Libya'nın geleceği ve zor sınav
Uluslararası Af Örgütü, Libya milislerini insan haklarına yönelik geniş kapsamlı ihlallerde bulunmakla ve devlet kurumlarının inşasını engellemekle suçladı.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-03-06 08:53:11
Örgüt, son yayımladığı raporunda silahlı milislerin Kaddafi yandaşlarına karşı savaş suçları, hukuk dışı tutuklamalar ve bazı durumlarda ölünceye kadar işkence etmek de dahil tehlikeli ihlallerde bulunduğunu belirtti.
Rapor geçen eylül ayından bu yana en az 12 tutuklunun işkence altında can verdiğine ve bazılarından çiviler çekildiğine işaret etti. Aynı bağlamda örgütün ileri gelen danışmanlarından Donetella Rovera, Libya'daki milislerin kontrol dışında olduğunu, yararlandıkları yaptırımlardan kurtulma kılıfı kendilerini daha fazla ihlallerde bulunmaya, istikrarsızlık ve güvenlik yokluğu ortamını devam ettirmeye teşvik etmektedir.
Yukarıdaki rapor, Libya devrimin hatalarının sonuncusu değil. NATO'nun hava desteğiyle kanlı savaş kanalıyla Kaddafi rejiminin devrilmesi sonrası şartlar belirsiz. Oysa iyimserlerin gözünde geleceğin yeni Libya'yı müjdelemesi öngörülüyordu. Ne var ki bu iyimserliği birçok şaibe ve şüphe kuşatmış durumda. Özellikle de Geçici Ulusal Konsey kurucu meclisi oluşturmakta, yasama seçimleri yapmakta ve anayasa referandumu çağrısında bulunmakta gecikti. Bu durum belki de Ulusal Geçiş Konseyi'nin iç yüzeyindeki anlaşmazlıklar bir yana idari ve güvenlik düzeyinde iç sahayı kuşatan bir dizi engellerden kaynaklanmaktadır.
Ulusal Konsey'in karşılaştığı en büyük sorun, silahlı devrimci grupların, bölgeci ve Ulusal Geçiş Konseyi'nin kontrolü altına girmeyen milislere dönüşmesi. Hatta en güçlü silahlı iki grup olarak Zentan ve Misrata grupları devrim sonrası açıklanan ortak güvenlik güçleri yapılandırmasına katılmadılar. Ayrıca bu iki grup, Trablus Havaalanı da dahil başkent Trablus'un önemli bölgelerini ve hayati tesislerini yüzde 75 oranında elinde bulunduruyor. Hatta bu iki grup gerek sahilde gerekse de çölün derinliklerinde bulunan petrol tesislerini içeren bölgeleri de kontrollerinde tutuyorlar.
Devrim adına işlenen yağmalama, hırsızlık, saldırı ve ihlaller yanı sıra ülkenin tam bir yıl boyunca yaşadığı olayların arkasındaki intikam ve öç alma girişimleri, milis bir çevre oluşturdu. Son dönemde kabileler ile arasında yaşanan silahlı çatışmalar da ağır gölgesini bu milis çevreye bıraktı. Bu çevrenin silahlı çekişmesi, bu grupların veya daha güzel ifade ile silahlı milislerin silahlarını devlete teslim etme niyetinde olmadığını gösterdi. Gelecekteki siyasî çalışmanın eğilimleri ve sonuçları, silahların tesliminin akıbetini de belirleyecek. Zira ortada kısa vadede belirginleşme ve oluşum sürecinde olan bir siyasî çalışma öngörülmektedir. Bu milis çevre kendi başına oluşmadı. Devrimci gruplar ile Kaddafi güçleri arasındaki kanlı savaş dönemi, bu çevrenin oluşması ve Kaddafi rejiminin malum şekilde devrilmesi sonrası genişlemesinin temeliydi. Bu gerçek doğrultusunda milis çevre pratik olarak bölgeci ve kabileci çeşitliliğin dayanaklarını sağlamlaştırdı. Şöyle ki: Başkent Trablus doğudan Misrata grubunun ve güneybatıdan Zentan grubunun girdiği milislerin yanı sıra rejim devrilmeden önce kente giren veya sızan diğer grupların rahmetine kaldı.
Doğal olarak bu milisçi havada başka gruplarla adı geçen iki grup arasındaki sürtüşmeler belirli aralıklarla çatışmalara ve savaşlara dönüşebilir. Bu durum, Trablus halkının Abdurrahim El Kiib'in başbakanlığını yaptığı yeni hükümetten güvenliği sağlaması ve bu yabancı silahlı grupları şehirden çıkarmasını istemeye teşvik etti. Bu yüzden doğu ve batı dengesi açık şekilde belirginleşti. Doğu (Bingazi ve bu coğrafik kapsamı içinde yer alan kentler ve kasabalar) siyasî çeşitlilik taşıdığı kadar bir kısmı kurulu ve bir kısmı kurulma aşamasında farklı siyasî akımlarla temsil ediliyor. Örneğin Müslüman Kardeşler cemaatini ve eski cihatçıları içine alan İslamcı akım yanı sıra başta kendisini feshetmesi ve siyasî bir partiye dönüşmesi beklenen Libya'nın Kurtuluşu İçin Ulusal Cephe olmak üzere birçok çevrenin temsil ettiği ulusalcı akım.
Bu akımlar gelecek haziran ayındaki kurucu meclis seçimleri için hazırlıklarına başlasa da batı bölgesi (Trablus ve bu tarafta bulunan şehir ve kasabalar) yukarıda zikrettiğimiz bölgeci ve kabileci çeşitliliği taşıyor. Bu gerçekler karşısında yeni Libya rejiminden, galip ve mağlubiyet halini aşmış Libya toplumunun oluşumları arasında gerçekçi uzlaşıyı sağlaması istenmektedir. Hepsinden de önce silahlı gruplar ve milisler meselesini çözmelidir. Bu mesele, Libya'nın geleceğinin bağlı olduğu zor bir sınavdır.
ABDUZZEHRA ERREKABİ
Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi El Haliç 2 Mart 2012
Haber Ara