Dudak uçuklatan Dersim belgeleri
Başbakan Erdoğan’ın 4 belgeyle açtığı Dersim tartışması büyüyor. Kamuoyuna yansıyan yeni belgelerde dudak uçuklatan ifadeler var.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-11-25 10:25:30
Erdoğan’ın da atıf yaptığı raporlarda Dersim ‘çıban’ olarak nitelendirilirken halk Kürt, Kızılbaş, Ermeni diye sınıflandırılıyor.
Muhalefet eden aşiret köylerinin bombalanma planları yapılıyor. Jandarma Komutanlığı’nın Dersim çıbanına operasyonun ‘farzı ayn’ olduğu söylenerek “Dersimli okşanmakla kazanılmaz. Müsellah kuvvetin müdahalesi Dersimli’ye daha çok tesir yapar ve ıslahın esasını teşkil eder” ifadesi dikkat çekiyor.
İsmet İnönü’nün Özel Kalem Müdürlüğü’nü de yapmış olan Necmettin Sahir Sılan’ın arşivi, Tarih Vakfı’ndan çıkan bir dizi kitaba dönüştü. Eserler Dersim Harekatının detaylarını içeriyor.
BAŞARININ KİTABI YAZILMIŞ!
Tunceli harekâtının sonunda bölgenin ‘aşiretlerden tamamen temizlendiği’ belirtiliyor. 14 bin kişinin öldürüldüğü bir operasyon için bizzat Genelkurmay ve Jandarma methiye ve ‘başarının’ nasıl geldiğini anlatan kitaplar basılıyor. 1946’da dönemin Genelkurmay Başkanı Kâzım Orbay’ın harekâtından dersler alınması için bir kitap bastırıyor. Orbay, Dersim’den aldığı tecrübeyle şunu söylüyor: “Sıkıştırma, yakma, kadın ve çocukları toplama işlerinden evvel iyilikle silahını vermesi anlatılmalı.”
AŞİRET DAĞILIMI TESPİT EDİLMİŞ
T.C.Dahiliye Vekaleti JandarmaUmumKomutanlığı ‘55058’ sayı numaralı Dersim Raporu’nda çarpıcı ifadeler kullanılıyor. ‘Gizli ve zata mahsustur’ ibareli raporun ilk sayfasında ‘Kayıt altında yüz tane basılmıştır’ deniliyor. Raporun ilk bölümündeDersim’in coğrafi, nüfus, idari, mali, askerlik,maarif, sıhhi vaziyeti ve aşiretler ele alınıyor. İkinci kısım Dersim’in asayişsizlik tarihçesi ile ıslahı esasları ve safhaları bölümlerini içeriyor. Lahikası ile toplam 266 sayfadan oluşan raporda aşiretlerin dağılımı ve operasyonların yapılış şekli aktarılıyor.
4806 KIZILBAŞ, 985 ERMENİ
İlk bölümde Dersim’in nüfus vaziyeti başlığı altında kazalarda yaşayan vatandaşların sayısı, milliyetleri ve dinleri üzerinden bir sınıflandırma yapılıyor. Vitali Genet’in Asya Türkiyesi adlı 1981 basımlı kitabı ile Dersim Mutasarrıfı Arif Bey’in raporları karşılaştırılarak veriler şöyle yazılmış: “Vitaliye nazaran 2303 müslüman, 806 kürt, 4806 kızılbaş, 941 Geregoryan ve 44 protestan Ermeni ki cem’an 7915 müslüman, 985 Ermenidir. Arif Beye nazaran 5000 mektum olmak üzere Müslüman 8189 dur.”
Köyleri bombalayıp hayvanları imha edelim
Umum Müfettişi İbrahim Tali Bey’in 1928 Temmuz’un da yaptığı gezide gördükleri bir rapor haline getirilmiş. Tali Bey Dersim’de ‘Biz Türküz’ diye bağıran bir kalabalıkla karşılaştığını söyleyerek izlenimlerini Birinci Umum Müfettişliği’nin 1930 tarihli raporuna yansıtmış. Zayıf bir hareketin zararlı netice vereceğini savunan rapor, Dersim’in ıslahı adı altında şok öneriler içeriyor.
İlk öneri “Dersim ile dış bağlantıyı keserek, taarruzlarına ve ticaretlerine mani olmak, aç kalacak halkı zamanla kendiliğinden ilticaya icbar.”Ardından da yakalananları ‘Garba atmak ve serpiştirmek’ mutlaka uygulanmalı deniliyor. 207. sayfada ise şu tedbirler sıralanıyor: “Elazizde bir bomba teyyare filosu bulundurularak mühim vakalar yapan veya hukumetin tebliğatına muhalefet eden aşiret köylerini müessir bir sarette bombalamak, ziraat ve hayvanlarını imha etmek ve rahatça ikametlerine mani olmak.”
DERSİM OKŞANMAKLA KAZANILMAZ
Jandarma raporunda Dersim’in Büyük Erkanı Harbiye’ce (Genelkurmay Başkanlığı) yakından takip edildiği belirtilerek dönemin Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’a iletilen rapor dikkat çekiyor. İşte o şok ifadeler: “Dersimli okşanmakla kazanılmaz. Müsellah kuvvetin müdahalesi Dersimli’ye daha çok tesir yapar ve ıslahın esasını teşkil eder.”
Bu kadar Kürt milli birliği bozar
Dersim harekâtını yöneten Korgeneral Abdullah Alptoğan, nüfus sayımında Kürt nüfusu çok çıkınca derhal bir yazı ile yeni bir ıslah için emir verilmesini istiyor. “Bunlar soyca enasil Türktürler” diyenkomutan çobanlarıyla anlaşmakiçin kullandıkları karışık bir dil yüzünden bunlara Kürtdemenin çok yanlış olacağını söylüyor. Milli Şef İnönü’nün dehalkın Türk olduğunu söylediğine atıf yapan Alptoğan, “Türkü haksız yere Kürt gösteren ve memleket içinde birliğibozacak olanbu cetvellerin ıslahına yüksek emirlerinin verilmesini arz ve rica ederim” diyor.
FAHİŞ BİR YANLIŞLIKTIR
Koçgiri ayaklanmasını bastıran Merkez Ordusu Kurmay Başkanı Korgeneral Abdullah Alptoğan, Dersim harekâtından önce 1936’da TunceliValisi, Komutanı ve 4. UmumMüfettişi olarak görevlendirildi. 1943’e kadarbu görevini sürdüren Alptoğan, harekât sonrasında Kürt kaydı ile ilgili bir yazıyı döneminyetkililerini sunuyor. 1935 nüfus sayımında ‘ana lisan’ hanesinde Kürtçe yazanların 1 milyon 480 bin246olarak yansıtılmasına karşı çıkan Alptoğan, “Bu rakam ve mefhum yanlıştır. Türklük için büyük bir mahsur vücuda getirecek fahiş bir yanlışlıktır” yorumunu yapıyor.
KÜRT IRKININ BİR DAMGASI YOK
6 Temmuz 1939’da 611 genel sayılı bilgi notunu Yüksek Başvekalet’e diyerek Genelkurmay, İçişleri ve ilgili kurumlara dagönderiyor. Nüfus sayımındaana dilini Kürtçe olarak ifade eden sayının yanlış olduğunu savunarak şu yorumları yapıyor: “Esasen Kürt denilen ırk için gözle görülür bir damga da yoktur. Zaza denilen Oğuz Türklerine bu cetveller Kürt derler; Kormanç denilen dağlılara bu cetveller Kürt derler. Mardin ve Siirt taraflarında Arapçayı kötü bir şekilde telaffuz edenlere Kürt derler. Dersimliye Kürt derler. Bunlar konuşma bakımından birbirini anlamazlar. Zaza ve Dersimlinin çehreleri, boyları, endamları, gözleri pek güzel olanı çoktur. Daha şark ve cenupta en çirkin simalı olanlar da vardır.”
Çıban ameliyat edilmeli
Mülkiye Müfettişi Hamdi Bey’in 2 Şubat 1926 tarihli raporunda Dersim’deki durum ve yapılması gerekenler anlatılıyor. Hamdi Bey, raporuna “Seyit Rıza’nın bütün aşiretleri ittifakına alması ve harekete şubatta geçmeleri ihtimali hakkındaki keyfiyeti teyit ve tevsik kabi olamamıştır. Dersim gittikçe Kürtleşiyor, mefkureleşiyor, tehlike büyüyor. Dersim, hukumeti Cumhuriye için bir çibandır. Bu çiban üzerinde kati bir ameliye ihtimalatı elimeyi önlemek, selameti memleket namına farzı ayindir” tespiti ile başlıyor.
TÜRKLEŞTİR, MEKTEP AÇMA
Yakın veya uzak bir günde patlayacağına kuvvetle kani bulunduğum Dersim kıyamının atideki gibi önüne geçmek lazımdır” denilen raporda yapılması gerekenler maddeler halinde sıralanıyor. İlk sırada ‘silah toplamak’ var. Ancak Hamdi Bey aşiretlerdeki silahları toplarken dikkat edilmesi gerektiğini şu sözlerle anlatıyor: “En mühim esas sadakat ve harekete iştirak ve hizmet tekliflerine katiyen itimat ve emniyet etmemek, tebidatı umuma teşmil etmek. Hizmete şitap arzuları hiledir, asılda birdirler.”
25 SENELİK ISLAHAT
Silahlar toplandıktan sonra aşiret liderlerini uzak illere göndermeyi öneren raporda ıslahatın 25 sene sürmesi gerektiği belirtilerek, “Memur göndermek ve bunlara misyonerlik yaptırarak havali kürtlerini Türkleştirmek. Bu müddet zarfında mektep açmamak, ancak 25 sene zarfında ahaliye Türklük ve his ve terbiyesini verdikten sonra mektepler küşat etmek ve halkı okutmak. Aksi halde kürtlük telkinatı muvaffak olur” deniliyor. Rapordan çıkartılacak netice de şöyle özetleniyor: “Dersim Türkiye için cehalet, maişet darlığı, dahili ve harici tesvilat ve kürtlük temayülatı ile bulaşmış, tehlikeli bir çıbandır. Bu çıbanın kati bir ameliyeye tabi tutulması lazımdır.”
Katliam ‘ders’ olmuş
Genelkurmay Başkanlığı, Tunceli Harekâtı sonrasında 16 Mart 1946’da, ‘Doğu bölgesindeki geçmiş isyanlar ve alınan dersler’ başlıklı 22 sayfadan oluşan bir broşür hazırlatmış. 15750 sayı numaralı yayın Ankara’da Genelkurmay Basımevi’nde basılmış. O dönemde ‘hizmete mahsus ve gizli’ olarak nitelendirilen çift hilal kodlu ve ‘ivedi’ yazılı kitabın ilk sayfasında dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kazım Orbay’ın talimatları yer alıyor. Orbay, kitabın basım amacını ‘ordu subay ve eratını aydınlatmak, kıtaları eşkıya ve çete muharebelerine hazırlamak’ olarak açıklıyor.
Dersim bölgesinde yapılan silah toplama ile ilgili şu ifadeler dikkat çekiyor: “Sıkıştırma, yakma, kadın ve çocukları toplama işlerinden evvel iyilikle silahını vermesi anlatılmalı.” Cumhuriyet devrinde çıkan isyanlar, sebepleri, bölgeleri, isyan eden aşiretler bölümünde harekâtların sebep ve sonuçları anlatılıyor. 1924’ten başlanarak 1937 ve 38’deki Tunceli İsyanları anlatılıyor. 1. Tunceli Harekâtı başlığı altında 21/22 Mart: 22 Ekim 1937 tarihleri yer alıyor. İlk harekâtın gerekçesi şöyle açıklanıyor:
BÖLGE AŞİRETLERDEN TEMİZLENDİ
“Tunceli bölgesine hükümetçe konulmak istenen karakolları bölge halkı menfaatlerine uygun görmediklerinden Kahmutla Pah arasındaki Darboğaz tahta köprüsünü yıktılar ve oradaki jandarmalarla müsademe ettiler.” 2. Tunceli harekâtının ise 1 Haziran ila 7 Ağustos 1938 tarihlerinde gerçekleştiği belirtiliyor. Amaç ise şöyle: “Tunceli bölgesinin tamamen aşiretlerden temizlenmesi ve bölgedeki çapulculuk ve şekavete son verilmesi.” Krokilerle yapılan harekâtlar hakkında daha detaylı bilgi verildiği belirtilerek sonuç kısmında şöyle deniliyor: “Harekâtın sonunda bölge bu aşiretlerden tamamen temizlenmiştir.”
Şiir bile yazdırmışlar:
Devletin kadrini bilmeyen eşek
Jandarma Genel Komutanlığı’nın, Dersim harekâtı sonrasında ‘Dersim Destanı’ başlıklı 24 sayfadan oluşan bir kitap hazırlattığı ortaya çıktı. 19 Nisan 1939 tarih ve 2550/60277 sayılı kitapçık Jandarma Genel Komutanlığı matbaasında basılmış. Dağbek köyünden Ali Çavuş’un Destanı denilen ilk şiirde, harekât sonrası halka devletçilik empoze edilmeye ve başta idam edilen Seyit Rıza ve aşiret reisleri kötülenmeye çalışılıyor.
İşte şiirde dikkat çeken bölümlerden bir kısım:
Saman çöpü gibi katıldık sele Devlete asiydık,
Seyyide köle Kaç yüz sene geçti, ne geçti ele
Geçti gayrı kafa tutma zamanı
Devlete bağlanın, durmayın gevşek Nemruda tokmaktır,
Eyyuba döşek Devletin kadrini bilmeyen eşek
Girsin cehenneme yesin samanı
Bugün
SON VİDEO HABER
Haber Ara