Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Erdoğan: Humus'un hesabı sorulacak

Başbakan Erdoğan partisinin grup toplantısında konuşuyor. Suriye yönetimine ve Başşar Esede kendi dili ile seslendi' Ya Beşşar men dakka dukka' dedi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-02-07 12:06:25

Erdoğan: Humus'un hesabı sorulacak
Haber merkezi/TİMETÜRK

Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuşma yapıyor.

Erdoğan şunları söyledi: "Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde saldırıya uğrayan ve bu sabah vefat eden Hakan Kılıç'a Allah'tan rahmet diliyorum. Yoğun bakımda tedavisi yapılıyordu ancak genç savcımız kurtarılamadı. Saldırıyı şiddetle lanetliyorum.

Yıllarca önce Suriye'nin Hama şehrinde çok acı bir katliam yaşandı. Adeta şehri silercesine saldırı gerçekleşti. Kaç kişinin katledildiği bilinmiyor. Bu katliamın üzeri hızlı bir şekilde örtmeye çalışıldı. Uluslararası toplum meselenin üzerine gitmedi. Olayın üzeri kapatıldı. Uluslararası toplum Hama'da 30 bin insanın katledilmesine sessiz kaldı. Emzikleri ağızlarında katledilmiş çocukları terörist diye yaftalayıp akıttıkları kanın üzerini örttüler. Bu daha büyük bir canilikti. Hama'da 1982'de gerçekleşen bu katliam İslam coğrafyasında çok ağır bir yara açtı. O katillerden hesap sorulmadı.

O katliamı yapanlar yargı önüne çıkarılmadı. Kendi halklarına karşı kaplan kesilen bu dikkatörler topraklarına kasteden yabancılara çıtlarını bile çıkaramadılar. Kabadayı misali sağa sola efelendiler ama namluların önüne kendi kardeşlerini koydular. İran-Irak savaşında 1 milyon Müslümanı kim öldürdü? Batılılar mı öldürdü? Hama'daki katliamı kim yaptı? Gayrimüslümler mi yaptı? Tamamını kendisini Müslüman olarak nitelendirilen ama demir yumruğunu kendi kardeşlerinin kafasına indiren modern Firavunlar bunu yaptı. Bu zorbalar, bu zalimler hak ettiklerini buldular.

Bu zorbaların halkına zulmetmesine dur demeyen kimi batılı ülkeler kılını bile kıpırdatmadı. Bugün babalarının, Firavunların izinden gidenler de hak ettiklerini mutlaka bulacaklar. Hama'da 30 bin masumu öldüren Baba Esad, bütün Suriye halkının hafızasında yargılandı ve acımasız bir diktatör olarak tarihe adını yazdırdı. Bugün onun izinden gidenler Humus'ta masum sivilleri katledenler kendi halkının önünde hesap verecek. Hama'nın hesabı sorulmadı, er ya da geç Humus'un hesabı sorulacaktır. Esad madem ölene kadar savaşacaksın, neden Golan tepeleri için ölene kadar savaşmadın. Senin kahramanlığın kendi mazlum halkına mı? Bu korkudur, kahramanlık değildir. Bu acziyetttir, zavallılıktır. Hiçbir zulüm karşılıksız kalmaz. Mazlumun ahı er yada geç çıkar.

Suriye bizim için öyle sıradan bir komşu değildir. Cilvegözü'nden başlayın her adımda kardeşliğimizin ortak medeniyetimizin izlerini görürsünüz. Biz Suriye'de olup bitene karşı sessiz kalamayız. Suriye halkına sırtımızı dönemeyiz. Zalimlerin sırtını sıvazlamayız. CHP gitsin aynı zihniyeti paylaştığı Baas partisine destek versin. Biz mazlum Suriye halkıyla dayanışma içinde olacağız. Hama katliamının izlerini silin dedik. Halkınızla barışın dedik. Bunu samimiyetle söyledik. Suriye'de reformların gerçekleşeceğine inandık. Ama Esad babası gibi silahların namlusunu kendi halkına çevirmeye başladı. Verdiği sözlerin arkasında durmadı. Hama katliamının 30. yıldönümünde yüzlerce masum insanı toplu halde katletti. Gittiğin yol, yol değildir. Bu yol çıkmaz sokaktır. Bu yanlış yoldan dönmesini tavsiye ediyoruz. AK Parti grubundan sesleniyorum. Kendi dilinde sesleniyorum. Ya Beşşar men dakka dukka. Ey Beşar eden bulur.

Suriye'de yaşananlar bir insanlık dramıdır. Suriye dünyada herkes için bir samimiyet testidir. BM'de yaşanan süreç medeni dünya açısından bir fiyaskodur. BM Güvenlik Konseyi bir kez daha uluslararası toplumun vicdanını tutsak almıştır. Zalimin eline öldürme lisansı vermesi kabul edilebilir değildir. İnsanlığa vicdana sığmaz. Veto yetkisine haiz olmanın sorumluluğu büyüktür. Bu yetki kullanılırken zulmün devam etmesine yeşil ışık yakılmamalıdır. Uluslararası toplum bu gidişata tek bir ağızdan dur bile diyememiştir. Suriye meselesi kutuplararası çekişmelere kurban edilemez. Suriye üzerinden siyasi güç mücadelesi verenler bilsin ki, akan kan onların da üzerine sıçrıyor. Biz Türkiye olarak diyaloğun gücüne inandık. Bölgemizdeki tüm sorunların müzakere zemininde çözülmesi gerektiğini vurguladık. Sorunun varlığı konusunda kafa karışıklığı yaşanıyor. BM'deki kimi ülkelerden gelen açıklamalar büyük bir pişkinlik olduğunu gösteriyor. Suriye'deki kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz. Arap Ligi'nin Suriye'yle ilgili girişimlerini desteklemeye devam edeceğiz.

(Dindar nesil polemiği) Genişletilmiş il başkanları toplantısında söylediklerimin A'dan Z'ye arkasındayım.

2002 öncesinde medyada en çok da TRT'de bir takım haberler olurdu. Türkiye övüldü gibi haberler seyrek çıktığı için her haber gündeme geliyordu. Türkiye bu komleksten kurtuldu. AK Parti'yle ilgili yorumlar, haberler yayınlanıyor. 14 Ağustos 2001'de bunların olacağını o günden işaret etmiştik. Türkiye ekonomideki başarılarıyla geniş şekilde yer alıyor. Biz yoğunluk gereği seçici davranıyoruz. Geçtiğimiz hafta sonu ABD'li bir edebiyatçının Türkiye'yle ilgili ifadeleri yayınlandı. Belli ki ABD'li yazar Türkiye hakkında yanlış yönlendirilmiş. Bu ABD'li yazarın sözleri CHP Genel Başkanı tarafından cımbızlandı. Bu tartışmayı başlatan biz değiliz. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'dur. Bu ifadeler iç politika malzemesi haline getirilince dikkat kesildik. Türkiye'ye gitmeyeceğini söyleyen yazar 2010'da İsrail'e gitmiş.

İsrail devlet adamlarıyla fotoğraf çektirmiş. İsrail'de tutuklu yazar ve gazeteci yok dedi. Kılıçdaroğlu papağan gibi tekrarladı. Sayın Kılıçdaroğlu başbakan öğrensin kaç tutuklu gazeteci var dedi. Umuyorum ki, İsrail'e arka çıkan bu sözleriyle birilerinin gözüne girmiştir. Ben olsaydım Mavi Marmara'ınn gitmesine izin vermezdim diyerek adını Türk siyasetine altın harflerle yazdırmıştı, tabii teneke. Kılıçdaroğlu son sözleriyle zirve yaptı. Bir gün BDP'nin vagonu, papağanı oluyor. Bir başka gün yabancı yazarlara çanak tutuyor. O yazarı Türkiye'ye davet etmiş. O yazar CHP'nin davetine icabet eder de gelirse lütfen Türkiye'den sonra birlikte İsrail'e gitsinler. Aksi takdirde bu seyahat eksik kalır. Gazze'yi gören tepede birlikte piknik yapsınlar. Arkalarına Gazze'yi alarak koro halinde söylediklerini tekrar etsinler. İsrail'de tutuklu gazeteci yok desinler. Bunu söylemek en hafif tabirle yalancılıktır. "
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara