Çin, Amerikayı ele geçirebilecek mi?
Çinliler onu 'Dede Wen' olarak çağırıyor. Bahsettiğimiz kişi Çin'i 2019 yılına kadar dünyanın 'süper gücü' haline getirmek için gece gündüz demeden çalışan Başbakan Wen Jiabao. Ülkesinde siyasi reformlara izin vermeyen 'Dede Wen' ekonomik reformlarıyla Afrika'yı ele geçirdi. Şimdi gözü Amerika'da.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-02-07 13:59:58
Çin'in Siçuan eyaleti 12 Mayıs 2008'de 7.8 büyüklüğünde bir depremle sarsıldığında Başbakan Wen Jiabao birkaç saat içerisinde deprem bölgesine ulaşarak 1.3 milyar Çinliye televizyonda şu mesajı vermişti: "Ufak bir umut ışığı gördüğümüz her enkaz bölgesinde kurtarma çalışmalarımız sonuna kadar devam edecek." Vietnam, Tayland, Hindistan ve Pakistan'da dahi hissedilen bu büyük depremde 70 bin kişi yaşamını yitirmişti ama Başbakan Wen, depremzedelerle buluşarak onların yaralarının sarılmasına yardım etmiş, otoktarik bir liderden çok "halk adamı" imajı çizmişti. Kendisine "Dede Wen" diye hitap eden halkının gönlünde taht kurmayı bir kez daha başarmıştı.
Çin'in süper bir güce dönüşme yolunda büyük bir ilerleme sağladığını ve yakın gelecekte "en büyük güç" olacağından artık kimsenin kuşkusu yok. Batı ülkelerindeki ekonomistler ve dev yatırım bankaları, bu konuda sadece zamanlamada anlaşamıyor. Amerikan yatırım bankası Goldman Sachs, Çin'in 2027 yılında ABD'yi tahtından indirerek "süper güç" koltuğuna oturacağı tahmininde bulunurken, İngiliz Economist dergisi bu tarihi 2019 olarak öngördüğünü açıkladı.
İŞİNİ HER ZAMAN İYİ YAPTI
Çin'in sosyalizmden vazgeçmeden "süper güç" olma yolunda ilerlemesini sağlayan ekonomi politikalarının arkasındaki beyin Başbakan Wen Jiabao. Halkın "Dede Wen" lakabını taktığı 70 yaşındaki Wen Jiabao, 1968 yılında Pekin Jeoloji Enstitüsü'nden mezun oldu. Çin Komünist Partisi'ne 1965 yılında üye olan Wen Jiabao, başbakanlık koltuğuna oturana kadar birçok testten geçti. Daha çok teknokrat kimliğiyle öne çıkan Wen, parti içinde yükselmek için merdivenleri tek tek çıktı. Başkent Pekin'den ve Komünist Parti'nin yönetiminden ne kadar uzak olursa olsun Wen'in hiç unutmadığı iki kuralı vardı. Komünist Parti politbüro üyeleriyle hiçbir zaman bağını koparmamak ve işini her zaman çok iyi yapmak.
10 YIL KEŞFEDİLMEYİ BEKLEDİ
Henüz hayatının başında olan Wen, Pekin'de üniversiteyi bitirdikten sonra Gensu eyaletinde 1968'de jeoloji müdürlüğünde işe başladı. Burada çalıştığı 10 yıl içinde önemli işlere imza atan Wen Jiabao, önce Gensu eyaleti jeoloji müdürlüğü daha sonra da Jeoloji ve Enerji Kaynakları bakan yardımcılığı görevinde bulundu. Wen'i keşfeden ise dönemin Komünist Parti Genel Sekreteri Hu Yaobang oldu. Wen Jiabao Komünist Partisi merkez komitesi ve politbüroya üye olmadan önce Parti'nin Genel İşler Bürosu'nun müdürlüğünü üstlendi. Wen'in üstlendiği bu görev çok önemliydi çünkü parti yöneticilerinin günlük çalışma planlarını onlar organize ediyor ve düzenliyordu. Bu görevi tam sekiz yıl yürüttü.
BAŞBAKAN YARDIMCILIĞINA GETİRİLDİ
Görev yaptığı sekiz yıl boyunca güçlü bir yönetici ve teknokrat olduğunu titiz, yetkin ve sonuç odaklı çalışmalarıyla kanıtlayan Wen Jiabao, dönemin Başbakanı Zhu Rongji tarafından ödüllendirildi. Wen 1998 yılında Başbakan Rongji tarafından tarım, maliye ve çevre politikalarından sorumlu başbakan yardımcılığı görevine getirildi. Çin için o dönemde bu üç başlık çok önemliydi çünkü bu alanlarda gösterecekleri başarı Dünya Ticaret Örgütü'ne üye olmalarını sağlayacaktı. Wen 1998-2002 yılları arasında Merkez Mali İşler Komisyonu Sekreterliği görevini de başarıyla yürüttü.
TİANANMEN'DE ÖĞRENCİLERE ZİYARET
Wen Jiabao'nun siyasi geleceğini belirleyen önemli olaylardan biri 1989'de Tiananmen Meydanı'nda özgürlük isteyen öğrencileri Komünist Partisi Sekreteri Zhao Ziyang'la birlikte ziyaret etmesi oldu. İkisinin birlikte yaptığı bu ziyaret sonrasında reformcu parti sekreteri Zhao'nun tüm yetkileri elinden alınarak, öldüğü 2005 yılına kadar ev hapsinde tutulurken, Wen Jiabao'nun önü açılarak başbakanlık koltuğuna ulaşması sağlandı. Bu ziyaret üzerindeki sis perdesi hala gizemini koruyor. Reform yanlısı Zhao'nun Wen'le birlikte öğrencileri ziyaretinden üç gün sonra Tiananmen Meydanı'nda katliam yapıldı. Zhao öğrenci eylemlerinin askeri müdahale ve kanla bastırılmasına karşı çıkıyordu. Wen, 2002 kasım ayında Çin'in en yüksek idari konseyi olan dokuz üyeli Politbüro Daimi Komitesi'nin boşalan üç üyeliğinden birine oturdu.
GÖRMEZDEN GELİNEN AIDS'LE MÜCADELE
Başbakan Rongji'nin 2003 yılında boşalttığı koltuğa oturan Wen Jiabao yumuşak huylu ve uzlaşmacı kimliğiyle ön plana çıktı. Komünist Parti'nin Çin'in "süper güç" olmasını sağlayacak iki ilkesine sıkı sıkıya sarıldı. Ne pahasına olursa olsun siyasi reformlara izin vermemek ve küresel ekonominin kurallarıyla sonuna kadar oynamak. Wen Jiabao göreve geldikten sonra Komünist Parti'nin görmezden geldiği iki sağlık sorununa önemle eğildi. Bunlardan birisi SARS diğeri ise AIDS hastalığıydı. Göreve başladığı 2003 yılında bulaşıcı SARS hastalığı Çin'in en önemli sorunlarından biriydi. Başbakan Wen, hastalığın bulaşmaması için tüm önlemlerin alınmasını sağladı. Özellikle Yunnan ve Henan eyaletlerinde büyük bir sorun olarak ortaya çıkan AIDS, göreve geldiği güne kadar Çinli yöneticiler tarafından görmezden gelinmişti. Wen, AIDS'ın ülkesinin gelişmesi önünde ciddi bir engel oluşturacağını düşünerek, bu konuda adımlar attı. İşe AIDS hastalarını ziyaret etmekle başladı. Onların toplum dışına itilmediğini göstermek ve bu hastalığın yayılmasını önlemek için ulusal basına sık sık demeç vermekten geri kalmadı.
'ÖNCELİK EKONOMİK REFORMLARDA'
Başbakan Wen Jiabao "uzlaşmacı" ve "yumuşak huylu" olduğunu tüm dünyaya göstermek için sık sık dış seyahatlere çıkmaktan geri durmadı. "Çin'in insan haklarına önem vermediği ve siyasi reformlar yapmadığı" eleştirilerine Başbakan Wen, 1.3 milyar nüfusa sahip bir ülkede önceliğin ekonomik reformlarda olduğunu, ülkesinin bir refah toplumu seviyesine ulaşmasının ardından siyasi reformların geleceğinin altını çizdi. İnsan haklarını çiğnemekle suçlanan Çin, bu konuda eleştirilen diğer ülkelerle ticari ilişkilerini geliştirmekten hiçbir zaman geri durmadı. Wen, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle hakkında tutuklama emri çıkarttığı Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir'le sıcak ilişkiler geliştirmekten çekinmedi. Çin bugün petrol ihracatının yüzde 10'unu Sudan'dan karşılıyor. Yine Zimbabve Devlet Başkanı Robert Mugabe, Batılı ülkeler tarafından düşman ilan edilirken, bu zor dönemde Mugabe'yi "en iyi dost" ilan eden Çin karşılığında bu ülkede birçok yeraltı kaynağının işletme hakkını elde etti.
PEKİN KENDİNE BİR KITA SATIN ALDI
ABD'nin Afrika'daki ticari üstünlüğüne son veren Çin, sadece 2009 yılında Kara Kıta'ya 57 milyar dolar yatırım yaptı. Çin'in bu yatırımı olmadan Afrika'nın 2010 yılında yüzde 5 oranında büyümesi imkansızdı. Afrika'da altyapı yatırımlarına ciddi miktarda para yatıran Çin, karşılığında Nijerya'dan petrol ve gaz, Zambiya'dan kömür ve bakır, Kongo'dan kereste, koltan, bakır ve kobalt alıyor. Çoğu diktatörlükle yönetilen Afrika ülkelerinin liderleri Çin'le işbirliği yapmaktan oldukça memnun. Çin kendilerine insan haklarını sormadığı gibi bir de yollar inşa ediyor, limanlarını yeniliyor. Hatta isterlerse Namibya ve Gabun'daki gibi kendilerine lüks saraylar bile inşa ediyor. Çin ayrıca bu liderlere istedikleri oranda kredi olanağı da sağlıyor. Kredi vermek için sadece bir şart koşuyor: Zamanında öde. Kredi borçlarını ödeyemeyen ülkelerin ise yeraltı kaynaklarına el koyarak, parasını o şekilde geri alıyor.
AFRİKALI İŞÇİLER KÖLE GİBİ ÇALIŞTIRILIYOR
Afrika ile tatlı bir ticaretin önünü açan Çin, bu ülkelerden sadece petrol, gaz ya da diğer madenleri satın almıyor. Onlar için özel ürünler de üretiyor. Bugün Afrika'da giyilen her iki tişörten biri Çin tarafından sağlanıyor. Kara Kıta'da bir milyondan fazla Çinli yaşıyor. Afrika'da en fazla nefret edilen insanlar olarak Çinlilere ön plana çıkıyor. Çünkü kıta genelinde işlettikleri maden ocaklarında o ülkedeki maden işçilerini kölelik koşullarında çalıştırıyorlar. Düşük ücret verdikleri gibi madenlerde iş güvenliği için herhangi bir önlem alınmıyor.
ÇİN ARTIK 'UCUZ MAL ÜRETME FABRİKASI' DEĞİL
Çin, dünyanın "ucuz mal üretme fabrikası" imajından da hızla uzaklaşıyor. Artık ucuz tişört, spor ayakkabı, müzik seti ve bilgisayar üretim merkezi olmaktan hızla uzaklaşan Çin, yüksek teknoloji merkezine dönüşmek için önemli adımlar atıyor. 2010 yılında dünyanın en hızlı bilgisayarı Tianhe-1A'yı üreten Çin, bu alanda ABD'nin üstünlüğüne son vermiş oldu. Tianhe-1A'yı geliştiren Çinli biliminsanlarını laboratuvarlarında ziyaret eden Başbakan Wen Jiabao, "Bundan sonraki göreviniz, bu bilgisayarı sanayide nasıl kullanabileceğimizi düşünmek" dedi. Çin bu bilgisayar sayesinde alternatif enerji kaynakları bulmayı, biyoteknoloji alanında araştırma yapmayı ve daha hızlı şekilde petrol ve doğalgaz aramayı hedefliyor. Buradaki konuşmasında Başbakan Wen önümüzdeki beş yıl için gelecekteki teknolojileri araştırmak için 1.5 milyar dolar ayıracaklarını açıkladı.
Komünist Parti yayın organı Qiushi'ye bir makale yazan Başbakan Wen, "Çin ulusu, dünya halklarının ormanlarında at koşturmak istiyorsa, güçlü bir teknolojiye sahip olmalı" dedi. Çin çevre dostu enerji kaynaklarına yatırım yapmaktan da geri durmuyor. Önümüzdeki 3 yıl içinde Çin'in en büyük 15 kentindeki belediye otobüslerinin hepsinin elektrikli olması hedefleniyor.
SAVUNMAYA 78 MİLYAR DOLAR
ABD'nin tartışmasız en üstün olduğu alanlardan biri de silah endüstrisi. Ancak Çin buradaki pastaya da göz dikmiş durumda. ABD'nin tüm eleştirilerine rağmen, Pekin savunma sanayine çok önemli bir bütçe ayırıyor. 2010 yılında Çin savunma bütçesi için 78 milyar dolar ayırdı. Çin ilk savaş gemisini üretti. Enerji kaynaklarının güvenliğinin sağlanmasının gelecekte çok daha önem kazanacağını düşünen Çinli yöneticiler, "ulusal çıkarları" için kıyılarını koruma politikasının yerini uzak denizleri savunma stratejisinin aldığını belirtiyor.
ÖĞRENCİLERİ DÜNYA BİRİNCİSİ
Başbakan Wen Jiabao'nun en fazla önem verdiği konulardan biri de eğitim. OECD, 2010 yılında Çin hükümetine bir mektup göndererek öğrencilerinin PİSA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) Sınavı'nda gösterdiği başarıdan dolayı kutladı. Çinli öğrenciler matematik ve fen bilimleri derslerinde dünya birinciliğini almışlardı. Çin son yıllarda eğitimde matematik ve fen bilimleri derslerinin yanı sıra bir de yabancı dile çok önem veriyor. Bu alanda başarılı olan öğrencilere özel imkanlar sunuluyor. Okullarda ders aralarında klasik müzik çalıyor. Ayrıca başarılı öğrenciler, bir müzik aleti çalmaları konusunda teşvik ediliyor.
KONFÜÇYÜS'LE İMAJ DÜZELTİYOR
Çin yüksek teknoloji, savunma sanayi ve eğitim gibi alanlarda önemli hamleler yaparken bir konuya daha çok büyük önem veriyor. Çin imajını dünyada düzeltmek için ünlü filozofları Konfüçyüs'un öğretisine dört elle sarılmış durumda. Komünist Parti iktidara geldikten sonra kısa bir dönem, Konfüçyüs'ün okunmasını yasakladı. Konfüçyüs'ün "görev aşkı", "çalışkanlık" ve "sadakat" ile ilgili düşüncelerini yeni Çin toplumunun temel taşları haline getiren Komünist Parti, dünya genelinde Konfüçyüs enstitüleri açarak bir yandan Çince eğitim veriyor, diğer taraftan kültürlerini tanıtıyor. Çin ilk Konfüçyüs Enstitüsü'nü 2004 yılında Güney Kore'nin başkenti Seul'da açtı. 2010 yılına kadar 90 ülkede 300'den fazla enstitü kuruldu. Ülkelerin sosyo-kültürel yapılarına uygun etkinlikler düzenliyorlar. Madagaskar'da Konfüçyüs'ün 2561'inci doğum günü etkinliklerini düzenlerken, Ruanda'da Çin Halk Cumhuriyeti'nin 60'ıncı kuruluş yıldönümü kutlamaları yapılıyor.
JAPONYA'DA HALKLA BEYZBOL OYNADI
Ülkesinde siyasi reform ihtiyacını görmezden gelerek, küresel ekonominin tüm nimetlerinden yararlanma ilkesini benimseyen Başbakan Wen Jiabao'yu siyasi gözlemciler, "popülist" sözcüğüyle tanımlıyor. Olaylara hızlı müdahale yeteneğiyle bilinen Wen, halkın arasına karışmaktan, onlarla sohbet etmekten çekinmiyor. En önemli iki rakip ülke Japonya ve Güney Kore'ye yaptığı resmi ziyarette, bu ülkenin vatandaşlarıyla beyzbol ve badminton oynayarak ülkesinin imajına katkı yaptı. Çin'de bazı insan hakları savunucuları, Wen'in siyasi reformlarla ilgili sarf ettiği sözcüklerin içinin boş olduğunu savunurken, bazıları da siyasi reformlardan tek bahseden kişinin Başbakan Wen olduğunu belirterek, bunun önemli olduğunu vurguluyor.
"Dede Wen" mücevher uzmanı ve yatırımcı Zhang Peili ile evli. Eşi, Başbakan Wen'le kamuoyu önüne çıkmayı pek sevmiyor. Oğlu Wen Yunsong iletişim şirketi Unihub'ın yönetim kurulu başkanlığını yapıyor. Kızı Wen Ruchun ise özellikle Tayvan'da iş ilişkilerinden dolayı eleştirilerin hedefinde.
ntvmsnbc*
SON VİDEO HABER
Haber Ara