İsrail lobisi, yaptırımları güçlendirmek için devrede
İsrail, İran’ın nükleer programı kapsamında şüpheli faaliyetlerde bulunduğunu öne süren Uluslararası Atom Enerji Kurumu’nun (UAEK) geçen hafta açıklanan raporunun ardından, büyük ülkelerin Tahran rejimine yönelik yaptırımlarını daha da sertleştireceğini umuyor. Ancak yetkililer, İsrail’in bu çabanın öncüsü olarak görülmemesi gerektiğini savunuyor.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-11-14 15:46:39
Tel Aviv yönetimi, daha sert yaptırımlar için diplomatlarını harekete geçirirken, İran'a olası bir saldırıya ait planın sızdırılmasına ve bu ay içinde yapılan bir füze testine dair spekülatif haberlerle de bu girişimler destekleniyor.
Bu adımların Batılı güçleri harekete geçirmek için atılıp atılmadığını bilmek mümkün değil. İsrailli yetkililer ise Tel Aviv’de gündüz vakti gerçekleştirilen füze testinin, uzun zaman önce planlanmış olduğu konusunda ısrarcı.
YAPTIRIMLAR İÇİN DESTEK ARAYIŞI
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, UAEK’nin raporu hakkındaki ilk açıklamasını, raporun yayımlanmasından beş gün sonra yaptı. Netanyahu, “uluslararası kamuoyunun İran’ın nükleer silah sahibi olmasını engellemesi gerektiğini” ifade etti.
İsrailli bazı diplomatlar, İsrail’in Filistin meselesinden dolayı yalnız kalmasının ve Netanyahu’ya karşı beslenen antipatinin, İran yaptırımları konusunda sağlanması istenen işbirliğini olumsuz etkileyebileceğinden endişe ediyor.
Bununla birlikte, İran’ın potansiyel bir tehdit oluşturduğu ve bölgesel barışı tehdit ettiği konusunda ülkelerin anlayış ve çıkarları birbirine yakınlık gösteriyor.
GELECEK AYLAR ÇOK ÖNEMLİ
UAEK raporunda, İran’ın nükleer patlamayla sonuçlanan zincir reaksiyonları başlatacak testler gerçekleştirdiğini öne sürülürken, Tahran rejiminin elinde yaklaşık 70 kilogram zenginleştirilmiş uranyuma bulunduğunu ifade edildi.
Raporda, İran’ın nükleer silah elde edebileceği zaman dilimine dair bir tahminde bulunulmadı. Ancak İsrail, uluslararası kamuoyu hamle yapmakta geç kaldıkça İran’ın nükleer eşik değerine giderek yaklaştığını savunuyor.
Bazı uzmanlar, askeri operasyon tehdidini yaptırımların tamamlayıcısı olarak kabul ediyor. Tel Aviv Üniversitesi'nden Efraim Kam, “Sadece bu iki şartın bir araya gelmesi İran’ın yeniden düşünmesini sağlayabilir” dedi.
İRAN’A YÖNELİK GİZLİ OPERASYON
İran’ın dini lideri Ali Ayetullah Hamaney, geçetiğimiz hafta, “kendilerine yönelik bir saldırının güçlü bir tokat ve demir yumrukla karşılaşacağını” söylerken, İranlı siyasetçilerin UAEK raporunun İran’a bir askeri müdahaleyi meşrulaştıırmak için kullanılabileceği yönündeki kaygısını da ortaya koydu.
İran’ın nükleer programına karşı üçüncü alternatif olarak kabul edilen ancak İsrail ve ABD tarafından gizli olarak yürütülen faaliyetleri ise doğrulamak oldukça zor. İsrail basını, hafta sonunda Tahran’daki askeri tesiste yaşanan patlamada Tel Aviv’in parmağı olduğuna dair açık beyanlarda bulunmaktan çekindi.
Ancak gazeteler, İran’ın, “sabotaj değil, kaza olduğunu” ileri sürdüğü olayın dışındaki patlamalarda, İranlı mühendislere yönelik suikastlarda ve geçmişte nükleer tesislerde yaşanan aksaklıklarda İsrail’in de parmağı olduğunu kabul etti.
İsrailli bazı uzmanlar ise İran’ın nükleer faaliyetlerini yeraltına çektiği günlerde askeri operasyon seçeneğinin giderek zayıfladığını savunuyor. Birçok uzmana göre, “yaptırımlar İran’ı yürüttüğü programın maliyetine katlanmasına inandıracak en iyi yol”.
İsrail Atom Enerjisi Komisyonu’nda ve UAEK’de 40 yıldan fazla görev yapan Efraim Asculai ise İran ile nükleer silahlar arasında duran tek engelin, uranyum zenginleştirme programında daha ileriye gidilmesi için verilecek bir siyasi karar” olduğu görüşünde.
Asculai, “İranlılar sizin düşünebileceğiz zaman aşımını çoktan geride bıraktı… Ancak çok sert yaptırımlarla, Tahran’ın alacağı politik kararı değiştirebilirsiniz” dedi.
New York Times, Çeviri: H.Planet
SON VİDEO HABER
Haber Ara