Dolar

34,8655

Euro

36,6086

Altın

3.045,48

Bist

10.058,47

Libya kaosun eşiğinde!

''Hem eski rejime bağlı unsurların, hem de yeni yönetimden dışlanan ve yönetimde daha fazla söz sahibi olmak ve güç kazanmak için mücadele eden farklı milis gruplarının sebep olabileceği bir çifte isyanın tehdidi altındaki Libya kaosun eşiğinde!''

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-11-04 07:40:31

Libya kaosun eşiğinde!

Tony Karon bugünkü yazısında Libya'daki son durumu değerlendiriyor: 

Libya'da kaosa doğru


Obama yönetimi yetkilileri, Libya operasyonunu ABD’nin “yeni müdahale” modeli olarak selamladı ve bu müdahale sadece hava gücüyle sınırlı kalsa da savaşın Albay Muammer Kaddafi’yi devirerek öldüren milislerin lehine sonuçlanmasını garantiledi. NATO’nun Libya’daki rolü geçen pazartesi sona ermiş olsa da, sorunun çözümünün henüz çok uzakta olduğuna dair pek çok işaret mevcut.

Gerçekte ise, hem eski rejime bağlı unsurların, hem de yeni yönetimden dışlanan ve yönetimde daha fazla söz sahibi olmak ve güç kazanmak için mücadele eden farklı milis gruplarının sebep olabileceği bir çifte isyanın tehdidi altındaki Libya’yı bir başarı öyküsü olarak kabul etmek için henüz çok erken. Kaddafi’yi devirmek için yürütülen sekiz aylık şiddetli savaş, istikrarlı ve demokratik bir Libya kurulması sürecinin en kolay aşaması olacakmış gibi görünüyor.

Bir başka isyanın çıkıp çıkmayacağı ise büyük ölçüde isyan liderliğinin tutumuna bağlı. Libya’da eski rejimin cephaneliklerinden temin edilmiş tonla silah, Kaddafi’ye sonuna kadar sadık ve savaşmaya hazır, yüzlerce veya binlerce adam ve isyancılara katılmaktansa rejimi desteklemeyi tercih etmiş çeşitli toplumsal kesimler mevcut. Bu toplumsal kesimleri kışkırtmanın, yeni bir isyana yol açacağı kesin. Asi milisler ise eski rejimi destekleyenlerden intikamlarını, bu kesimlerin mallarını yağmalayarak, tecavüz ederek ve öldürerek, acımasızca alıyorlar. Bu konuda çok sayıda delil mevcut. Bu toplumsal kesimleri demokrasiye dahil ederek kazanmaya yönelik bir çabanın gösterilmediği bu dönüm noktasında, söz konusu toplumsal kesimler yeni bir isyanın potansiyel kaynağını oluşturuyorlar.

***

Ulusal Geçiş Konseyi intikam saldırılarını önlemek ve sivillerin temel güvenliğini sağlamak zorunda. Ancak bunu yapması kolay değil; zira Ulusal Geçiş Konseyi’nin bir ordusu yok. Bunun yerine üç yüzden fazla otonom, yerel olarak organize olmuş, her biri kendi komutanına bağlı, birbirleriyle gevşek bir koordinasyon içerisinde olsalar da kendilerini tam olarak UGK’nin politik otoritesi altında görmeyen, ancak isyan bayrağı altında birleşmiş milisleri var.

Asi milisler, ulusal bir ordu kurulduğu zaman silahlarını teslim ederek kendilerini lağvetmeyi vaat etseler de bunun için pek de acele ediyormuş gibi görünmüyorlar. Bu gruplar, iktidardan pay almalarını sağlayacak tek vasıtanın silahları olduğunun farkındalar ve halkın desteğini alıp almadığı henüz belirsiz olan bir siyasi otoriteye teslim olmak niyetinde değiller.

Sonuç olarak, başta Trablus olmak üzere birçok şehirdeki halk kendilerini, güçlerini ellerindeki silahlardan alan ve herhangi bir siyasi otoriteye bağlı olmayan, rastgele keyfî tutuklamalar ve bundan daha kötüsünden de sorumlu, kendi kendilerini yetkilendirmiş bir sürü silahlı adamla karşı karşıya buldular. Pek çok insan, Kaddafi rejiminin keyfî terörü altında yaşadıkları dönemle şimdiki arasında hiç bir fark olmamasından şikayetçi.

Çeşitli kabile bağları veya komşuluk ilişkilerinin yanı sıra Kaddafi ordusunda hizmet vermiş olmak veya İslamcı ideoloji gibi ortak paydalara sahip milisler, kendi taleplerini gündeme getiriyor, hatta bazı durumlarda birbirleriyle çatışıyorlar. Geçen pazartesi, Trablus Hastanesinde rakip milisler arasında çıkan çatışma, iki milisin ölümü ve bir kısmının yaralanmasıyla sonuçlandı. İki hasta ise geçirdikleri kalp krizi sonucu yaşamlarını kaybettiler.

***

Başkent sakinleri, Zintan ve Misurata gibi batı şehirlerinden gelen, Trablus’taki savaşta önemli rol oynamış, ancak savaş bittikten sonra evlerine dönmekte pek de acele etmeyen milislerin tacizlerinden şikayetçi. Hem onlar hem de rakipleri siyasi taleplerini, gücün tek kaynağının silah olduğu bir sistem içerisinde dile getiriyorlar.

Eğer Libya, Somali’nin veya 1992’de Sovyet destekli Necibullah rejiminin çökmesi sonucu çok sayıda mücahit grubunun birbirleriyle cehennem gibi bir savaşa tutuştuğu ve dört yıl sonra Taliban’ın ortaya çıkarak son verdiği Afganistan’ın akibetine uğramak istemiyorsa, UGK acil olarak düzenli bir güvenlik gücü oluşturmalı. İsyan liderleri, tek ve siyasi olarak hesap sorulabilir bir güvenlik gücünün acilen oluşturulması gerektiğinin farkındalar; ancak bunu gerçekleştirebilecek güce sahip olup olmadıkları bir muamma.

Rakip milis grupları ve bunların komutanları arasındaki siyasi gerilim ve karşılıklı şüphe bir yana, önemli sayıda milis grubu, açıkça UGK karşısındaki özerkliklerini korumak niyetinde olduklarını açıkladı. Bu gruplar, iktidar pastasından daha büyük pay almak için baskı yapıyorlar. Tek bir ulusal güvenlik gücü oluşturma zorunluluğu büyük bir siyasi mücadele haline geldi. Libya modelinin gerçeği şu: Kaddafi’nin gücünün kırılmasında kilit rol oynayan NATO, karadaki durumu kontrol altına almadı.

UGK, merkezi olarak organize olmuş, disiplinli bir isyancı ordusuna sahip olmadığı için, otoritesini yerel milislere kabul ettirip güvenliği sağlayabilecek ve halkın geniş kesimlerinin güvenini kazanabilecek durumda değil. Kaddafi sonrası Libya, kaosun eşiğinde. Bazı milis grupları bir araya gelerek diğer grupları içine katabilecek veya zapt edebilecek bir koalisyon oluşturmadığı takdirde, UGK kendini barışın temini için yabancı askerlerden medet umar halde bulabilir.
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara