Fransız milletvekillerinden karara ortak tepki: Düşünce özgürlüğü galip geldi

Fransa parlamentosundan geçen 'sözde Ermeni soykırımını inkar edenlere ceza verilmesi' yönündeki tasarının iptali için, Anayasa Konseyi'ne başvuran milletvekilleri ve inkar tasarısının mimarı Valeri Boyer, iptal kararını Cihan Haber Ajansı'na değerlendirdi.
Fransız milletvekilleri konseyin kararının düşünce özgürlüğünü garantiye aldığını belirtti. Tasarının Mimarı Valeri Boyer ise kararın kendisini hayal kırıklığına uğrattığının altını çizdi.
Fransa Anayasa Konseyi'nin inkar tasarısını 1789 tarihli Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi'nin ifade özgürlüğü ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmesi, Fransa'da seçim gündeminin bir anda değişmesine neden oldu. İptal kararını, yasanın Anayasa Konseyi'ne taşınmasında önemli rol oynayan milletvekilleri ve inkar tasarısının mimarı Boyer, Cihan Haber Ajansı'na değerlendirdi.
UMP Strazburg milletvekili ve Türkiye Fransa Dostluk Gurubu Başkanı Michel Dieffenbacher, Konseyin anayasayı göz önünde bulundurarak karar verdiğini belirterek, gerekçeli kararın yasa üzerindeki şüphelerin haklılığını ortaya koyduğunu söyledi. Olayın tamamen hukuksal bir konu olduğunu belirten Dieffenbacher, konseyin düşünce özgürlüğü ve tarihçilerin araştırma hakkını göz önünde bulundurarak karar verdiğini söyledi. Türkiye, Fransa Dostluk Grubu Başkanı, bu sonuca göre kimseyi kazanan yada kaybeden ilan etmenin yanlış olacağını belirterek, mahkemenin düşünce özgürlüğü konusunun tam olması gerektiğinin bir kez daha önemine vurgu yaptığını belirtti.

Anayasa Konseyi'nin inkar tasarısını iptal etmesiyle Fransa'nın Ermeni soykırımını tanımasıyla alakalı bir sonuç doğurup doğurmayacağı ilgili soruya da Fransız milletvekili, 'Anayasa Konseyi bu kararıyla soykırımı tanıyan yasanın da normal değerlerle uyuşmadığını açıkça belirtmiştir' açıklamasında bulundu.

İnkar yasasının insanları sol, sağ diye kalıplara sokmadığını belirten Diefenbacher, meclis ve senatoda tasarı ile ilgili lehte ve aleyhte oy veren sol ve sağ görüşten milletvekili ve senatörlerin olduğunu hatırlatarak, tasarının anayasa mahkemesine de değişik görüşteki senatör ve milletvekillerinin ortak imzalarıyla taşındığının altını çizdi. UMP milletvekili 'Buda gösteriyor ki milletvekilleri ve senatörler tasarıya partizan değil, tamamen hukuksal bakış açısıyla yaklaşmıştır'diye konuştu.

FARKLI GÖRÜŞTE OLMAM PARTİYİ ZENGİNLEŞTİRİR

Hükümet partisi milletvekili olan Diefenbacher gelinen son noktada Nicolas Sarkozy'nin kendilerine karşı tutumuyla alakalı bir değişiklik bekleyip beklemediğiyle ilgili bir soruya da, kendisinin Sarkozy'nin seçim kampanyasında yer aldığını hatırlatarak, şuana kadar inkar tasarısındaki görüşleriyle alakalı hiçbir kısıtlama yaşamadığının altını çizdi. Tasarıya karşıt görüşlü olmasının parti içinde herhangi bir sorun yaratacağını düşünmediğini de belirten Diefenbacher, 'Aksine parti içinde Nicolas Sarkozy'den farklı düşünen insanların olması ve inandıkları değerleri sonuna kadar savunabildiklerinin görünmesinin, halk nezdinde de takdirle karşılanacağına inanıyorum' açıklamasında bulundu.

UMP Bas Rhin milletvekili Jean Philippe Maurer de Anayasa Konseyi'nin kararının çok açık olduğunun altını çizerek, mahkemenin düşünce özgürlüğünü dikkate aldığını belirtti Maurer iptal nedeninin ise mahkeme tarafından çok güzel izah edildiğinin altını çizdi.

MAURER: TASARININ TEKRAR MECLİS GÜNDEMİNE GELMESİ TEKNİK OLARAK MÜMKÜN

Kararın, tasarının anayasa konseyine taşınması amacıyla imza veren milletvekilleri için de özgürlüklerin devamını sağlayabilmek açısından önemli olduğunu söyleyen Maurer, Sarkozy'nin tasarıyı tekrar meclise getirme fikrini de eleştirerek ' Anayasa Konseyinin reddettiği bir yasayı tekrar gündeme getirmek istiyorlar'açılamasında bulundu. Milletvekili, Anayasa konseyinin düşünce özgürlüğünü ceza ile kısıtlayan yasanın anayasaya aykırı olduğu görüşünün çok açık olduğunun da altını çizdi. Maurer tasarının tekrar meclis gündemine gelmesinin ise teknik olarak mümkün olduğunu çünkü, gündemin hükümet kanadı tarafından belirlendiğini belirtti.

Maurer artık yeni bir sayfa açmak gerekir derken 'Türkiye ile Fransa'nın ilişkililerinin tekrar gelişmesi için hep birlikte çalışalım. Çünkü iki ülke arasında gelişecek diyalog Ermeni meselesinin halledilmesinde de önemli rol oynayacaktır'açıklamasında bulundu.

BU POLEMİĞE SON VERELİM

Colmar milletvekili Eric Straumann ise kararın kendisi için süperiz olmadığını belirterek, bütün anayasa hukukçularının iptal olacağı yönünde daha önce görüş bildirdiklerini hatırlattı. Mahkeme sürecinde tasarının erkenden karara bağlanması yönünde bazı girişimleri olduğunu da söyleyen milletvekili, Konseyin soykırımı tanıma kararını değil, düşünce özgürlüğünü cezalandırmayı iptal ettiğini belirtti. Sarkozy'nin tasarıyı tekrar gündeme almasıyla ilgili olarak da Straumann 'Artık bu gereksiz polemiğe bir son vermek gerekir' açıklamasında bulundu.

BOYER : HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRADIM

23 Ocak'ta Senatoda kabul edilen inkar tasarısı sonrası sevinç gözyaşlarını tutamayan UMP Marsilya Milletvekili Valerie Boyer ise üzgün olduğunu belirterek 'Bu karar beni hayal kırıklığına uğrattı. Fransa'da soykırım mağdurlarına karşı uygulanan eşitsizliğin Meclis ve Senato'da kabul edilen yasayla son bulacağını umut etmiştim'diye konuştu. Fransa Anayasası'nın 2 tane soykırımı tanıdığının altını çizen Boyer ' Yahudi soykırımını inkar edenlerin cezalandırılıp,Ermeni soykırımını kabul etmeyenlerin cezalandırılmadığının altını çizerek 'Umarım Fransa'da bir gün Ermeni soykırımını inkar edenlerin cezalandırılması ile ilgilide bir yasaya kavuşuruz' açıklamasında bulundu. Sarkozy'nin tasarıyı tekrar meclis gündemine getireceğine dair açıklaması konusunda da Boyer Cumhurbaşkanının kararını sonuna kadar desteklediğini belirterek, haksız bir durumun sonlandırılması için Sarkozy'nin verdiği çabanın önemli olduğunun altını çizdi.

Fransa'da UMP Marsilya milletvekili Valerie Boyer'in hazırladığı inkar tasarısı 22 Aralık'ta mecliste 23 Ocak'ta da senatoda kabul edilmiş, 68 milletvekili ve 77 senatör'ün imzasıyla Anayasa Konseyi'ne taşınmıştı.

Yasa Ermeni soykırım iddialarını kabul etmeyenlerin 1 yıl hapis ve 45 euro para cezasına çarptırılmasına hükmediyordu.