'Merkezi hutbe' kalkıyor
28 Şubat zihniyetinin merkezi olarak başlattığı ezan, vaaz ve hutbe metni hazırlama zorunluluklarından 'merkezi hutbe'nin kaldırılması için girişim başlatılıyor.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-11-04 10:27:49
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Bozdağ, hutbelere ilişkin bir soru üzerine, Diyanet İşleri Başkanlığının yalnızca Ankara Kocatepe Camisi'ndeki hutbeleri hazırladığını, diğer camilerde ise hutbelerin illerde hazırlandığını belirtti.. İşin doğrusunun; demokratik bir ülkede bütün hutbelerin imamlar tarafından mahallindeki durumlar dikkate alınarak hazırlanması olduğunu belirten Bozdağ, ''Bu konudaki çalışmayı da başlatacağım. Herkesin kendi hutbesini kendi hazırlaması lazım. O işi bilmeyen birinin de orada görev yapmaması lazım. Önümüzdeki yıl bütçe görüşmelerine geldiğimizde inşallah böyle bir sakat uygulamanın tarihe karışacağını ifade etmek isterim'' dedi.
Cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi konusundaki tartışmalara değinen Bozdağ, konuyla ilgili uzmanların farklı görüşler sergilediğini belirterek, şunları söyledi:
''Bana göre bu, siyasetin konusu değil. Bu teolojik bir tartışmadır. Bu konuya siyaseten müdahale edip, kanun yoluyla kestirip atma hakkımızın olmadığını düşünüyorum. Bu konuda cemevlerine mabet statüsünün verilmesi teolojik konudur. Siyasi konu değildir. Bu konuyla ilgili tartışmayı çok yapan var. Biz karışmıyoruz. Bu konularda insanların tartışmasının önünü açtık. Biz gelinceye kadar Alevilerle ilgili sorunların tartışılması bu kadar geniş kapsamlı yapılmadı. Şimdi çalıştaylar yapıldı, geniş kapsamlı tartışmalar oldu. Bunu bir başlangıç olarak kabul ediyorum. Çözümlerin olgunlaşmasına büyük katı sunacağına inanıyorum.''
Bozdağ, ''Alevi vatandaşların yaşadıkları köylere neden cami yapıldığı'' yönündeki soruyu, ''Diyanet İşleri Başkanlığının ne Alevi ne de Sunni köylerine cami yapması söz konusu. Bu, dernekler vasıtasıyla yapılıyor. Diyanet Vakfı da bir takım yardımlar yapıyor. Alevi köylerimize devletin zorla cami yapması söz konusu değildir. Ben Yozgatlıyım. Orada da Alevi kardeşlerim var. Hukukumuz da çok iyidir. Biz onları onlar da bizi severler ama cami yapmak isteyen Alevi kardeşlerimiz kendileri dernek kuruyorlar. 'İhtiyacımız var' diyorlar. Cami yaptırmak için dernek kurduklarında çalışıyorlar, paralarını da cepten veriyorlar'' diye yanıtladı.
Din eğitim konusunda da bilgi veren Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığının, eğitim hizmeti sunarken İslamın temel kaynaklarını referans aldığını söyledi.
Bekir Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığına 2003 yılından bu yana 29 bin 113 personel alındığını, bunlardan 4 bin 299'nun başka kurumlara yatay geçiş yaptığını, yatay geçiş yapmak için şimdiye kadar onay isteyenlerin toplam sayının 21 bin 96 olduğunu bildirdi. Bozdağ, Diyanet İşleri Başkanlığından başka kurumlara yatay geçiş yapanların eleştirilmesini yadırgadığını, onların da birer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak haklarını kullandığını söyledi.
Bozdağ, başka bir soruyu yanıtlarken, şimdiye kadar 20 Alevi çalıştayı yapıldığını, çalıştaylar sonucunda uzlaşmaya varılan konulardan ikisinin uygulamaya konulduğunu bildirdi. Bozdağ, bunlardan birinin, Sivas'ta Madımak Oteli ile ilgili atılan adım, diğerinin ise orta öğretim kurumlarında okutulan din ve ahlak bilgisi ders kitaplarına Alevi cemaatinin önde gelen kişilerinin de katkısıyla hazırlanan bir metnin konularak güncelleştirilmesi olduğunu söyledi.
-''Türk kültürüne kim hizmet ediyorsa başımızın üstünde yeri var''-
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, TİKA'nın, ayrım yapmaksızın tüm sivil toplum kuruluşlarının projelerine destek verdiğini belirterek, ''Bizim tüm derdimiz, kim yaparsa yapsın Türk kültürünün yaşatılması ve tanıtılması. Kim emek veriyorsa başımızın üzerinde yeri var'' dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtlayan Bozdağ, TİKA'nın, sivil toplum örgütleriyle çalışmaları olduğunu, bu çalışmaların süreceğini söyledi. Bozdağ, TİKA'nın doğrudan program ve organizasyon yapmadığına, yalnızca oluşturulan projelere destek verdiğine dikkati çekti.
TİKA'nın, ayrım yapmaksızın tüm sivil toplum kuruluşlarının projelerine destek verdiğini anlatan Bozdağ, ''Bizim tüm derdimiz, kim yaparsa yapsın Türk kültürünün yaşatılması ve tanıtılması. Kim emek veriyorsa başımızın üzerinde yeri var. Bir ayrımcılık yapmamız asla söz konusu olamaz'' diye konuştu.
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının şimdiye kadar yurtdışında tek bir toplantı yaptığını ifade eden Bozdağ, toplantının, Almanya'da iş gücü göçünün 50. yılı dolayısıyla düzenlendiğini anlattı. Bozdağ, toplantının 1 yıl önceden planlandığını belirterek, konuşmacıların iki ülke hükümetleri tarafından onaylandığını söyledi. Bozdağ, ''Sayın Süleyman Çelebi ifade etti, 'konuşma verilmedi' diye. Konuşmacılar içinde AK Parti'li kimse yok. Program belli ama Sayın Çelebi ile görüştükten sonra bir oturumda konuşma imkanı oldu. Bundan sonraki süreçlerde böyle çalışmalar olduğunda biz muhalefet partisinden milletvekili arkadaşlarımızın görüşlerini ifade etmelerinden memnuniyet duyarız'' açıklamasında bulundu.
Söz konusu toplantıyla ilgili Avrupa'daki tüm sivil toplum kuruluşlarına davetiye gönderildiğini ancak katılmayanların bulunduğunu ifade eden Bozdağ, amaçlarının yurtdışında güçlü bir lobi oluşturarak, birlikte hareket edebilme yeteneğini geliştirmek olduğunu söyledi. Herkesle birlikte çalışacaklarını belirten Bozdağ, ''AK Parti'ye yakın, uzak... Bizim böyle bir derdimiz olamaz. Uygulamalarımızla da bunu göstereceğiz' dedi.
-''Diyanetin siyaset yapması söz konusu değildir''-
Bozdağ, Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulunun 66 kişiden oluşacağını ifade ederek, ''Bununla ilgili çalışmamız devam ediyor. Alanında saygınlık uyandırmış ve herkesi kucaklayan, her kesimin, her rengin olacağı bir kurul olacaktır. Bir aya kadar onu açıklayacağız'' şeklinde konuştu.
Yurtdışında vatandaşların şirketler yoluyla mağdur edilmesine ilişkin bir soruyu yanıtlarken de Bozdağ, ''Bu şirketler hazine teminatı altında şirketler değil. Hukuki düzenleme yoluyla bunların zararlarını giderme imkanı görünmüyor. Zararlar bütçeden ödenmeye kalkışılırsa bunun altında kalkılması imkanı yok'' ifadesini kullandı.
TİKA'nın yardımlarının üçte ikisine yakınının Türk coğrafyasına yapıldığına dikkati çeken Bozdağ, gelişen değişen dünyada büyük bir devlet olmak iddiasında bulunan Türkiye'nin dünyanın her yerine el atması gerektiğini söyledi.
''Diyanet İşleri Başkanlığının siyaset yapması söz konusu değildir'' diyen Bozdağ, şöyle konuştu:
''Kurumun teşkilat kanununun bir maddesi var, 'siyaset yapanlar meslekten ihraç edilir' diyor. Eğer bir tane kişinin siyaset yaptığına dair isim verilirse, onlarla alakalı yasal çerçevede yapılması gerekenler yapılır, yapılıyor da. Bunlar yargı denetimine de açık. Pek çok örnekleri vardır. Rica ediyorum; kurumun yaptığı hizmetler ve görevler itibarıyla baktığınızda herkesi ilgilendiren iş yapıyor. Ben 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' dediğimde, İslam'da kardeşlik var mı? Var. Başkanlık projenin adını böyle koydu diye kardeşlikten konuşmayacak mı? Elbette konuşacak.''
Bu arada, AK Parti milletvekilleri tarafından verilen bir önergenin kabul edilmesiyle, 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nda yer alan ''Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı'' ifadeleri, ''Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı'' olarak değiştirildi. Önergenin gerekçesinde, 656 sayılı KHK ile kurumun adının değiştirildiği anımsatıldı.
Daha sonra yapılan oylamada, Diyanet İşleri Başkanlığı, TİKA ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının 2012 yılı bütçeleri kabul edildi.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara