Suriye rejimi, din adamlarını kullanıyor
Suriye rejimi laik görüntüsüne karşın çıkarları uğruna din adamlarını kullanıyor. Bununla beraber çeşitli mezhep ve görüşlerden din adamlarının kendisine verdiği açık desteğe karşın onlara da ihanet etmeyi üzerine bir borç biliyor. Rejimin kurbanlarından biri olan ve rejimin iktidarda kalabilme hırsı yüzünden oğlu öldürülen rejim yanlısı baş müftü hakkında ise bugün Suriyeli alimlerden bir heyet ‘dini sıfatının’ düşürülmesi için Kahire’ye hareket etmeye hazırlanıyor.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-01-28 11:00:54
Mezhebî, dinî, etnik açılardan mozaik bir yapıya sahip Suriye’de Baas rejimi, laik bir yapısı bulunduğunu iddia etmesine rağmen sırf iktidarını desteklemek, prestijini ve siyasi otoritesini tek taraflı pekiştirmek için din adamlarından faydalanmaya çalışıyor. Ancak uygulamaları ve yaptıklarıyla mezhebi, fikri, etnik kökeni ne olursa olsun hiçbir din adamına kendini savunmasına fırsat bırakmıyor.
Suriye’de çeşitliliği nedeniyle karmaşıklık derecesine varan dini manzaraya karşın, eski başkan Hafız Esad’ı, Suriye halkının ebedi hükümdarı kılan iktidar alimleri ile ‘dine meraklı ve sürekli detaylarını soran oğlu Beşşar Esad’ ile görüşen birçok alime göre rejimin radikal laik uygulamalardan geri adım attığı neredeyse gizlenemez durumda.
Arapça ve din eğitimi için binlerce yabancı öğrenciye kapılarını açan ülkenin içinde ve dışında uzantısı bulunan dini bir davet kuruluşu açan ve iktidardaki rejime açık ve resmi bir şekilde destek veren ülkenin eski müftüsü (Kürt asıllı) Şeyh Ahmet Kuftaro’dan, Şam Üniversitesi’ndeki Şeriat fakültesinde profesör akademisyen Şeyh Muhammed Said Ramazan El-Buti’ye kadar hepsi aynı görüştedir.
El-Buti rejimin savunuculuğunu üstleniyor
Sufizme eğilimiyle bilinen El-Buti, iktidardaki rejimi savunma görevini yüklendi. Hayatının son döneminde suçları ortaya çıkmasına ve rejiminin yolsuzluğunun kokusu yayılmasına karşın insanların önünde baba Esad’a iyi niyetli bakışını ve bağlılığını ortaya koymaktan hiç sıkıntı duymadı. (Bu benim bazı Arap kralların ve başkanların karşısında söylediğimdir’ adlı kitabında).
İşin ilginç noktası yasal alandaki laikler baba El-Buti’nin hakim Baas rejimine bağlılığının boyutunu biliyor ve şu bilinmeyen siyasi gerçeği aktarıyor: ‘Baba Esad, yönetimini oğul Esad’a miras bırakabilmeyi meşrulaştırabilmek için Baba El-Buti’ye (Muhammed Said Ramazan) başvuruyor. Baba Buti ise bunun karşılığında, fakülteye tayin için kanuni yaşı aşmış olan oğlu Tevfik’in Şam Üniversitesi’ne kabulü için özel ve gizli bir başkanlık kararnamesi çıkarılmasını ve kendisinden sonra fakültenin vesayetinin oğluna geçmesi için güvence istiyor. Fiilen El-Buti’nin bu talebi yerine getiriliyor.
Yine iktidar alimlerinden olan Sufi kökenli şu anki müftü Ahmet Bedrettin Hassun da rejime on yıl muhalefetinin ve hem rejime yakınlığı hem de yolsuzluğuyla bilinen eski Halep Vakıflar Müdürü Suhayb Eş Şami ile şahsi anlaşmazlıkları nedeniyle baskılara maruz kalmasının ardından aniden konumunu değiştirerek yönetimin dini hiyerarşik yapısı arasında yerini aldı ve 2002 yılında Halep müftüsü olarak atandı ve Suriye’deki Yüksek Fetva Konseyi’nin, halk meclisinin yedinci ve sekizinci dönem halk meclisi üyesi, Halep’teki Er-Ravda Üniversitesi’nin bir vaizi oldu. Kendisi sufistik fantezileri ile bilinmektedir. Baş müftünün cehaletinin boyutunu anlamak için Arap Edebiyatı’ndan diploması, Ezher Üniversitesi’nden Şafi fıkhından da doktorası olduğunu bilmemiz yeter. Arapça dili üzerine temel eğitim almıştı. Sonra gerekli bilimsel diplomayı elde edebilmek için üzerine doktora tezi -her ne kadar bu doktora tezini çaldığı ve tezinin felaket ilmi ve şer’i hatalarla dolu olduğuna dair söylentiler dolaşıp dursa da- hazırlamaya karar verdi.
Şeyh Hassun’un tepki çeken bazı tavırları
Şeyh Hassun’un aldığı konumlar gülünç bir hal aldı. Öyle ki çok kere insanların önünde söylediği sözlerden ötürü yakınlarına sığınmaya kalktı ya da söylediklerinden kendini temize çıkarmak ve açıklama yapmak zorunda kaldı. Aynen Avrupa ve Amerika’yı Suriye herhangi bir saldırı veya bombardımana maruz kaldığı takdirde bizzat ülkelerinde mevcut şahıslar tarafından gerçekleştirilecek saldırılarla karşı karşıya kalacakları yönünde tehditler savurduğunda olduğu gibi.
Hassun Youtube üzerinden yayınlanan video görüntüsünde şöyle demişti: ‘Suriye yönünde ilk füzenin fırlatılmasıyla Suriye ve Lübnan’ın tüm evlatları Avrupa ve Filistin topraklarında istişhadi eylemci olmak için yola çıkacak.’
Hassun sözünü şöyle açıkladı: ‘Tüm Avrupa ve Amerika’ya söylüyorum. Suriye’yi ya da Lübnan’ı bombaladığınız takdirde ülkelerinizde bulunan istişhadi eylemcileri hazırlayacağız. Bugünden itibaren göze göz dişe diş ve önce başlayan daha zalimdir. Siz bize zulmettiniz.’
Hassun sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Arap olan, insan olan herkese şöyle diyeceğiz: Zannetmeyin ki Fransa’da, İngiltere’de, Amerika’da istişhadi operasyonları gerçekleştirecek olanlar Arap ya da Müslüman olacak. Aksine hepsi yeni birer Muhammed Durra olacak. Hepsi de yeni dürüstler olacak.’
Peygambere hakaret
Suriye müftüsü eleştiri alan söylemlerinden birinde ise şu sözleri sarfetmişti: ‘Peygamberimiz Muhammed benden Hıristiyanlığı veya Yahudiliği inkar etmemi isteseydi ben Muhammed’i inkar ederdim. Muhammed bana insanları öldürmemi emretseydi ona sen peygamber değilsin, derdim.’ Suriye müftüsü 2007 yılında Alman Parlamentosu’ndaki bir konferansta da ‘Laiklik din karşıtı değildir. Ben laik bir Müslüman’ım’ demişti.
Rejime bu derece bağlılıklarına karşın Suriye’de iktidarın adamları -sırf yönetimde kalabilme uğruna- rejimin ihanetinin kurbanı olmaktan kendilerini kurtaramıyor. Ülkenin eski baş müftüsü Şeyh Ahmed Kuftaro’nun vefat etmesinin hemen ardından kuruluşuna ve kuruluşunu yöneten oğluna karşı rejim mali yolsuzluk bahanesi altında amansız bir kampanya başlattı. Sonra da hayatı boyunca yönetimi destekleyen ve görevi sona eren Şeyh Kuftaro’ya hiçbir şekilde vefa göstermeden kanunlara ve eğitim sistemlerine aykırı bir şekilde kuruluşu kapattı.
Suriye rejiminin kendine en yakın kişilere yaptıkları bu kadarla da kalmadı. Sadece dış komploların varlığını ispat etmek için müftünün oğlu Sariye Hassun’u da kurban etti. Zira ofisinin müdürü (son dönemde rejimden ayrılan ve Müftü El-Atid’in başkanlığını yaptığı fetva kurumundaki büyük mali yolsuzlukları ortaya koyan) Abdulcelil Es Said de buna tanıklık etti.
Hassun’un dini sıfatının düşürülmesi talebi
Öte yandan Şeyh Abdulcelil Es Said, alimlerden bir heyetin yakında ellerinde bin alimin imzaladığı ve Suriye müftüsü Ahmet Bedrettin Hassun’dan dini sıfatın düşürülmesini ve Ezher’in uluslar arası düzeyde düzenlediği İslami faaliyete katılmasının engellenmesini, Ezher’den kendine verilen diplomanın geri çekilmesini talep eden bir dilekçe ile Ezher İmamı Ahmet Tayyib ile görüşmek üzere Kahire’ye gideceğini açıkladı. Bu dilekçenin sunulmasından gaye ise adaletsizliğine son verilmesini sağlamak ve Suriye’de devam etmekte olan baskıya katılımdan kaçınmak.
Suriye baş müftüsünün basın ofisi müdürü olan ve yakın geçmişte görevinden ayrıldığını ilan eden Es Said sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Ezher’den şer’i diploma almış bir din adamı olan Hassun’un işlediği suçları incelemesi, dini sıfatının düşürülmesinin talep edilmesi ve kendilerine öfkelenilen tüm alimlerin tattığını tatması için Şeyh Tayyib’le görüşebilmek hedefiyle Mısır’daki Ezher şeyhliğiyle temaslarda bulunuldu.’
Es Said, devrimin başladığından bu yana 223 alimin tutuklandığına, bunlardan sadece 115’inin serbest bırakıldığına, Hassun’un da fetva sekreteri olan yardımcısıyla beraber içlerinden bazılarının sorgusunu bizzat ve doğrudan denetlediğine işaret etti.
Es Said, Suriye baş müftüsünün ilk olarak 80’li yıllarda İslami cemaatler hakkında bilgi toplayan bir muhbir olduğunu, sonra rolünün geliştiğini ve Suriye halk meclisinin bir üyesi haline geldiğini belirtti. Es Said şöyle dedi: ‘O dönemde din adamlarının halk meclisine girmelerine izin verilmediği bilinen bir şey olmasına karşın müftü, siyasi sadakat ve belirli güvenlik bağlantıları sebebiyle iki dönem halk meclisinde üye kaldı. O dönem başkan Hafız Esad ile ilişkileri sağlam ve güçlü idi. Ancak Halep’in tanınmış alimlerinden Dr.Muhammed Suhayb Eş Şami’nin güç ve nüfuzu nedeniyle Hafız Esad’la ilişkisinde büyük dalgalanmalar yaşanıyordu. Zira bu iki adam arasında büyük bir rekabet vardı.
Hafız Esad’ın ölümünden sonra Hassun Halep Şehri’nin müftüsü oldu. Es Said’in sözüne göre Hassun’u Halep müftüsü olarak Suriye başkanının siyasi müsteşarı ve ulusal liderlik üyesi Haysem Es Satahi’nin seçmiş olması bir çelişki oluşturuyor.
Es Said, Hassun’un safları dağıtma, fitne yayma, bazı şeyhlere karşı nefret duyulmasına yol açma, her hareketlerinde rejimi desteklemelerini sağlamak için ekmekleriyle oynamada hala önemli rol oynadığını vurguladı.
İstihbaratın adamı idi
Es-Said, Hassun’un Suriye istihbaratı ile ilişkisi konusunda da şöyle dedi: ‘80’lerin başından beri Müftü Hassun’un dini şahsiyetleri rejime teslim ettiği bilinmektedir. Birkaç sene önce Türkiye’de vefat eden Suriyeli Şeyh Abdulkadir İsa ve evlatları hakkında açılan güvenlik kovuşturmasının baş sebebi o idi.
Aynı şekilde Şeyh Abdulfettah Ebu Gudde hakkında da muhbirlik yapıyordu. Suriye’de İslami-siyasi hareket çalışmalarında bulunan Şeyh Mustafa Ez Zarka ve Dawalibi alimleri gibi birçok alimin o dönemde Suriye’ye girmelerinin engellenmesinde önemli rol oynadı.
Daha sonran Hassun’un rejime hizmette rolü iyice gelişti ve şahsi olarak Şeyh Ma’şuk El-Hazlevi’nin öldürülmesi olayına karıştı. Şeyh Ma’şuk, müftünün Şam’daki ofisinin yakınında bulunan İslami araştırmalar ofisini ziyaret ediyordu. Müftü ile akşam buluşması vardı. Müftü ile buluşmadan önce suikastla öldürüldü.’
Es Said, Hassun’un güvenlik kurumuna katkılarına ilişkin de şunları söyledi: ‘Müftü Hassun’un rejime bu alanda sunduğu en önemli katkı, geçen Ramazan ayında 3 ilim talebesini ve cami imamlarını güvenlik birimlerine sunmasıdır. İçlerinden İdlib’deki El-Hayat Camisi’nin imamı Muhammed Habuş hala tutuklu bulunuyor. En önemlisi de dini kurumdaki tutuklamalara önderlik etmesi. Şeyh Kasım El-Hatip’in sorgu için çağırtılması da kendisi tarafından gerçekleştirilmiştir. Şeyh Kasım’ın daha sonra bacakları kesildi. Şimdi ise Ez Zaviye’deki evinde göz hapsinde bulunuyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara