Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Suriye için maddi zararı göze alacağız

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'nin Suriye'ye yönelik aldığı önlemlerden maddi zararlar görebileceğini belirterek, ''Ama biz bunu göze alacağız, yeter ki Suriye'deki rejim bu tedbirlerin uygulanmasıyla bir noktada demokrasiye dönüşüm konusunda karar versin'' dedi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-12-01 23:36:27

Suriye için maddi zararı göze alacağız

Arınç, Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünce ''Değişim ve Süreklilik Ekseninde Medya, Yeni İmkanlar ve Fırsatlar'' adı altında düzenlenen ''Türk-Arap Medya Forumu''nun sonunda Arap gazetecilerin sorularını cevapladı.

Lübnan'dan bir katılımcının ''Bugün Suriye'de bir bahar açılmak üzere. Türkiye, Suriye rejiminin hangi senaryo ile yıkılmasını bekliyor- Suriye krizini komşu ülkelere de ihraç edecek mi-'' sorusu üzerine Arınç, meseleye bu üslupla bakmadıklarını söyledi.
Arap ülkelerinin pek çoğunda demokrasi talepleri, meşru talepler olduğunu, yıllardır birikmiş bazı isteklerin dile getirildiğini ve bunların toplumsal talebe dönüştüğünü anlatan Arınç, halkın taleplerinin mutlaka dikkate alınması gerektiğini kaydetti.

Bu ülkelerin pek çoğunda demokrasiye, halk iradesine sağlıklı geçiş olmasının önemine işaret eden Arınç, şöyle devam etti: 

''Bu bizim temennimiz. Bu ülkelerin hepsiyle dostluğumuz var. Elbette mecburen hükümetler olarak yönetimlerle de dostluğumuz var. Ama bu dostluklarımız halka karşı durmak anlamına gelemez. Biz yönetimlerle kavga edebiliriz, yönetimleri beğenmeyebiliriz ama halkı mutlaka kucaklarız. O yüzden şiddet kullanılmasını, insanların öldürülmesini, tutuklanmasını, açlığa, yokluğa mahkum edilmesini, tanklarla kuşatılmasını, sorgusuz sualsiz alıkoyulmaları, cinayetleri, hiç bir şekilde tasvip edemeyiz. Biz mazlumlarla dostuz ama zalimlerle dostluğumuz söz konusu olamaz.''

Tunus'ta, Libya'da ve diğer ülkelerde cereyan eden olayların, ülkelerin iç meselesi olduğunu söyleyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Türkiye olarak bu konuda dönüşümün sağlıklı olmasını, kan dökülmemesini, mevcut yönetimlerin halkın taleplerine olumlu yaklaşmasını ve özgürlük alanlarını genişletmesini ve bunları bir talep olarak kendilerinden beklediğimizi söyleyebiliriz. Hiç bir ülkeye karşı silahlı mücadele bizim işimiz değil. Hiç bir ülkeye karşı dış müdahaleyi doğru bulmayız. ABD'nin Irak'ı işgalinde olduğu gibi bir ülkenin yabancı güçler tarafından şu veya bu sebeple işgal edilecek olması ve müdahale edilecek olmasını hiç bir zaman doğru bulmayız. Unutmayın 1 Mart 2003'te, Irak'a ABD'nin müdahalesinden önce, Türkiye'den bir kapı açılmasına ret kararı veren Meclis'in başkanı bendim. Dolayısıyla Irak'ın işgaline, Türkiye üzerinden müdahale imkanı vermeyen TBMM başkanına başka müdahaleleri meşru ve mazur göstermek mümkün değildir. O ülkelerde yönetimlerin şu veya bu şekilde etkilenmesini ve bu etkiler sonucunda da istediğimiz demokratik dönüşümün meydana gelmesini arzu ederiz. Libya'da bunu yaptık, Mısır'da bunu tavsiye ettik, Tunus'ta bunu takip ettik. Şu anda bu ülkelerde rejimler değişti, ölenler var, kalanlar var, halkın iradesi tezahür etti. Unutmayın, şu anda Türk hükümetinin en iyi ilişkileri mevcut Mısır, Tunus ve Libya'daki yönetimlerdir.''

''Silahın olduğu yerde Türkiye'nin teşviki söz konusu olamaz''

Başbakan Yardımcısı Arınç, Mısır'da seçimlerin başladığını ve bir kaç ay devam edeceğini belirterek, ''Mısır'daki talepleri Türkiye bir şekilde politik olarak destekliyor. Ancak ne bir silahlı müdahale Türkiye'den ne de silahın olduğu bir yerde Türkiye'nin teşviki söz konusu olamaz. Bunu yapamayız, bunun mesuliyetine katlanamayız'' diye konuştu.

Suriye konusunda söyleyeceklerinin hepsini söylediklerini, anlayabilecekleri dilden her şeyi konuştuklarını anlatan Arınç, şimdi Arap Ligi'nin devreye girdiğini, çünkü bir Arap ülkesinin en yüksek temsilcilerinin bir araya gelerek, Suriye konusunda vereceği kararları önemsediklerini kaydetti.

Arınç, ABD'nin ve Avrupa ülkelerinin söylediklerini bildiklerini ama Arap ülkeleri içinde bir üst kuruluşun Suriye ile ilgili karar alması ve bunu uygulayacak olmasını çok önemli bulduklarını ifade etti.

Türkiye'nin Arap Ligi'nin aldığı kararları doğru ve haklı bulduğunu ifade ettiğini vurgulayan Arınç, dün de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Türkiye'nin bu kararları nasıl uygulayacağını 9 madde ile ilan ettiğini hatırlattı.

Suriye halkının günlük hayatında, alınacak tedbirlerden zarar görmemesi gerektiğini belirten Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Rejimler gelip geçicidir ama halk bakidir. O yüzden Suriye'nin Türkiye'den en önemli ihtiyacı su meselesidir. Suda kısıntıya gitmemiz halinde Suriye bundan büyük zarar görür, tarımda da başka konularda da suya çok ihtiyaçları var, bir milimlik suda kesintiye gitmeyeceğiz. Bu en tabii ihtiyaçtır, bunda bir kısıtlama düşünmüyoruz. Elektrik tabii bir ihtiyaçtır, elektrikte kısıntı düşünmüyoruz. Ama devlet bazında, Merkez bankaları, siyasi temaslar ve ticari anlamda ciddi önlemler aldık. Bu önlemlerden Türkiye olarak maddi zararlar görebiliriz. Ama biz bunu göze alacağız, yeter ki Suriye'deki rejim bu tedbirlerin uygulanmasıyla bir noktada demokrasiye dönüşüm konusunda karar versin.

Suriye içindeki muhalifler ve muhalefet hareketini destekleyenler kendi çalışmalarını yapabilirler, biz bunun ne örgütleyicisiyiz ne de öncüsüyüz. Onların yapabilecekleri konular kendilerince bellidir. Türkiye olarak bu konuda daha fazla bir katkıyı onlarla ilgili söylemem mümkün değil. Ancak tampon bölge dediğimiz, Arap Ligi'nin de yeri geldiğinde kullanabilecek tedbir olarak gördüğü hususu ciddi olarak düşündüğümüzü söyleyebilirim. Şu anda böyle bir tedbir konuşulmamıştır ancak gelişmeler karşısında ihtiyaç olduğunda Türkiye tampon bölge konusunda Arap Ligi ile birlikte hareket edecektir.''

''1 Aralık'tan sonra 2 Aralık olacak''

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Komor Adaları'ndan gelen bir gazetecinin, ''Foruma ilişkin olarak 1 Aralık 2011'den sonra ne olacak-'' sorusunu cevaplarken, ''Sorunun en basit cevabı 2 Aralık olacak. Yani 1 Aralık'tan sonra 2 Aralık olacak diyebiliriz'' demesi üzerine salondakiler Arınç'ı alkışladı.

Komor Adaları'nı duyduğunu ve nerede olduğunu sorduğunu anlatan Arınç, ''Benim cahilliğimi bağışlayın. Sizin o ülkelerden buraya gelmeniz bizi o kadar mutlu etti ki... Cezayir'i, Ürdün'ü, Yemen'i biliyoruz ama Komor ile Cibuti ile ilişkilerimiz çok zayıf. Ülkelerinize bizim selamlarımızı götürün. Bizim görevimiz devam edecek. Basın ve medya ile ilgili çalışmalarımız, 1 Aralık'tan sonra da devam edecek. Biz kendi programımızı özenle uygulayacağız. Sizin de ilgilenmeniz gereken konuları da mutlaka göndereceğiz. Arapça, İngilizce ve farklı dillerdeki yayınlarımızla, web sayfalarımızla, bir başka iletişim yönetimiyle mutlaka size ulaştırılacak. 1 Aralık'tan sonra güzel şeyler olacak inşallah'' diye konuştu.

AA

Haber Ara