Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

7 yıl mağarada yaşadı,şimdi güçlü liderlerden biri oluyor

Dünya Şi Cinping ismine günden güne daha fazla aşina oluyor ancak birçok insan için Şi’nin fikirleri ve niyetleri hala bilinmezliğini koruyor.Hızlı bir şekilde yükselen Şi'nin ABD ve Avrupa ülkeleri ile arasının devamlı iyi olduğu bilinmektedir.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-02-20 17:58:21

7 yıl mağarada yaşadı,şimdi güçlü liderlerden biri oluyor
Şu an Çin’in başkan yardımcısı olan Şi’nin, 2012’nin ikinci yarısında dünyanın bu en büyük ikinci ekonomisi ve en hızlı büyüyen ülkesinin başkanlık koltuğuna oturması bekleniyor.

ABD ve İrlanda ziyaretlerini tamamlayan Şi, bu akşam saatlerinde de Türkiye’ye geliyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün davetlisi olarak Türkiye'ye gelecek Şi ile beraberindeki 58 üst düzey firmanın CEO ve başkanları, 22 Şubat Çarşamba günü İstanbul Hilton Convention Center'da organize edilecek Türk-Çin İş Forumu'na katılacak.

Bu ziyaretler, Şi hakkında Batılıların akıllarındaki soruların yanıtlanması adına da önem taşıyor.

Şi, Sevgililer Günü’nde ABD Başkanı Barack Obama’yla yaptığı görüşmenin ardından Los Angeles Lakers’ın maçına gitti. Şi, 1985 yılında bir hayvan yemi delegasyonunun başkanı olarak ziyaret ettiği küçük Iowa kasabası Muscatine’e de uğradı.

Gezisinin bir sonraki ayağında ise Şi Croke Park Stadyumu'nda futbol ve İrlanda'nın resmi sporu hurling oynadı, İrlanda kahvesi içti.

“BÜYÜK BİR ADAM”
Bu faaliyetleri, Şi’nin şu anki Çin Devlet Başkanı Hu Jintao’dan çok farklı bir kişi olduğuna işaret ediyor. Hu kararlılıkla meçhul bir insan olmayı sürdürürken, Şi çok daha “büyük bir adam” profili çiziyor.

180 santimden uzun boyuyla Şi kendine güvenli ve cana yakın bir karakter. Her zaman gülümsemeye hazır. Halk Kurtuluş Ordusu’nun göz alıcı solisti Peng Liyuan’la evli.

ABD yapımı savaş filmlerine hayranlığını daha önce açıkladı ve en ilginci de bağımsız film yapımcısı Şia Jangke’yi övdü.

BAŞKA BİR ÇİN’İN ÇOCUĞU
Bu durum Çin toplumunda nesilden nesle yaşanan bir değişimin işareti. Şi 58 yaşında ve ülkesinin birçok yükselen yıldızı gibi reform ve açılım döneminde büyüdü.

Örneğin Hu’nun ABD’ye ilk ziyareti 2002 yılındaydı. Ancak Şi ve benzerleri sık sık Batı ülkelerine seyahatler düzenliyor ve burada şahsi bağlantılar kuruyor. Şi’nin kızı Harvard’da okuyor, kız kardeşinin ise Kanada’da yaşadığı tahmin ediliyor.

Birçok benzeri gibi, Şi de “küçük prens” olarak tanınıyor. Yani Komünist Parti içindeki kuvvetli bir ismin çocuğu olmanın verdiği önceliklerle büyümüş.

YEDİ YIL MAĞARADA YAŞADI
Daha sonra başbakan yardımcısı olan Büyük Yürüyüş kahramanı Şi Jongşun ile Çi Şin’in oğlu olan Şi, 1953’te doğdu, Komünist Parti’nin Pekin’de bulunan kırmızı duvarlı kalesi Jongnanhay’da büyüdü.

Ancak dokuz yaşına geldiğinde babası, Mao Zedong’un gözünden düştü. Altı yıl sonra, kültürel devrimin hüsrana dönüştüğü bir dönemde, genç Şi, “halktan bir şeyler öğrenmesi için” kuzeybatıda bulunan tozlu, fakir Şaanşi şehrine gönderildi.

Liyangciyahe köyünde yedi yıl boyunca bir mağara evde yaşayan Şi, o dönemde yaşadıklarını bir Çin dergisine, "Birçok insandan daha fazla sıkıntı çektim" diye anlattı. Şi, bitlerle, ağır fiziksel işlerle ve yalnızlıkla mücadele etmek zorunda kaldığını söyledi.

CESARETİNİ BÖYLE TOPLADI
Elbette halka hizmet etmek Komünist söylemin çok önemli bir parçası. Ancak Li Datong gibi siyasi yorumcular böylesi bir “çifte geçmiş”in Şi gibi küçük prensler için çok eğitici olduğunu ve bu isimlerin çok daha cesur politikacılar haline geldiğini belirtti.

Datong, “Bu insanlar bir yanda Çin’in kurucularının çocukları, bir yanda da kırsal kesime gönderildikleri için ülkenin gerçek durumunu bilen insanlar. Dolayısıyla bu nesilde güçlü bir idealizm geleneği ve büyük şeyleri gerçekleştirebilme cesareti var” dedi.

Şi, kültürel devrimi açık bir dille eleştirmekle birlikte Komünist Parti’yi benimsemiş bir isim. Wikileaks’in yayımladığı, ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerinden birinde bir akademisyen, Şi’nin “kızıldan daha kızıl bir hale gelerek hayatta kaldığını” söylüyor.

KİMYA MÜHENDİSLİĞİNDEN IOWA’YA
Ailesinin bağlantıları sayesinde, Şi, Çin’in en seçkin üniversitelerinden Zingua Üniversitesi’nde kimya mühendisliği okudu. Daha sonra ordunun önce gelen isimlerinden Geng Biao’ya danışmanlık yapan Şi, böylece Halk Kurtuluş Ordusu’yla da bağlantılar kurdu. Daha sonra, Şang Şiaocin’e göre kendi isteğiyle, Hebei eyaletinde pek de parlak olmayan bir mevkiye gönderildi. Şi’nin böylece “Soyadı sayesinde bir yere geliyor” yorumlarından kurtulmak istediği konuşuldu.

ABD’nin adı sanı duyulmamış kasabası Muscatine’i ziyaret ettiğinde Şengding genel sekreter yardımcısıydı. O dönemde kendisini oğlunun eski odasında misafir eden Eleanor Dvorchak, “Çok kibar ve nazik bir insandı. Görevine çok bağlı olduğunu görebiliyordum. Tatile gelmediği ortadaydı. Ciddi bir insandı, görev adamıydı” diye konuştu.

Ziyareti organize eden Sarah Lande ise Şi’nin kendine güveninin çevirmen aracılığıyla bile belli olduğunu ifade ederek, “Yetkinin onda olduğu belliydi. Rahat, sıcakkanlı ve olayları idare edebilen bir görüntüsü vardı. Kendisini rahatça ifade etmek için ihtiyaç duyduğu kelimeleri kolaylıkla bulabiliyordu” diye konuştu.

“GOLÜ NASIL ATACAĞINI BİLİRDİ”
Wikileaks belgelerinde görüşlerine yer verilen bir tanıdık ise Şi’nin gözünün her zaman Komünist Parti içinde üst düzey bir mevkide olduğunu söyledi. 1985’te güneydeki Fuciyan eyaletine transfer edilen Şi, o günden bu yana 17 yıl boyunca hızla yükseldi. Şi deneyimini büyük oranda refah içindeki girişimcilerin yaşadığı sahil şeridinde elde etti. ABD Hazine eski Bakanı Hank Paulson Şi’yi, “golü nasıl atacağını bilen bir adam” olarak nitelendirdi.

Partinin Şanghay sekreteri Çen Liangyu’nun bir yolsuzluk skandalıyla devrilmesinin ardından, 2007’de Şi göreve geldi. Altı ay sonra politbüro yönetici komitesine seçilmesi, Hu’nun ardından devlet başkanlığına Şi’nin oturacağının işareti olarak görüldü. Ekim 2010’da da merkezi askeri komisyonun başkan yardımcısı olan Şi konumunu güçlendirdi.

EN BÜYÜK YOLSUZLUĞU…
Kendisini pragmatik bir insan olarak tanımlayan ve kariyeri boyunca ayakları yere basan bir imaj çizen Şi, yolsuzlukların yaygın olduğu bir sistemde temiz bir üne sahip. Bir arkadaşı Los Angeles Times’a yaptığı açıklamalarda, Şi hakkında bulunabilecek en kötü belgenin tarihi geçmiş kütüphane kitapları hakkında olduğunu söyledi.

Yine de Şi bu kadar sevilen bir insan olmasına rağmen hakkında önemli bir şey bilinmiyor. ABD Büyükelçisi Gary Locke kısa bir süre önce Şi’nin insan ilişkilerinde çok başarı olduğunu ancak ABD’li yetkililerin hakkında çok bilgisi olmadığını söyledi.

Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House’un Asya programı başkanı Kerry Brown ise belli politikalar ve gruplarla yakın olmanın bazı tehlikeleri de beraberinde getirdiğini belirterek, “Partinin genel sekreteri, dolayısıyla da Çin’in lideri olmak destekçiden çok muhalif yaratan bir durum” dedi.

SINAVLARI GEÇTİ
Şi, ekonomik reformlara açıklığının yanı sıra, farklı gruplara hitap edebilen, güvenli bir kişi olarak tanınıyor. Şand, “Geçtiğimiz yıllarda Olimpiyatlar ve yıldönümleri gibi büyük organizasyonları yönetti ve bir sorun çıkmadı. Sınavlarını başarıyla geçti” diye konuştu.

Brown, Şi’nin bağlantı ağının genel olarak çok geniş olduğunu belirterek, “Liderliğe gelirse bu çok büyük grupta bir insanın çıkarına olacaktır, sadece çok küçük bir grup duruma itiraz edecektir” dedi. Ancak Şi’nin görevi başarıp başaramayacağına da bu küçük elit kitle karar verecek.

BABASI BİR LİBERALDİ
Bazıları Şi’nin babasının liberal yaklaşımını benimsediğini umut ediyor. Şi Jongşun, sadece ekonomi reformuyla adından söz ettirmedi. Aynı zamanda reformcu lider Hu Yaobang’ın müttefikiydi. Hatta bazıları Şi’nin 1989’da ordunun Tiananmen Meydanı’ndaki demokrasi yanlısı gösterilere müdahale etmesine tepki gösterdiğini öne sürüyor.

Şi’nin Jeciyang’da idareci olduğu dönemde sivil toplum kuruluşlarının gelişme kaydettiği ve yerel seçimlerde bağımsız adayların seçilmesinde ilerleme sağlandığı da ifade ediliyor. Ancak Çin İnsan Hakları Savunucuları ağına göre aynı dönemde muhalifler, Hıristiyanlar ve aktivistler üzerinde çok büyük baskı kuruldu.

Dahası Şi’nin yurtdışında çizdiği kendine güvenli profil, dış ilişkilere yumuşatıcı bir etki yapması anlamına da gelmiyor. Şi’nin en çok referans verilen konuşması, 2009 yılında Meksika’ya yaptığı bir yolculukta kullandığı şu sözler: “Bizim ilişkilerimizi parmakla göstermekten daha iyi bir işi olmayan bazı iyi beslenen yabancılar var. Birincisi Çin devrim ihraç etmez, ikincisi fakirlik ve açlık ihraç etmez, üçüncüsü de sizin için sorun yaratmaz. Daha söylenecek ne var?”

ÇİN’İ TEK BAŞINA YÖNETMEYECEK
Her halükarda, Şi’yi kendi ajandasının kontrolünü elinde tutan bir lider olarak görmek, Çin’in siyasi sistemini temelden yanlış anlamak anlamına geliyor. Analistler, Şi’nin dokuz kişilik idare komitesinde “eşitler arasında ilk” olacağının altını çiziyor. Hu ve diğer eski liderler politikalar üzerindeki etkilerini devam ettirecek. Gidişatı da büyük oranda 2011 yılının beş yıllık planı belirleyecek.

Pekin merkezli düşünce kuruluşu China Policy’nin direktörü Dr. David Kelly, Çin’deki sistemin ölçülülükten yana olduğunu belirterek, “Hiçbir şey hızlı değişmez. Sabit bir şekilde devam eder. İlk olarak siyasi ritmin sağlanması gerekir, önemli değişimler daha sonra gerçekleşir” diye konuştu.

“MUHTEMELEN KENDİSİ BİLE BİLMİYOR”
Bazıları Şi’nin ilişkileri sayesinde Hu’dan daha güvenli bir görünüm sergileyebileceğine inanıyor, bazılarıysa alacağı zorlu kararlara destek bulamayacağı görüşünde. Ancak Brown, “Bence Şi içgüdüleriyle ve cesaretiyle hareket eden bir siyasetçi. Bizi şaşırtabileceğini düşünüyorum. Ama başkaları sistemin ve çevresindekilerin çıkarlarının aşılamayacak kadar güçlü olduğunu söylüyor” dedi.

Ancak son tahlilde, Şi’nin liderliği komitedeki diğer üyeler tarafından şekillendirilecek ve dış faktörlerle sınırlandırılacak. Washington’da bulunan Brooking Institution analisti Çeng Li, “Önemli olan tarihin doğru tarafında olmak. Muhtemelen kendisi bile ne yapacağını bile bilmiyor” diye konuştu.

Planet
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara