'AK Parti vesayet sisteminin çarklarını tıkadı'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Reha Denemeç, ''AK Parti'nin güçlü bir şekilde halk iradesini yansıtması vesayet sisteminin çarklarını tıkadı'' dedi.
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-01-11 22:05:07
Denemeç, Server Vakfı tarafından düzenlenen Çarşamba Sohbetleri toplantısında ''Cumhuriyetin Başlangıcından Bugüne Türkiye'ye Ekonomik, Siyasal ve Sosyal Bakış'' konulu konferans verdi.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923 yılında yoktan var olmadığını, Osmanlı'nın devamı olduğunu, cumhuriyeti Osmanlı paşalarının kurduğunu dile getiren Denemeç, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılma nedenlerini göz önüne alan bu paşaların, cumhuriyeti kurarken korumacı bir yaklaşım gösterdiğini ifade etti.
Denemeç, ''Fransız ihtilalinden sonraki milliyetçilik akımları Osmanlıyı da çok etkiledi. Paşalar, ihtilal farklı milletlerden insanların ayaklanmalarına neden olduğu için imparatorluk yıkıldı diye düşündüler. O yüzden cumhuriyet kurulduğunda merkezi bir sistem var. Farklı milletlerden insanların olması yıkılma nedeni olarak görüldüğü için Türklük kavramı ortaya çıktı. Bu iki kavram cumhuriyetin ana prensipleri oldu'' diye konuştu.
2. Dünya Savaşı'nın ardından dünyadaki konjonktürün değiştiğini belirten Denemeç, savaşı kazanan devletlerin de baskısıyla Türkiye'nin demokrasiye doğru adımlar attığını kaydetti.
Türkçe ezanın tekrar Arapça okunmasının ''Demokrat Parti cumhuriyetin kazanımlarından dönüyor'' şeklinde işlendiğini anlatan Denemeç, bunun kırılma noktası olduğunu ve devamında 27 Mayıs 1960 darbesinin gerçekleştiğini belirtti.
Denemeç, şöyle konuştu:
''27 Mayıs darbesi önemli bir nokta. Rejimin 23'ten 50'ye kadar geçen sürede alınmamış güvenlik tedbirleri 60 darbesinden sonra 61 Anayasası ile alınmaya başlanıyor. Birçok demokratik ülkede olan kurumlar 61 Anayasası ile Türkiye'ye geliyor. Ancak bu kurumlar sistemi koruyacak şekilde yapılandırılıyor. Özellikle yargıda, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay gibi kurumlarda. Bu HSYK ile de desteklenen bir yapı. Bu kurumlar gerçekten olması gereken kurumlar ama Yassıada kararlarını veren hakim ve savcılar Anayasa Mahkemesi ve Yargıtayın üyeleri ve başkanları oluyorlar.''
-''Vesayet sisteminin son halkası da kırıldı''
Reha Denemeç, 12 Eylül darbesinin yeni bir kırılma noktası olduğunu ve bu darbenin vesayet sistemini daha da güçlü hale getirdiğini belirtti.
Denemeç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Siyaset bilimcilerin söylediği bir doğru var; 1950 seçimlerinin rövanşını 1960 darbesi ile aldılar. 1965 ve 69 seçimlerinin rövanşı 12 Mart 71 muhtırasıyla alındı. 1973 ve 77'deki Ecevit'in yüksek oy aldığı seçimlerin rövanşı 80 ihtilalidir. Çünkü ağırlıklı olarak sola karşı, Ecevit'in sivil söylemine karşı yapılmış bir darbe olarak algılanıyor. 97 yılındaki 28 Şubat postmodern darbesi 1995 yılında Refah Partisi'nin en yüksek oyu aldığı ve Erbakan'ın başbakan olduğu sürecin rövanşı olarak yorumlanıyor. 2000'li yıllarda bir rövanş daha alınmaya çalışıldı fakat başarılı olamadı. Bunun en önemli nedeni şu; vesayet rejimi zayıf hükümetleri seven bir sistem. Çok ince dengeler üzerinde duran hükümetleri arkadan yönetmek, onlara bazı şeyleri empoze etmek çok daha kolay oluyor. Vesayet sistemi güçlü iktidarları sevmiyor. AK Partinin güçlü bir şekilde halk iradesini yansıtması vesayet sisteminin çarklarını tıkadı ve 3 Kasım 2002 ve 22 Temmuz 2007 seçimlerinin rövanşı alınamadı.''
AK Parti'nin ilk yıllarında 5 yıl iktidarda kalmasının öngörülmediğini dile getiren Denemeç, ''Şundan korkuyorlar. Anamuhalefet partisinde kapalı kapılar arkasında birtakım şeyler konuşuluyor. Zülfü Livaneli bunu sonradan açıkladı. 'Eğer Tayyip Erdoğan AK Parti'nin olası başarısızlığına ortak olmazsa, Erdoğan sistemin içinde olmadığı için AK Parti başarılı olamadı, o olsaydı başarılı olurdu' denilecek. Onun için de Erdoğan'ın bir şekilde başarısızlığa ortak edilmesi gerekir yaklaşımıyla 2003'deki Anayasa değişiklikleri yapıldı. Muhalefetin yaklaşımı bu'' diye konuştu.
1997'de Başbakan Erdoğan'ın sisteme ne kadar büyük bir problem getireceğinin görüldüğünü ve buna göre önlemler alındığını belirten Denemeç, şöyle devam etti:
''Beklentilerin aksine başarılı bir dış politika ve ekonomi ortaya konuluyor. Ancak bu olurken birden Türkiye'de ortalık karışmaya başladı. Sonradan görüyoruz ki birtakım güçler AK Parti'yi cumhurbaşkanı seçtirmeme yönünde yaklaşım içine girmişler ve bu tür olayları çıkarmışlar.
27 Nisan'da elektronik muhtıra konuluyor ve bu aslında cumhurbaşkanı seçiminde 363 milletvekilinin Abdullah Gül'e oy vermesine karşı refleks olarak konuluyor. Fakat beklenmedik şekilde 28 Nisan'da hükümet sözcüsü Cemil Çiçek bu muhtırayı eleştiriyor. Bunu beklemiyorlardı. Bunun üzerine ikinci adım atılarak 367 modeli gündeme getirildi. Bu muhalefete cumhurbaşkanını seçtirmeme gücü kazandırdı. Yani yüksek yargı, Anayasa Mahkemesi kanalıyla muhalefete güç transferi yaptı. Muhalefetin müzakere gücü arttırıldı. Sen içeriye girmezsen cumhurbaşkanı seçtirtmezsin ona göre rahatlıkla sistemin kabul edebileceği bir cumhurbaşkanı konusunda iktidar partisiyle müzakere edebilirsin. Ama öyle olmadı. Anayasa değişikliği ile bunun önüne geçildi. Cumhurbaşkanının görev süresi bugünün gündem konusu. Aslında cumhurbaşkanı 5 yıllığına seçilmişti. Ancak Ahmet Necdet Sezer 2. defa önüne gelen anayasa değişikliğini imzalamış olsaydı Ağustos 2007'de cumhurbaşkanını halk seçecekti. Bugün biz 5 mi, 7 mi tartışmasını yapmayacaktık.''
Denemeç, 2010'daki anayasa değişikliği ile Türkiye'deki vesayet sisteminin son halkasının da kırıldığını belirtti.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara