Dolar

34,9458

Euro

36,6810

Altın

2.989,66

Bist

10.118,93

Yükselen bölgesel gücün düşüşü

Genelde İran, gerilemiş uluslararası rollerin mirasçılığına ve sönen Amerikan gücünün boşluğunu doldurmaya aday temel 'bölgesel aktöre' dönüşmenin bütün dinamiklerine sahip yükselen bölgesel güç olarak tanımlanır.

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-01-13 11:18:21

Yükselen bölgesel gücün düşüşü
Peki, İran gerçekten yükselen bir güç mü? Ülkelerin değerlendirildiği ve güçlerinin tartıldığı güç unsurlarından birine dayanarak bu soruya cevap vermek mümkün değil. Zira bu teleskopla bakıldığında İran yükselen bölgesel bir güç olarak görülebilir. Çünkü büyük askerî cephaneliğe ve savaş sanayisi üssüne sahiptir. Klasik ve klasik olmayan (nükleer) güç inşa etmektedir. Karada, denizlerin derinliklerinde, gökyüzü ve uzayda askerî ve teknolojik güç araçları aramaktadır.

Ancak buna karşın İran, sorunlar ve problemlerle mücadele ediyor. Ulusal para birimi geçen birkaç yıl zarfında yüzde 40'tan fazla değer kaybetti. Temel gıda maddelerinin fiyatları yaptırımların etkisi altında neredeyse ikiye katlandı. Fakirlik, işsizlik, sağlık sistemi, hizmetler ve sivil altyapı alanlarında kronik ve ciddi sorunları var. Kanımca İran'ın maruz kaldığı abluka ve sert yaptırımlar bütün bu krizleri daha da arttıracaktır, nihayetinde nükleer programına ve askerî gücüne doğrudan etkisi olacaktır. Öte yandan, İran siyasi sistemi bir 'velayeti fakih' sistemidir. Bu sistem ne geçmişte, ne şimdi ne de gelecekte başka ülkeler, halklar ve toplumlar için cazip siyasi bir rejimdir. Hatta İran'a en yakın dostları, müttefikleri ve yandaşları dahi kendilerini ve taleplerini savunulması ve formüle edilip pazarlanması zor 'velayeti fakih modelinden' ayırmakta kararlı oldular. Rejim krizi son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşandı ve rejimin bedeninde derin bir yara bıraktı. Bugüne kadar yara iyileşmedi ve Arap demokrasi dalgasının gelişiyle, İran siyasi sisteminin krizi arttı.

Bütün bunlara, içerideki İran'ın halklar, milletler, azınlıklar, dinler ve mezhepler mozaiğinden oluştuğu gerçeği eklenebilir. Şu ana kadar içeride 'ulusal bir sorunla' mücadele etmese de milletlerin bir soruna dönüşmesi özellikle de bütün bölgedeki milliyetçi, mezhepçi ve dini bölünmelerin artması gölgesinde uzak ihtimal değil. Ayrıca bütün bölgede alt ve ikinci sıradaki kimliklerin benzeri görülmemiş bir gelişimi söz konusu. İran tarzı bir İslam'ın, İranlıları birleştirecek etken olmaktan çok bölünmesi ve parçalanmasının etkeni olabileceğini düşünüyorum. İran içinden dışına geçtiğimizde aktif sahasının Şii azınlık ülkeleri veya Şii çoğunluklarla sınırlı kaldığını görürüz. Özellikle direnişçi Sünni İslam'ın desteğini aldı İran, ancak o günler, bölgeye uzanan mezhep fayı gölgesinde bugünün siyasi kavramlarından oldukça uzak görülüyor. İran 'büyük Ortadoğu' boyunca Şiiliğin 'merkezî devleti' olması sebebiyle Arap ve İslam dünyasında 'Şii azınlık devleti' olarak kalacak. Bu durum haddizatında 'yükselen bölgesel güç' düşüncesine sınırlar ve kısıtlamalar getirecek.

Bölgede İran'ın en önemli müttefiki Suriye rejiminin düşmesi yönündeki tehditlerin artması, bu düşüşün Lübnan'daki Hizbullah'ın nüfuzu ve etkisini zayıflatması, Hamas'ın bu ittifaktan çıkma girişimlerine dair haberlerin gelmesi ve ülkeler tarihinde benzeri görülmemiş abluka ve yaptırımların arttırılması gölgesinde İran, dağılan Sovyetler Birliği'nin hayat hikâyesini yeniden yazıyor. İran uluslararası değil, bölgesel anlamda vurucu bir güç olarak kırılgan bir ekonominin başında duruyor. Totaliter siyasi sistem mezhepçi yönetimiyle bünyesinde çöküşün tohumlarını taşıyor. Devlet dört bir yandan kuşatılmış durumda. İran, geçmiş yıllarda artan bir rol oynasa da, bütün göstergelerin işaret ettiği üzere zayıflama ve gerileme yolunda. Özellikle de İran'a ve müttefiklerine düşman cephe dünyanın beş kıtasına yayılmışken. Ürdün gazetesi Ed Düstur, 9 Ocak 2012

Kaynak: Zaman

Haber Ara