Soykırım siyasi sataşma aracına dönüştü
Gelecek hafta oylanacak olan Osmanlıların 1915'te Ermenilere karşı zulmünün inkârına dair yasa teklifi, ifade özgürlüğüne bir saldırıdır.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-01-20 10:46:12
Buradaki soru, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında Ermenilerin katledilmesinin korkunç olup olmadığı ya da Türkiye ve Avrupa hafızasında soykırım olarak tanınmasının gerekip gerekmediği değil. Zira korkunçtur ve tanınması gerekir. Fakat asıl soru şu: Bu korkunç olayların -uluslararası hukukta kullanılan bir terim olan- soykırım olup olmadığı konusunda münakaşa etmek, Fransa’nın ve diğer ülkelerin yasalarına göre suç olmalı mı? (Tanınmış Osmanlı uzmanı Bernard Lewis, Ermenilerin çektiği acıları küçümsemeden, tam da bu noktada itirazını dile getirmişti daha önce.) Ve Fransız parlamentosunun kendisini diğer ülkelerin geçmişiyle ilgili hükümler dağıtan bir dünya tarihi mahkemesine dönüştürmek için yetkisi ve donanımı var mı? Cevap: Hayır ve hayır.
Oy derdine düşenler
Üstüne üstlük yasa teklifi, sadece Ermeni soykırımına ‘itirazı’ değil, soykırımın ‘ölçüsüzce minimize edilmesini’ de suç sayıyor. Françoise Chandernagor’un ‘Liberté pour l’histoire’ (Tarihe Özgürlük) kampanyasının da işaret ettiği gibi, bu tür hafıza yasalarının standartları açısından bile muğlak bir kavram sunuluyor. Ermeni ölümlerini Ermeniler 1.5 milyon, Türkler ise 500 bin olarak hesaplarsa, neyi minimize etmek olarak sayacağız? 547 bini mi? Peki Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, Fransa’ya yapacağı ilk resmi ziyarette ‘minimize etmek’ suçundan tutuklanmalı mı? (Teklif, 45 bin euro para ve 1 yıl hapis cezası öngörüyor.)
Genelde insan doğası, özelde Fransız siyasetine yönelik mülayim bir bakış açısından, bunun asil bir niyete kaba bir yaklaşım olduğunu söyleyebilirsiniz. Fakat bu naiflik olur. Fransız parlamentosunda bu tür tekliflerin boy göstermesiyle, yarım milyon Ermeni asıllı seçmenin önemli rol oynadığı ulusal seçimlerin yaklaşması arasında kayda değer bir karşılıklı ilişki var. Ermenilerin başına gelenlerin Fransız yasalarında resmen soykırım olarak tanınması Aralık 2001’e, başkanlık ve parlamento seçimlerinin hemen öncesine denk geldi. Şimdiki tasarının bir benzeri de 2006’da meclisten geçerken (ama senatoda reddedilirken) 2007 seçimlerine hazırlanılıyordu. Ve bu yıl ne var? Evet, seçimler.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin partisi UMP’den bir vekilin sunduğu tasarı, partinin tüm önde gelen siyasilerinin desteğini almış değil. Dışişleri Bakanı Alain Juppé buna muhalefet etti. Ancak Fransa’nın Türkiye ile ilişkilerinin olumsuz etkileneceğinden endişe etmesi yüzünden... Türk hükümeti tahmin edileceği üzere hiddetli tepki verdi. Protesto olarak büyükelçisini geri çağırdı ve Başbakan Erdoğan, “1945’ten başlayarak Fransızlar, Cezayir nüfusunun yaklaşık yüzde 15’ini katletti. Soykırım buna denir” diye konuştu. Böylece vakur anma törenlerinin ve eldeki kanıtlara ters düşse de en tutarsız kuramların bile sakince sınandığı özgür bir tarih tartışmasının konusu olması gereken bir trajedi, siyasi manipülasyon aracına ve siyasetçilerin birbirine sataşma malzemesine indirgendi. Dünün cesetlerinin sayısı, bugünün oy sayısı için istismar edildi. Sen beni soykırımla suçla, ben de seni soykırımla suçlayayım...
Sembolikleşen eylemler
Bu arada Ermenilere yapılanların soykırım olduğunu cesurca söyleyen Nobel ödüllü Orhan Pamuk gibi Türk entelektüelleri de bizzat Türkiye’de kovuşturmaya uğradı. Fransa’da devletin hakikat buyurduğu, Türkiye’de devletin yalan buyurduğudur.
Lakin bunlar, etkili olmaktan ziyade giderek sembolikleşen eylemler. Fransa gibi bir ülkede ve biraz daha zor olsa da Türkiye’de, internet her halükarda insanların yasaklı görüşlere ulaşmasını sağlıyor. Hepsi de bizden sadece birkaç tık uzaktalar.
Dolayısıyla bu, daha büyük bir meydan okumayla ilgili en yeni vaka. ABD’de sunulan ve bu haliyle bilginin internette serbest paylaşımı üzerinde feci etkileri olacak İnternet Korsanlığını Durdurma Yasası’nı protesto için Wikipedia çarşamba günü 24 saatlik karartmaya gitti. Gelecek hafta Fransız Senatosu’nun ABD Kongresi’ne entelektüel özgürlüğün savunulması konusunda örnek oluşturmasını temenni edelim.
Guardian- Timothy Garton Ash
Kaynak: Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara