Montajlanmış cinayetler kimin kontrolünde?
Wulff, Neonazi cinayetleri için Türk ve Yahudilerden aynı anda özür diledi. Berlin için cinayetler ve soykırım aynıydı. Almanya’daki Türkler “Solingen’den sonra Berlin ailelere sahip çıksaydı, olaylar bu boyuta gelmezdi” fikrinde birleşiyor.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-12-09 07:51:29
Pembe Panter’den NSU’ya selam
Dramdan kısa süre önce yakılan eve bir tehdit telefonu geldiğini anlatmıştı görgü tanıkları, biz de haberleştirmiştik. Evin bulunduğu bölgeye yazılan ırkçı sloganı polisin kapattığı görülmüştü. Haberleştirmiştik. Türkiye’den inceleme heyeti gelecekti. Geldi, inceledi ve gitti, raporda olayın ırkçı saldırı olmadığı yazıldı. Yazdığımız haberleri bir daha sorgulamadık. Kapandı gitti. Ta ki, birileri seri cinayetlerin ‘bir kısmını’ montajlayıp, ortalama zekalarla alay edercesine, delilleri bir araya getirip ‘olayı açığa çıkarana dek’.
Neonazilerin videosunda, ırkçı Milliyetçi Demokrat Parti (NPD) başkanı Dirk Panter’i çağrıştıran Pembe Panter, Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) tabelasına selam çakıp harekete geçiyordu. Video, Neonazileri ihbar için hazırlanmış gibiydi. Oysa katiller hazırlamıştı. Ama bu senaryoyu anlatanların, olayın gerçeklerini bilmemesi imkansızdı.
ANTİ-FAŞİST ARŞİVLER
AVRUPA’DA iki anti-faşist arşiv olduğunu anlattı olayı yakından izleyen bir isim. Biri Viyana, diğeri Berlin’de. Bu arşivden yola çıkılıp 1992’den itibaren Almanya’da ırkçı saldırılarda ölenlerin sayısı 160 olarak belirtildi.Sonra tarih 2 yıl geri çekildi ve 1990’dan itibaren 182 kişinin öldürüldüğü duyuruldu. Almanya’yı az tanıyan benim kısa sürede ulaştığım bu bilgi basının günlerdir elindeydi ama susmuşlardı. Ama artık ülkede eylem günleri başlamış, her kent, her hafta sonu anti-faşist protestoların mekanı olmuştu.
OLAYIN sıcaklığında sekiz Türk kurbanın yakınlarına dair düzgün bir liste hiçbir Türk yetkilide yoktu. Burada resmi ve yarı resmi çevrelerin önceliği olayı aydınlatmaktan çok tepkiyi frenlemek olacaktı. Alman Dışişleri’nin iki numaralı ismi haber duyulunca Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet’i arayıp davet etti. İki diplomat konuşurken, randevu alınmadığı halde Bakan Guido Westerwelle, onlara katıldı. Spontane şekilde, Alman Türk toplumu Başkanı Kenan Kolat’a giderler ve Westerwelle şoke olduğunu ifade eder. Aynı üzüntü beyanı, Cumhurbaşkanı Wulff’tan da gelir. Wulff, Kolat ve Yahudi toplumu başkanından aynı anda özür diler. Esasında tüyler ürpertici bir ikilemedir. Almanya, Hitler’in soykırımıyla, Türk cinayetlerini aynı görmektedir. Wulff ve Westerwelle ‘özür’ için sıraya girerken, İçişleri Bakanı’ndan randevu isteyen Türk yetkililer, yanıt alamaz! Halkı özürle yatıştırma stratejisi izleyen Alman devlet mekanizması, araştırmada ise ortada görünmemeyi seçiyordu. “Gelin birlikte araştıralım” diyen yoktu. Başbakan Merkel de, aileleri kabulü çağrılarını ilk etapta olumsuz karşılamış ve ofisi “Başbakan ailelerin acılarını paylaşıyor” açıklamasıyla yetinmişti. “Solingen’den sonra Helmut Kohl ailelere sahip çıksa, olay bu boyuta gelmezdi” dedi bir gurbetçi, Merkel’in tavrını yorumlarken.
Neden ‘dönerci cinayetleri’ ifadesi?
Neonaziler tarafından öldürüldüğü açığa çıkan sekiz Türk’ün sadece ikisi dönercilik yapıyordu. Ancak olayın başından beri Alman basınında “dönerci cinayetleri” ifadesi kulanıldı. Bu da, Alman basınında yaygın olan sosyokültürel bir yargıyı yansıtıyor: “Türk insanı sadece belirli sektörlerde çalışabilir.” Bir başka detay da, cinayetlerin ardından olaylara mafya ve töre cinayeti gibi kılıflar örtülmesiydi. Köln’de Türk işyerlerinin yoğun olduğu caddede gerçekleşen patlamada hayatını kaybeden olmamıştı ama büyük maddi hasar meydana gelmişti. Bu patlamanın ardından Alman polisi, çivili bomba kulanılması sebebiyle PKK bağlantısını gündeme getirdi ancak arkasından Neonaziler çıktı.
Haber mi hedef haline getirdi
ALMANYA haritası üzerinde işlenen cinayetlerin mekanlarına baktığınız zaman belirli bir yer değil de, tüm ülkenin eylem mekanı olduğunu görüyordunuz. Elbette bu insanların tek ortak noktaları ve katillere göre suçları, saf Alman olmamalarıydı. Kurbanlardan Nürnberg’de öldürülen İsmail Yaşar’ın eşi Belgin Yaşar, cinayetten kısa bir süre önce eşiyle ilgili bir haber çıktığını anlatıyordu. Katillerin buradan eşini takibe aldıkları kanısındaydı.
Odak nokta istihbarat bağlantıları
“Yerel bir gazetede eşimin döner dükkanıyla ilgili haber çıkmıştı. Acaba onu mu gördüler?” Ancak akıllara takılan sorulardan biri de ‘Almanya’daki göçmenlerle ilgili veritabanına ulaşma imkanı olan çevrelerin’ bu olayla nasıl bir ilişki içinde olduklarıydı. İlk sızan bilgi Anayası Koruma Teşkilatı’nın olayla ilişkisi olurken, birkaç gün sonra Alman askeri istihbaratının bağlantısından söz edilmeye başlandı. Üç olayın Nürnberg’de gerçekleşmiş olması da, tarihi Nürnberg Mahkemeleri’nde Nazilerin yargılanmalarının öcünün alınması mıydı acaba?
Star
SON VİDEO HABER
Haber Ara