TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Nabi Avcı, ''Vicdani reddin, genel bir insan hakkı, düşünce, din ve vicdan hürriyetinin ayrılmaz bir parçası olduğu anlatılmalıdır'' dedi.
Avcı, Eskişehir Sivil Yerel Oluşum (ESYO) tarafından düzenlenen, ''Bedelli Askerlik ve Vicdani Ret'' başlıklı toplantıda yaptığı konuşmada, vicdani ret konusunun kamuoyunda tam olarak anlaşılamadığını, bazı insanların vicdani ret kavramını ''askerlikten kaçma'' meselesi olarak gördüğünü söyledi.
''Vicdani reddin, genel bir insan hakkı, düşünce, din ve vicdan hürriyetinin ayrılmaz bir parçası olduğu anlatılmalıdır'' diyen Avcı, bu konuda ciddi bir bilgilendirme zafiyeti bulunduğunu ve bu olgunun keyfe keder bir tercih meselesi gibi anlaşıldığını, hatta daha ileriye gidilerek askerlikten kaçmanın bir mazereti gibi görüldüğünü belirtti.
Bu kavramın diğer ülkelerin tarihi gelişimine bakıldığında, sadece bir bahane için üretilmiş argüman olmadığının, felsefi bir arka plana sahip, din ve vicdan birliğinin ayrılmaz bir parçası olduğunun görüldüğünü dile getiren Avcı, şöyle devam etti:
''Sezai Karakoç'un çok güzel bir sözü var; 'Yurdunu sevenlerin gözünü kimse bağlamaz'. Yani yurdunu sevmenin bir tane yolu yok. İnsanlar çok farklı biçimde yurtlarına hizmet edebilir. 'Ben yurdumu seviyorum ama böyle değil de şöyle hizmet etmek istiyorum' diyenlere de bunun önünün açık olması lazım. Ne olabilir? Kamu hizmeti olabilir. Aynı zamanda askerliği şerefli ve ulvi bir görev olarak kabul eden insanların samimiliği için de bu mesele önemli. Yani bir adam askere gidiyorsa, bu adam mecbur olduğu için değil, gerçekten vatanın sevmenin yolunun bu olduğunu, vatanına böyle hizmet etmenin kendisi için en onurlu yol olduğunu göstermek istiyordur.''
Avcı, toplumda ayrı ayrı değerlendirildiğinde, askerlik sorumluluğunu üstlenmek istemeyenler, devlet adı altında bir yapıya hizmet etmeye ilkesel olarak karşı çıkanlar, ''Benim devletle sorunum yok, silahla, askerlikle, insan öldürmeyle sorunum var'' veya ''Benim bununla da sorunum yok ama bugünkü zorunlu askerlik biçimiyle, bugünkü askerlik yükümlülüğünde karşılaşılan ya da karşılaşılabilecek muamelelerle sorunum var'' diyenler olabileceğini ifade etti.
Derece derece bunların her birinin karşısına bir bedel yazılması gerektiğine dikkati çeken Avcı, ''Şimdi bu bedeli burada doğru anlamamız gerekiyor. Evet sen beni reddedebilirsin ama bunu reddetmeyen insanların sağladığı bir güvenlikten yararlanıyorsun. Yani askerliği ilkesel olarak reddeden insanlar, öte yandan askerlik hizmetini yapan insanların sağladığı bir güvenlik ve özgürlük ortamından yararlanıyor. Dolayısıyla bunun bir bedeli olması lazım'' diye konuştu.
Avcı, ''Vicdani ret'' kavramının, bedelli askerlikle aynı süreçte gündeme geldiği için yanlış anlaşıldığına işaret ederek, oysa bunların birbirinden bağımsız iki ayrı kavram olduğunu vurguladı. Farklı zamanlarda konuşulsaydı belki bu iki kavramın birbirine karışmayacağını dile getiren Avcı, vicdani reddin çeşitli siyasetçiler tarafından farklı yorumlanabileceğini söyledi.
Vicdani ret konusunu, düşünce ve vicdan özgürlüğünün bir parçası olduğunu düşünüp yansıtmaya çalıştığına dikkati çeken Avcı, şunları kaydetti:
''Toplum çok homojen bir yapı değil; öyle de düşünen var, böyle de düşünen var. Biz işin daha başındayız. Vicdani ret bu koşullarda Türkiye'nin veya Meclisin başına kolay kolay gelmez. Çünkü bu yanlış anlamalar ve farklı değerlendirmeler açıklığa kavuşturulmadan buradan bir sonuç çıkmaz. Zaten siyasal sonuç dediğimiz, bir parti toplanacak, bir karar alacak ve Meclis'e gidip bunu geçirecek. Böyle olduğu zaman yanlış olur. Nasıl olması lazım? İşte böyle tabandan gelen talepler belli bir ifadeye kavuşur oraya yansırsa, bunun önünde kimse duramaz. Bunun zamanının gelmesi bu tür sivil oluşumların katılımlarıyla olabilecek bir şey.''
AA