Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Suriye devrimi işte böyle başladı!

Diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi Suriye’de de başlaması bir vakit hayal gibi görünen ve despot rejimin katliamına karşı hala devam eden devrimin üzerinden bir yıl geçti. Eylemcilerden bazıları ısrarla süren bu devrimin nasıl başladığını anlattı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-03-06 10:41:45

Suriye devrimi işte böyle başladı!
Ahmet Yılmaz / TIMETURK

Bir sene önce Suriyeliler, bir ülkeden diğerine sıçrayan Arap Baharı devrimlerini gözlemliyordu. Beşşar Esad rejimi, protestoların Suriye’ye de intikal etmesi olasılığını ısrarla inkar ederken halk, değişim rüzgarlarının kendilerine de ulaşacağını tahmin ederekten nefesini tutuyordu.

Suriye’de gösterilere katılan o gençlerden biri, ilk defa Tunus büyükelçiliği önünde toplanma girişiminde bulunduklarını ancak başarılı olamadıklarını daha sonra 29-30 Ocak tarihlerinde Mısır büyükelçiliği önünde, ardından da Şam’ın Bab Toma ve Arnus bölgelerinde toplanabildiklerini ifade etti.

Vatandaşlar o güne kadar ancak yetkili makamların emri ile önce baba Esad sonra da oğul Esad lehine sloganlar atmak için sokağa çıkabiliyordu. Onun dışında herhangi bir görüşü bildirmeleri imkansızdı.

Bir başka aktivist konuya ilişkin şöyle dedi: ‘Bazılarımız eylem için içişleri bakanlığından izin almayı düşündü. Ancak kendileriyle bu konuda konuştuğumuz kişiler bunun ‘boş’ bir girişim olduğunu söyledi.

Kimse kimseye güvenemiyordu

Devrim öncesinde ülkede siyasetle ilgilenenler sınırlı kişilerdi ve sayıları çok azdı. Onlar da hapse giren muhaliflerle riski göze alan bir grup gençti. Eylem için planlar, yetkili makamlar tarafından yasaklı olmasına karşın Facebook üzerinden gerçekleştirilen davetlerden sonra yapıldı. Her birimiz, şahsen tanıdığı ve güvendiği arkadaşlarını çağırdı.’

Öte yandan gazeteci İyad Sharabje, eylem çağrısı yapıldığını duyduğunda gazeteci, sanatçı ve yazar arkadaşlarını arayarak kendilerini gösterilere katılmaya davet ettiğini belirtti. Hiçbir siyasi gruba tabi olmadığı için sadece internet üzerinden etkinlikte bulunduğunu söyleyen aktivist Merve El-Gamyan ise şöyle konuştu: ‘İnsanlar çok korkuyordu. Aynı şekilde bu tür bir etkinliğe kalkışmak için aralarında birbirlerine karşı güven de yoktu. Örneğin benim çevremde kendisiyle haberleşip eylem için karar alacağım kimse yoktu.’

Suriye makamları, aralarında iyi bir ilişki bulunmayan cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’e karşı gerçekleştirilen Mısır Devrimi’ni hoşnutlukla karşılamıştı. Gençler bu noktayı, Mısır büyükelçiliği önünde kendilerine çıkışan ve dönmelerini isteyen aksi takdirde elemanlarının üzerlerine saldıracağı tehdidinde bulunan güvenlik görevlisiyle tartışmaları sırasında fırsat olarak kullandı.
Gençler tehdide karşın kendisiyle tekrar tartışmaya başlayarak Mısır ve Tunus devrimlerinde ordunun aldığı konumun etkisine atıfta bulunarak vatanı koruyan görevlileri (Suriye ordusunun da aynı konumu alacağı umuduyla) kötülememesi gerektiğini vurguladı. Eylem sırasında, rejimin de onayladığı görüş üzere Mübarek’in hain olduğu ve Mısır halkının yanında durduğumuz fikri üzerine odaklandık.’

Aşağılanmaya tepki

Trafik polisinin Suriyeli bir vatandaşı aşağılaması her gün olan sıradan bir şeydi. Ancak 17 Şubat 2011 tarihinde bu aşağılama öncekiler gibi geçiştirilmedi.

Bu hadisenin ardından, sadece birkaç dakika sonra, yaşanılan bunalım halini ortaya koymak adına yüzlerce Suriyeli plansızca Şam’ın merkezindeki El-Harika bölgesinde toplanarak ileride Suriye devriminin en meşhur sloganlarından biri haline gelen ‘Suriye halkı hakir görülemez’ sloganını atmaya başladı.

Bundan birkaç gün sonra; 22 Şubat’ta eylem, bu sefer Libya büyükelçiliğinin önünde idi. Şam semalarında ilk defa ‘halkını öldüren haindir’ sloganları atıldı.

Gazeteci İyad Sharabje orada bir süre sonra eylem yapabildiklerini, Kaddafi’yi kınamak için pankartlar açıp mum yaktıklarını belirtti.

Güvenlik güçleri kendilerinden mekanı terk etmelerini istedi. Kalabalığı dağıtmak için belediyenin kanalizasyon açma araçlarıyla geldiler. Bu da halkın daha da aşağılanmışlık duygusu yaşamasına neden oldu. Bunun üzerine eylemciler, asıl meselelerinin ve tasalarının kendi ülkeleri olduğuna atfen ‘vatanım’ neşidini söylemeye başladı. Bu eylem, kuvvet kullanılarak bastırıldı ve yaklaşık on iki kişi tutuklandı.

Sonra; 15 Mart tarihinde eylemci Merve El-Gamyan’ın Şam’ın ortasında attığı özgürlük çığlığıyla devrimin ilk kıvılcımı atıldı.
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara