Halklarının isteklerini yerine getirmeyen ve kalkınmasına yardımcı olmayan rejimler elbette ki değişmeli. Fakat şimdi dışarıdan yapılan müdahalelere karşı uyanık olmalıyız. Herkesin farklı bir çıkarı bulunuyor. Batı ülkeleri Arap dünyasının refahı, huzuru ve demokrasiye geçişi ilgilendirmiyor. Onların gözü bu ülkelerin petrolünde... Elbetteki halkların istemediği rejimler gitmeli. Ancak başka ajandaları olanlara karşı dikkatli olmalıyız. NATO ve diğerleri gibi--
Demokrasiye geçiş kolay olmayacak
Arap baharı sonrası gündeme gelen Malezya ve Türkiye modelleri konusuna değinen Mahathir, ''Arap dünyasında birçok yetkiliyle buluştum. Onlara sürecin çok kolay olmayacağını söyledim. Çünkü yıllarca hatta asırlarca bu insanlar, otoriter rejimler altında yaşadı. Fakat şimdi demokratik rejime geçmek çok kolay değil. Bizler de bunun kolay olmadığını kabul etmeliyiz. Demokrasiyi benimsediğinizde kaybetmeyi de kazanmayı da bilmelisiniz. Kaybedince şiddete asla başvurmamalısınız'' diye konuştu.
Demokrasinin temelde İslami olduğunu belirten Mahathir Muhammed sözlerini şöyle sürdürdü;
Peygamber -S.A.V. vefat ettiğinden yerine oğlunu veya yeğenlerini seçmedi. Toplum yani ümmet halifesini seçti. Bu örnek bize halkların liderlerini seçeceğini gösterdi. Demokrasi ilk İslami siyasi pratikle çok bağdaşmaktadır. Biz hile yapmadan, daima kazanma kompleksine girmeden demokrat olabiliriz.-
Türkiye modeli yakından incelenmeli
Arap ülkelerinin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sonrası Türkiye-de yaşanan gelişmeleri yakından incelemesi gerektiğini öneren Mahathir Muhammed, Erdoğan Türkiye'yi kısa sürede çok önemli bir noktaya taşıdı. Türkiye şimdi dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında. Malezya da aynı yolu izledi. Bu, İslam ile uyumludur. Bazı insanlar İslam'ın ülke gelişimiyle ve kalkınmasıyla ilgilenmediğini düşünür.
Hâlbuki eski İslam medeniyetlerine baktığımızda Müslümanların Avrupalılardan daha çok kalkınmaya önem verdiğini görürüz. Batılılar 15. yüzyılda Arapça öğrenerek ve Kurtuba, Sicilya ve Bağdat'taki Müslümanların bilimlerini inceleyerek karanlık dönemden kurtuldular. Batıda Rönesans dönemi böyle başladı. Şunu artık batılılar da kabul ediyor ki, Rönesansın temeli İslam medeniyetinin esaslarına dayanmaktadır- diye konuştu.
Müslümanların daha sonraları bilimleri bir yana bırakarak sadece İslami ilimleri taklide başladıklarını belirten Muhammed şunları ifade etti:
''Bugün kendi teknoloji ve silahınıza sahip değilseniz başkalarına muhtaç hale gelirsiniz. Müslümanlar bilimde çok iyi iken, 15. yüzyıldan sonra gerileme yaşadılar ve bu alanı tamamen boşladılar. İslam Müslümanlara savunmayı da öğretir. Sadece ferdi değil aynı zamanda ülkeyi de korumayı öğütler. Ümmeti korumanın yolu da buradan geçer.''
Ahirete çalışırkan dünyayı boşlamamak...
22 yıl yönettiği Malezya-da bugün geriye baktığında "şunu yapsaydım ya da yapmasaydım diye neleri düşündüğü" sorusuna Mahathir şu cevabı verdi;
Fiziki olarak düşünüp baktığımda yani ülkenin kalkınmasında birçok şey yaptığımı düşünüyorum. Asıl sorun insanların zihninde büyük değişim yapılmasıydı. Çünkü zihni değişim ile insanlar çok pozitif olabilir ve hayatlarında başarıyı elde edebilirler.
İslam dininin bir yaşam yolu olduğunu belirten Mahathir Muhamed, Müslümanlar ahiret ve dünya arasında bir denge oluşturmadı. Genelde ahireti önemsediler.
Halbuki İslam bize -Allahım! Bize dünyada da bir hayır, ahirette de bir hayır ver- düsturunu öğretmişti. Biz bu dünyada başarılı olmayı ihmal ettik. Ve dikkat edin duada ilk olarak dünya geçiyor. Şimdi hep baskıya uğruyoruz. Başkaları tarafından işgal ediliyoruz. Düşünce biçimimiz etki altına alınıyor. Lakin İslam bize ahirete çalışırken dünyayı boşlamamamız gerektiğini söylüyor. İnsanlarımızın çoğunun hayatı ahiret sonrasına odaklanmış durumda. Bundan dolayı çok zayıfız, kendimizi müdafaa edemiyoruz, fakiriz, hükümetleri yönetemiyoruz ve her yönüyle gerikalmışlık bizi esir almış durumda. Çünkü biz bu hayata odaklanmıyoruz- diye konuştu.
İslam-ın özüne yeniden dönüş yapmalıyız
Moderate Müslüman / Mutedil (ılımlı) Müslüman- kavramını ilk kullanan devlet liderlerinden olan Mahathir Muhammed, şöyle devam etti:
Ben bu kavramla İslam-ın asıl kaynaklarına ve temellerine inmeyi kastediyorum. İslamın özü, Kur-an-ı Kerim ve sahih hadislerdedir. Çünkü doğru eğitim budur. Geçen yüzyıllarda İslam-ın kaynaklarını birçok kişi yorumladı. İslam düşüncesi birçok aşama geçirdi. Birçok ekol ortaya çıktı. Ekol sahiplerinden bazıları birbirini kabul etmediği gibi aynı mezhep içindeki insanlar arasında da farklı görüşler zuhur etti. Bugün yüzlerce küçük dini grup var. Birbirleriyle anlaşamıyorlar. Bunlar Kur-an-a göre gruplaşmadılar. İslam-ı yorumlayanların yani âlimlerin görüşleri çerçevesinden bölündüler. Fakat Kur-an döndüğümüzde sadece bir İslam görüyoruz. Onun için Kur-an-a ve sahih hadislere yeniden dönmeliyiz.
Eğitime öner verilmeli
İslam dünyasında nüfusun büyük çoğunluğunu çocukların ve gençlerin oluşturduğunu belirten Muhammed, Müslüman çocukların bugün çok sorunlarla yüz yüze olduğunu söyledi. Ailelerin çocuklarıyla fazla vakit geçirmediklerini belirten Mahathir Muhammed, -Çocuklarımız her şeyi okullardan alıyor. Okullarında iyi eğitim alanlar teknoloji çağında interneti iyi ve verimli kullanabiliyor. Ancak iyi eğitim alamayanlar interneti gelişi güzel kullanıyor. Onun için iyi eğitim alan gençlerimiz, internette İslam-ı çok iyi temsil etmeli. Dinlemesini ve tartışmasını bilmeli. İslam-ın terör dini değil, barış dini olduğunu herkese öğretmeliyiz. Bugün Hıristiyanlar ve Yahudiler içinde kötüler olduğu gibi Müslümanlar içinde de kötü insanlar var. Ancak bu onların hepsinin terörist olduğunu göstermez- diye konuştu.
Modern Malezya'nın mimarı
Asya-nın devlerinden, modern Malezya-nın da üstadı ve mimarı olan eski Başbakan Mahathir Muhammed, 2003 yılında kendi isteğiyle başbakanlıktan ayrıldıktan sonra vaktini kitap okumak ve seminerler vermekle geçirdiğini söyledi.
1926 yılında doğan Mahathir Muhammed, 1981'den 2003'e kadar Malezya başbakanlığı yaptı. 85 yaşında olmasına rağmen hala dinç görünen Mahathir Muhammed, dünyanın seçimle göreve gelen ve en uzun süre bu görevde kalan liderlerinden biri olarak tanınıyor.
AA
