülkesiyle barışık olmayan bir vakayla karşı karşıyayız. Bizim tüm bu tabloya karşın demokrasiye ihtiyacımız var. O ne yaparsa yapsın inançlarımızdan taviz vermeyeceğiz."
"TÜRKİYE'Yİ BÜTÜN DÜNYAYA ANLATACAĞIZ"
Başbakan'ın kendisi için Türkiye'yi yurt dışına şikayet ettiğini söylediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, bütün dünyaya işkenceleri, insan hakları ihlallerini söyleyeceklerini söyledi. İşkence varsa, insanlar sabahın köründe hapse tıkılıyorsa, avukatına dosya verilmiyorsa anlatacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Avrupa Parlamentosu bir rapor hazırladı. Yargı sisteminde reform Türkiye için zorunludur. Bu reformlar tam bağımsız yargı sistemi için gereklidir diyor. Bu rapor bizim dediklerimizi söylüyor. Söylemeye de devam edeceğiz. Buradan tüm vekil arkadaşlarıma bir görev veriyorum. Hem Türkiye'de hem dünyada birinci göreviniz bu post modern diktatörün halini dünyaya anlatın. Parlamento'yu nasıl baskıladığı, basın üzerinde baskı kurmasını anlatın. Bu görevi yerine getiremezsek Nedim Şener'in Ahmet Şık'ın hayatlarından 375 gün çalanların cesaretini artırırız. Bir gün bile gereksiz yere tutuklu kalmasın diye hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi anlatacağız. Silivri Toplama Kampı'nda nasıl hapislerde tutulduğunu da anlatacağız. Bütün dünyanın raporlarına koyduracağız bunu. Ben post modern diktatöre soruyorum: Sen çıkıp bu gazetecilere teröristsin dedin. Sen çıkıp, bu insanlardan özür dileyecek misin? Bu insanlar gazeteci mi terörist mi? Masumiyet karinesini çöpe attın. Mahkeme kararı olmadan yaftaladın. Vicdan muhasebesi yapıyor musun?" dedi.
Danıştay 1. Dairesi'nde 3 yargıcın yerinin değiştirilmesini de eleştiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Şimdi izin vermeyecek, Danıştay da izin vermeyecek. O yargıçlar vicdanlarını sesini değil Erdoğan'ın sesini dinleyecekler. Eğer yargı vicdan taşıyorsa bu değişikliklere karşı çıkması lazım. Bu Danıştay'ın da tarihine yakışmıyor. Böyle bir tezgaha yargının dahil olması sakıncalıdır. Adalet mülkün temelidir. Adaletin bozulduğu yerde toplumu ayakta tutamazsınız. Adaletin terazisiyle oynamayın, gün gelir o terazi sizi de tartar."
Pozantı'daki olaya değinen Kılıçdaroğlu, yüz kızartıcı tablonun Türkiye'nin gündemine oturduğunu belirterek, "Çukurova Üniversitesi Adalet Bakanlığı'na bir rapor yazılıyor. Çocuklara tecavüz ediliyor diye uyarıyor. 2,5 yıl önce. Yazık günah değil mi? Çocuk suç işleyebilir ama devletin görevi o çocuğu topluma kazandırmaktır. 2,5 yıl ses çıkarmıyorsunuz. Çocuklara yapılan bu alçaklara ses çıkarmayanlar da en az yapanlar kadar alçaktır." şeklinde konuştu.
ESENYURT'TAKİ YANGIN
Kılıçdaroğlu, Esenyurt'taki yangında hayatlarını kaybeden işçilere de değinerek, iktidardan işgüvenliği yasasını getirmelerini istediklerini; ancak getirmediklerini belirterek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nı eleştirdi. Kılıçdaroğlu, "Merak ediyorum; o işçilerden kaçı sigortalıydı merak ediyor mu? Merak etsin, bir baksın bakalım." dedi.
Kaynak: Cihan
SON VİDEO HABER
Haber Ara