Dolar

34,8689

Euro

36,6450

Altın

3.024,58

Bist

10.025,44

Prof. Ofra Bengio: Suriye PKK'ya destek oluyor!

Tel Aviv Üniversitesi'nin Suriye kökenli öğretim üyesi Prof. Ofra Bengio, 'Suriye; Türkiye'yle arasındaki uyumsuzluk ve fikirsel çatışmalar yüzünden PKK'ya destek olacaktır! Oluyordur da!' dedi.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-10-28 10:36:21

Prof. Ofra Bengio: Suriye PKK'ya destek oluyor!
İsrail'de, Tel Aviv Üniversitesi'nde Ortadoğu siyaseti ve Kürtler üzerine çalışmalarıyla tanınan Prof. Ofra Bengio, Bilgi Üniversitesi'nde gerçekleştirilen 'Kürtler için Yeni Bölgesel Persektifler' konulu konferans için İstanbul'a geldi.

Çalışmaları nedeniyle sık sık Türkiye'ye geldiğini söyleyen Bengio, özellikle Kürt sorunuyla ilgili gelişmeleri yakından takip ediyor. Prof. Bengio ile değişen Ortadoğu'nun Kürt sorununa bakış açısı, değişimin Türkiye'ye nasıl yansıyacağı, AK Parti'nin Kürt sorunu konusunda neler yapması gerektiğine kadar pek çok başlığı konuştuk.

- Size göre Kürt sorunu ve Ortadoğu'nun bu meseleye bakışı?

Aslında Kürt meselesi sadece Türkiye'nin değil; İran, Irak, Suriye gibi komşularının da problemi. Gerçi Irak'taki Kürtlerin durumu daha farklı. Irak'ta bir federasyon kurularak Kürt sorunu halledilebilir. Türkiye'de daha komplike bir durum olduğunu söyleyebilirim. Çünkü Türkiye'de; Türk ve Kürt halkı beraber yaşıyor ve burada esaslı bir kimlik problemi var. Kimlik konusunda imtiyaz tanınması şart. Irak'taki Kürt sorununu halletmek, Türkiye'deki Kürt sorununu halletmekten daha kolay!

- Ortadoğu'da yaşanan Arap Baharı, bu sorunu nasıl etkiledi?


Aslında 1990'ların başından bugüne kadar Suriye, Kürt sorununu kendi içinde halletmeye çalıştı. Ama Arap Baharı'nın getirdiği ivmeyle durum biraz daha değişti. İran'ın da konuya dahil olmasıyla sorun daha karmaşıklaştı. Bugün Suriye; Türkiye'yle arasındaki uyumsuzluk ve fikirsel çatışmalar yüzünden PKK'ya destek olacaktır! Oluyordur da! Keza İran da aynı şekilde! Dolayısıyla Kürt sorunu; gittikçe derinleşen, içinden çıkılmaz bir hal almaya başladı. Ayrıca şöyle de bir tehlike de var. Biliyorsunuz, Suriye ile Türkiye arasında vize uygulaması artık yok. Bu yüzden Suriye ve Türkiye'de yaşayan Kürtler birbirlerine çok daha rahat ulaşabiliyor. Bu herhangi bir tehdide karşı çabuk organize olmalarını sağlıyor. Bence, bu da dikkate alınması gereken bir tehlike.

- Bundan sonrası için öngörünüz var mı?

Kürt sorununun sadece sosyal değil, bir de ekonomik boyutu var. Sosyal hayatın iyileştirilememesi durumu zorlaştırıyor. PKK'nın kökünü kazıyacağız gibi yaklaşımlar da bu sorunun çözümü değil! Çünkü son buldukları yerde yeniden doğuyorlar. Diyeceğim şu ki bu sorun ancak parlamentoda bir çözüm aranırsa son bulabilir. PKK'nın altındaki halıyı ancak bu şekilde çekebilirsiniz.

- Parlamento çözümü için önerileriniz?

Aslında anayasadaki değişikliklerle bu hallolabilir! Düşünün 3 binden fazla KCK tutuklusu var. BDP hem içerideki KCK tutuklularına hem de Kürt halkına ne diyeceğini bilemez hale geldi. Tutuklu olan 6 BDP'li milletvekili var ve BDP şu an bir çıkmazda! Gerekli anayasal düzenlemeler, bu anlamda BDP'nin elini rahatlatabilir. Ama bu sadece siyasi bir rahatlama sağlayacaktır. Kürtlere verilen haklar Türk-Kürt ayrışmasına son verecektir.

ÖCALAN İÇERİDEYKEN SEMBOL

- 'Öcalan Kürt sorununda kilit isim, onsuz çözüm olamaz' diyenler var...


PKK, BDP ya da Kürt halkı için Öcalan içeride iken bir sembol! Efsane olmasının tek nedeni içeride olması. Ama dışarı çıkarsa ne olur bilemeyiz. Çünkü PKK içinde de çatışma var. Dışarı çıktığında belki PKK onun birinci adam olmasına izin vermeyecek belki de tanrı haline gelecek. Ama bugün İmralı'daki Öcalan'ın Kürt toplumu üzerinde hakimiyeti olduğu kesin! Bu yüzden dağa çıkıyorlar!

KAPI KAPANINCA İSYAN BAŞLADI
- Açılım politikasını nasıl gördünüz?


AKP hükümeti, ilk başta güzel bir adım atarak demokratik açılımın kapısını Kürtlere sonun kadar açtı ama sonra birden o kapıyı suratlarına kapadı. Kürtler ne olduğunu anlayamadı. Bugün Türkiye'deki Kürt hareketine baktığımızda, bir tarafta PKK, bir tarafta BDP ve diğer bir tarafta da Kürt halkı olduğunu görüyoruz. Bugünkü Kürt isyanının tek nedeni açılan kapının suratlarına kapanmasıdır. Demokratik açılım yapıldığında Kürtler bir zafer kazandıklarını düşünmüşlerdi. Hükümet açılımlar konusunda net olmadı. Kapıyı sürekli açıp kapamak işi zorlaştırdı. Kafaları karıştırdı. Genel kanı Kürtlere ne kadar hak verilirse, isteklerinin o oranda artacağı yönünde ama gözlem ve çalışmalarıma dayanarak şunu söyleyebilirim ki; Kürtlere haklarını ne kadar teslim ederseniz bu tarz terörist faaliyetlerden o kadar uzaklaşacaklardır.

HEDEF TAHTASI GÖRÜYORLAR
- Kürtler kendilerini dışlanmış mı hissediyor?


Maalesef öyle. 25 şehidin verildiği son saldırılarda Cumhurbaşkanı Gül'ün söylediği 'intikam' sözü, düşününce haklı yere söylenmiş bir söz olabilir ama bu sözü sadece PKK'lılar değil, Kürt halkı da üzerine alındı. Kendilerini hedef tahtası gibi hissettiler. PKK'nın Kürt halkından bağımsız ayrı bir örgüt olduğu fikri tam olarak yerleşmeli.

- Hükümetin adımlarını nasıl buluyorsunuz?

PKK; askerin bir kenara itilip, o gücün polise verilmesini, hükümetin zayıf noktası olarak düşündü. O yüzden saldırılarını bu kadar yükseltti. Koruculara bu kadar güç verilmesi de hükümetin elini zayıflattı. PKK-Öcalan-MİT görüşmelerinin sürmesi şart. Anayasanın değiştirilmesi lazım ve ikinci bir dil olması inanın hiçbir problem yaratmaz. Çok kültürlü bir toplumda yaşıyoruz. Ulus-devlet düşüncesi artık değişti, işe yaramıyor! Çok kültürlü, çok dilli bir ülke ancak gerçek bir demokrasiden bahsedebilir.

- Arap Baharı Türkiye'nin Ortadoğu'daki konumunu nasıl etkileyecek?

Örneğin İran ile Türkiye arasındaki komşuluk ilişkileri doğal olmayan yollarla gelişti. Özellikle Amerika'nın Irak'tan ordusunu çekmesiyle beraber İran'ın; Irak üzerinden Suriye'ye yardım ve desteğini gönderebiliyor ve bu rekabette artık İran'ın Türkiye'ye ihtiyacı yok! Türkiye ile ipleri koparmış durumda. Türkiye'nin o bölgedeki önemini yitirdiğini söylemek yanlış olmaz!

- Peki, ya Türkiye'nin bölge ülkeleri için rol modeli olduğu düşüncesi?

Sadece Türkiye değil, İran da teokratik yapısıyla model alınan ülkelerden biri. Arap dünyasında İran ile Türkiye iki farklı modeli temsil ediyor. Ortadoğu'da Mısır, Libya gibi pek çok ülke, Türkiye'yi İran ile karşılaştırdıklarında, kendilerine demokrasiyi benimsemiş Türkiye modelini örnek alıyor ama İran da büyük bir güç olarak karşımızda duruyor. İran'ın nükleer bir güç haline gelmesi sadece politik değil stratejik açıdan da bu iki ülkeyi rekabet eder hale getirdi.

- Çözümlenemeyen Kürt sorunu Ortadoğu'da en çok hangi ülkenin işine yarar?

İran, Suriye, Yunanistan, Kıbrıs... Kısacası kendini Türkiye'ye rakip hisseden her ülke ama İsrail bunların arasında yok!..

ÖZÜR DİLEMEK İSRAİLLİYE ZOR GELİYOR
- Neden? Üstelik ilişkilerimiz de sıkıntılı...


Tel Aviv Üniversitesi'nde, 1950-60'lardaki arşivlere baktığımda İsrail'in Kürt kelimesini hiç kullanmadığını gördüm. Aslında bu detay İsrail'in Kürt sorunu konusunda ne kadar duyarlı olduğunu gösteriyor. Burada İsrail'i temsil etmiyorum ama İsrail'in asla PKK'yı desteklemeyeceğini söylüyorum. İsrail kabinesi evet Türkiye'den özür dilemedi ama Van'daki depremde yardım teklifinde bulunan ilk ülke de o oldu. Özür dilemek İsrailliye zor geliyor maalesef...

- Peki siz İsrail'de yaşayan bir bilim insanı olarak, bu tutumu doğru buluyor musunuz?

İsrail hükümetinin özür dilemesi gerekirdi. Çünkü İsrail, toprakları üzerinde güzel olan neyi tecrübe ettiyse bunu Türkiye sayesinde; Türkiye'yle beraber yaşadı. Dolayısıyla bu tutumuyla çok yanlış bir hamle yapmış oldu. Osmanlılar zamanında İsrail'le ilişkiler çok iyiydi. İlişkilerin düzelebilmesi için önce iki ülke halkının ön yargılarından kurtulması gerekiyor. Adolf Hitler'in 'Kavgam' kitabında geçen kötü İsrail algısının son bulması zamanla yavaş yavaş olacak!

- Size göre ilişkiler ne zaman düzelir?

İsrail ile Türkiye'nin pek çok ortak noktası olduğu gibi ortak tehdidi de var. Dolayısıyla ben düzeleceğine inanıyorum. Mesela İran; hem Türkiye hem de İsrail için ortak bir düşman. Ayrıca Amerika'nın da bu iki ülke üzerinde baskısı var. ABD, İsrail ve Türkiye'yi birbirine yakın tutmak istiyor ki, İran'da gerçekleşecek bir tehlikeyi bastırabilsin. Diğer yandan Obama'nın 2012 itibarıyla orduyu tamamen çekecek olması daha büyük bir probleme neden olabilir.

AHMEDİNEJAD ÇOK ETKİLİ
- Peki İran'ın bölge üzerindeki etkisi konusunda ne diyorsunuz?


İran; ekonomik ve politik olarak, Bağdat'ta zaten büyük bir güç. Erdoğan da o etkiyi yaratmak istiyor ama Ahmedinejad kadar orada etkili değil! Bu durum tabii PKK'yı da etkileyecektir.

- Arap Baharı için 'diktatörlüğün sonu' deniliyor...

Ortadoğu'daki ülkelerde gördüğüm tek şey 'intikam' duygusunun patlak vermiş olduğudur. Diktatörlüğün sona ermesi her ülkede farklı şekilde gerçekleşti. Çünkü her birinin kültürü, tarihi dokusu farklı. Mesela Libya'da Kaddafi'ye yapılan 42 yıllık birikmişlikti ve bu hiç tasvip etmesem de Kaddafi ve oğullarının sonunu bu şekilde yazdı. Bunun adı; politik şiddet, politik vahşet! Maalesef pek çok ülkede sürüyor. Kaddafi'nin yerde sürüklenişi, arabaya konuluşu tabii ki çok korkunç bir durum. 1960'larda Abdülkerim Kasım, Kaddafi'den çok daha vahşi bir şekilde öldürülmüştü. Arabaya bağlanmış ve kilometrelerce sürüklenmişti. Amerika, İspanya hatta İsrail'de bu tarz bir şiddet göremezsiniz. Herhalde bu demokrasinin kuvvetinden kaynaklanıyor. Teokrasi ve diktatörlük şiddeti çok daha farklı boyutlara çıkarıyor.

ERDOĞAN, ATATÜRK GİBİ

Erdoğan çok başarılı bir lider! Üç seçimi arka arkaya kazandıktan sonra ben Erdoğan'ı artık Atatürk gibi görüyorum. İsrail'le yaşanan problemlerden dolayı hiç kimse çıkıp 'Erdoğan başarısız bir liderdir' diyemez! Erdoğan Türkiye'de bir devrim yapıyor ama bunu sessiz bir devrim olarak nitelendiriyorum. Ortadoğu'daki gibi insanların ölümüyle gerçekleşen kırmızı bir devrim değil, beyaz bir devrim yaşanıyor Türkiye'de!

Burcu Bulut / Akşam
SON VİDEO HABER

Suriyeli çalıştıran esnaf şaşkın: 'Aha yabancılar da gitti!'

Haber Ara