Mısır'da gerçek devrime doğru
Tarık Ramazan, Mısır'daki gerçek devrimi yazdı...
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-12-03 08:18:58
Kritik günler. Askeri yönetimin istifasını isteyen Mısırlılar, Tahrir Meydanı’nda toplanıp sivil toplumun da meşru bir yeri ve rolü olacağı gerçek, şeffaf bir demokratik sürecin başlatılmasını istiyorlar. Ordu’nun gerçek niyetinin ve vizyonunun bu olmadığı ise artık belli. Başbakanın istifasını kabul eden Cunta, yerine Mübarek’in eski yardımcısını, 77 yaşındaki Kamil el Gazuri’yi önerdi. Onun böyle öne çıkarılabilmiş olması, ordunun kontrolü bırakmak istemediğini gösteriyor. Tantavi ve yandaşları gerçek bir demokratikleşmeye ne hazırlar ne de bunu istiyorlar. Perde arkasında müttefik arıyor, kendilerini koruyup devlet üzerindeki kontrollerini sürdürmelerini sağlayacak anlaşmalar yapmaya çalışıyorlar.
Tahrir’de gösteri yapan protestocuların desteğe ihtiyacı var. Mısır bir yol ayrımında; gerçekten özgür olacaklarsa buna, burada ve şimdi karar verilecek. Mübarek’i devirmek ilk adımdı; şimdi protestocular bir sistem olarak rejimle, onun temsil ettiği her şeyle ve hatta rejim müttefikleriyle karşı karşıyalar. Mısır’daki yapının kalbini oluşturan, yerel veya uluslararası, daha az görünür ve karmaşık güçlere karşı direniyorlar. Bunu yaparken sadece iç siyasete değil, Ortadoğu ile bağlantılı İsrail-Filistin çatışması, Batı ve Asya’nın çıkarları, diğer halk hareketleri gibi uluslararası konulara da değiniyorlar. Kolay olmayacak: ordunun belirgin tutukluk gösterdiği, aylar süren şiddetsiz direnişten sonra, şimdi polis ve ordunun baskı, tutuklama, işkence ve cinayetlerine şahit oluyoruz. Özür dileyebilirlerdi, ama bir şeyler değişti. Tahrir’deki protestocuların şiddetten kaçınmaları ve ilk gösterilerin felsefe ve ruhuna sadık kalmaları; silahla değil cüret, cesaret ve onurla mücadele etmeleri önemli.
Cuma günkü gösterilere “son şans” dendi. İyimser olmalı ve tüm bu karmaşa içinde, durumu derinlemesine analiz edebilmeliyiz. Ordu, perde gerisinde potansiyel demokratik gelecekle hiçbir ilgisi olmayan çirkin bir oyun yürütürken, bir geçiş süreci yaşandığı ve sabırlı olunması gerektiği iddia ediliyor. Kısmen haklılar. Geçiş zaman alır; uzlaşma ve çaba gerektirir. Mısır’da olan bu değil. Demokrasi çağrıları yapılıyor, sözler tekrar ediliyor (Cunta, Haziran’da görevi bırakacağını açıklıyor), seçim tarihi açıklanıyor; müzakereler sürerken, güç ve çıkarların paylaşımı konusunda da potansiyel anlaşmalar yapılıyor. Ordu büyük bir oyuncu; tüm önemli örgütlerle ve toplumdaki bütün eğilimlerle ve Müslüman Kardeşler ile temasta. İslamcı örgüt içinde gerilim yüksek. Genç kuşağa yakın bazı liderler reform çağrısında bulunarak göstericileri desteklemek isterken mevcut yönetimde ağırlıkta olan diğerleri, gelecekteki rollerini sağlama almak istiyorlar ve Silahlı Güçlerle pazarlık ederek mevcut durumu aşmaya hazırlar. Gösterilerden uzak durup sivil toplumla ordu arasında belirsiz bir tutum takındılar. Fakat Amerika’nın da müzakerelere dahil olduğu unutulmamalı. Mısır Ordusu önemli bir müttefik ve ABD, yönetimin sivillere devredilmesini istiyor görünse de net bir tutum takınmıyor. Ordu ve Müslüman Kardeşler’in bir anlaşmaya varması, Amerikan hükümeti için hoş bir gelişme olabilir. Özellikle Muhammed Baradey gibi, halkı memnun edip çıkarlarını güvence altına alacak bir sivili yönetimi almaya ikna edebilirlerse. Mısır’da yaşanan bir bahardan çok, insanların umutlarının en iyi ihtimalle ikinci plana atıldığı, soğuk bir politik hesaplaşma sürecine benziyor.
Mısır, Tunus değil. Başından beri Tunusluları takip ettikleri konusunda karamsardım. Beni yanılttılar. Mevcut durum ise beni yine haklı çıkarabilir: görüntü yanıltıcı olabilir. Protestolar oldu; umutlar yüksekti ve sonunda Mübarek gitti. Fakat Tunus’ta olanların çok uzağındayız. Mısır’da olanları, Tunus ve İslamcı partinin politik arenada yeni bir rol oynayacağı Fas’ta olanlarla değil; Suriye, Yemen ve Libya’da (UGK’nin Amerikan ve Avrupa hükümetleriyle yaptığı gizli görüşmeler bize gerçekte neler olduğu konusunda derinlemesine bir fikir sağlayabilir) yaşananların ışığında değerlendirmek ilginç olabilir.
İç ve dış karşıt güçler zamana karşı yarışıyorlar. Önemli çıkarlar söz konusu. Ortadoğu’da çatışan çıkarlar kadar meydan okumalar var. Gerçek demokrasi, Mısır, Suriye ve Yemen gibi ülkeler için bir hayal. Aslında bölgedeki baş aktörlerin çoğu için demokrasi amaç değil. Mücadele kolay olmayacak. Vazgeçmeyi reddeden sivil halka desteğimizde tutarlı ve cesur olmalıyız. Mısır, Suriye ve Yemen’de sokaklardalar; Libya’da mücadele ettiler. Perde arkasında yapılan kirli hesapların sonuçları ne olursa olsun, masum insanlar boşuna ölmedi. Arap dünyasında bir şeyler oluyor. Sadece umut değil, tarihi bir gerçek de var: Araplar iktidar ve özgürlüğe giden süreçte yollarını bulacaklar. Silahlı Güçler, Batılı veya Asyalı güçler veya onların şimdiki çıkarlarını koruyan siyasi kuklalar, haklarını ve onurlarını kazanmalarına sonsuza dek engel olamayacaklar. Bu zaman ve cesaret meselesi. Ve cesaret bugünlerde Arap sokaklarında her yerde.
SON VİDEO HABER
Haber Ara