Dört duvar arasından 4 yıldızlı hayata
İsrail ile yapılan anlaşma sonucunda serbest bırakılan Filistinliler, özgürlüklerinin tadını deniz manzaralı, yüzme havuzlu 4 yıldızlı otelde çıkartıyor.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-10-23 12:55:06
Hapiste ölmeyi beklerken, şimdi evlenmekten bahseden mahkumlar, durumlarını da ''cehennemden cennete transfer'' sözleriyle anlatıyor.
İsrail askeri Gilad Şalit'e karşı bırakılan 477 Filistinli'den yaklaşık 300'ü Gazze'ye gönderildi. Bunların yarısı da Batı Şerialı ya da diğer bölgelerden olup Gazze'de sürgüne mahkum edilen Filistinlilerden oluşuyor. Ancak bu mahkumlar, evlerinden uzakta olsalar da özgürlüğün tadını sonuna kadar çıkartıyor. Hamas'ın tüm masraflarını karşılayıp üstüne de 2000 dolar verdiği Filistinliler, Gazze'nin en güzel otellerinde misafir ediliyor.
Deniz kenarındaki otelleri dolduran eski mahkumlar, bir hafta önce hayal bile edemedikleri bir hayatı yaşıyor bugünlerde. Havuz kenarında güneşlenen, deniz manzaralı odalarda kalıp, yumuşacık yataklarda uyuyan Filistinliler, bu hayata alışmaya çalışıyor. Onlar hapisteyken gelişen teknoloji de onları şaşırtıyor. Her ne kadar tam olarak nasıl kullanacaklarını bilmeseler de ellerinden cep telefonlarını düşürmüyorlar.
1500 yıl hapse mahkum edildi
Bu mahkumlarda biri, İsrail karşıtı silahlı operasyonlara katılmaktan 1500 yıl hapse mahkum edilen 35 yaşındaki Yusuf Tahir El Kerim. 1500 yıllık cezasının 10 yılını çeken El Kerim, her zaman serbest kalacağına dair umudu olduğunu belirterek, ''Hapisteyim, her zaman burada olacağım, burada öleceğim gibi bir hisse hiçbir zaman kapılmadım. Hep bir umudum vardı. Biliyordum, 'bir gün serbest bırakılacağım, aileme döneceğim' diyordum kendi kendime'' diye konuştu.
İsminin serbest bırakılacaklar listesinde olduğunu öğrenince garip bir his duyduğunu kaydeden El Kerim, ''Kendimi zayıf hissettim, yorgun hissettim, ağlamamak için kendimi zor tuttum. İsmimin listede olduğunu öğrenene kadar geçen iki gün hayatımın en zor iki günüydü. Yemek yiyemedim, uyuyamadım. Ancak listede adımı görünce hayatım 180 derece değişti'' ifadesini kullandı.
"Hala mahkumlarla kalıyorum"
Serbest bırakılmasına rağmen, hala hapiste olduğunu zannettiğini anlatan El Kerim, şöyle devam etti:
''Çünkü burada yine mahkumlarla kalıyorum. Sabah uyandığımda onları görüyorum, onlarla yemek yiyorum, hep onlarla beraberim. Hala içerde olduğumu zannediyorum. Normal hayata alışmak için zamana ihtiyacım var. Mezarda yaşıyorduk, şimdi iki günde eskisi gibi olamayız. Çıktığımda hayatın değiştiğini gördüm. Teknoloji ben tutuklandığım zaman bu kadar gelişmemişti. Cep telefonlarını hala tam olarak kullanamıyorum. Mesaj gönderemiyorum, rehbere isim ekleyemiyorum. Bir ara yanımıza küçük bir kız geldi. Cep telefonu ile fotoğraf çektirmek istedi arkadaşımla. Ancak ben yapamadım. Eline aldı telefonu ve nasıl çekildiğini gösterdi. Yaşam ve insanlar değişmişti çıktığımızda.''
Odasının penceresini açıp dışarı baktığında Allah'a şükrettiğini belirten El Kerim, ''Kendi ellerimle kapıyı açıyorum ve yürüyüp gidiyorum. Bunu hapiste yapamıyordum. Günde sadece iki saat yürüyeceğimiz alana çıkmamıza izin verilirdi. Hep kapıyı açan, kapatan onlardı. Bazen bizi gece uykumuzdan uyandırırlardı sayım için. Kalkar ve yatağımızın yanında ayakta dikilirdik. Bu hayatım tamamen değişti. Şimdi istediğim gibi uyuyorum. Kimse de beni uyandırmak için kapımı çalmıyor. İstediğim yere gidiyor, istediğimi yiyor, istediğimi alıyorum. Hapiste özel elbiseler giyerdik, ancak şimdi istediğimi giyiyorum'' diye konuştu.
"Cehennemden cennete transfer"
El Kerim, içinde bulunduğu durumu ''Aslında bu durum mezardan çıkmak değil, cehennemden cennete transfer gibi bir şey'' diye anlattı. Evli ve bir oğlu olduğunu kaydeden El Kerim, eşi ve oğlunun yanına gelebilmek için önce Ürdün'e, ardından Mısır'a, ardından Refah üzerinden Gazze'ye gelmeleri gerektiğini ve bunun da zaman aldığını söyledi.
"Türk ve Filistin halkları ikiz gibidir"
Hamdullah El Hacai ise 33 yaşında. İsrail'e karşı yapılan operasyonlara yardım etmekten 20 yıl hapse mahkum edilen ve hayatının son 9,5 yılını içeride geçiren El Hacai, ''İşgal hapishanelerinde olmak çok zor. Dünyadaki başka bir hapishaneye benzemez'' dedi.
Sorulmadan Türkiye ile ilgili de konuşan El Hacai, ''Türk hükümeti ve halkını unutmak istemiyorum. Onlara sevgilerimi gönderiyorum.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a muhabbetlerimi göndermek istiyorum. Türk ve Filistin halkları ikiz gibidir ve bu tarih boyunca da böyleydi'' diye konuştu.
İsminin serbest bırakılacaklar listesinde yer aldığını öğrenince yaşadığı hissi tarif edemediğini belirten El Hacai, ''Zıplamaya, dans etmeye, ağlamaya başladım. Mutluluktan uçuyor gibiydim. Hapsedildikten sonra serbest bırakılmak, özgürlüğü yeniden elde etmek gibi bir his tarif edilemez. Böyle bir his yoktur. Serbest bırakılacağımıza inanmadım. Birbirimizi çimdikledik, birbirimize vurduk rüya görüp görmediğimizi anlamak için. Mısır sınırına eriştiğimde ise mutluluktan uçuyordum'' ifadesini kullandı.
Serbest olmanın farklı hissettirdiğini söyleyen El Hacai, ''Özgürken hapiste yapamadığımız birçok şeyi yapabiliyoruz. Oysa hapiste ne yapacağımız, ne yiyeceğimiz onlar tarafından belirleniyordu. Hatta voltaya çıkıp çıkamayacağımızı gardiyanlar belirliyordu. İsrailliler bizi cezalandırmak istedikleri zaman, yemekler, içecekler hatta ortak alana çıkma konusunda zorluk çıkartıyordu. Bu yeni ortama alışmak için zaman gerekiyor. Şükürler olsun şimdi kapıları kendim açıyorum, istediğim yere gidiyorum'' dedi.
Hala cep telefonu kullanmayı bilmediğini belirten El Hacai, ''5 yaşındaki çocuk biliyor, biz bilmiyoruz. Ne kadar ilginç ve komik. Umarım halkımız da aralarına yeniden karışmamız konusunda bize yardımcı olur'' diye konuştu.
"Erdoğan'ı alnından öpmek isterim"
Bekar olduğunu ve evlenmek istediğini kaydeden El Hacai, ''Ancak benim Gazze'deki sürgün hayatım 3 yıl. O yüzden eğer buradan biri ile evlenirsem onu ilerde Batı Şeria'ya götürmekte zorluk çekebilirim. Zira İsrail, eşimin buradan çıkmasına ya da Batı Şeria'ya girmesine izin vermeyebilir. Ancak birkaç gün içinde bu konuda bir karara varacağım'' dedi.
El Hacai, konuşmasının sonunda da yine Türkiye'ye değinerek, ''Erdoğan çok büyük biri. Onunla tanışmak, gördüğüm zaman da alnından öpmek isterim'' diye konuştu.
Yatağın üzerinde zıplamış....
El Hacai ve El Kerim'i memnun eden başka bir şey de kaldıkları otelin yatakları. İsrail hapishanelerindeki yatakların inceliğini eliyle tarif eden El Hacai, otele geldiklerinde ise çocuklar gibi yatağın üzerinde zıpladığını anlattı.
Kemal Şabin ise 39 yaşında. son 10 yılını içerde geçiren Şabin, 99 yıl hapse mahkum edilmiş, ardından cezalandırmak için 25 yıl daha eklemişler.
''Normal insanların bilmediği bir şey var. O da hapis'' diyen Şabin, hislerini tarif edemediğini söyledi. Anne ve babası Nablus'tan gelen Şabin ''Hapis insanlar için çok yıpratıcı, yıkıcı bir yer. Bir gazetede okumuştum. Haşerelerin bile kapalı mekanda yaşayamadığı yazıyordu. Haşereler yaşayamıyorsa insanlar nasıl yaşasın? Bizi yaşatan tek şey, Allah'ın bize verdiği sabırdı'' ifadesini kullandı.
Evlenme imkanı bulamadığını, ancak artık evlenmek istediğini anlatan Şabin, ailesi ile yan yana bulunmaktan büyük bir mutluluk duyduğunu anlattı. Şabin, Türkiye'ye de Filistin'e gösterdiği destek için teşekkür etti.
Şabin'in babası da oğluna kavuştuğu için mutlu olduğunu söyledi. Gazzelilerin kendilerini karşılamasından da övgüyle bahseden baba, ''Ensarın Hz. Muhammed'i Medine'de ağırlaması gibi aynen. Kimseyi bize kızgın görmüyorum, herkes gülümsüyor. Herkes bizi evine davet etmek istiyor'' diye konuştu.
Şabin'in annesi ise konuşmakta zorluk çekti. Anne, ''Onu bağrıma bastığımda ne hissettiğimi size anlatamam. Allah bana oğlumu geri verdi'' dedikten sonra ağlamamak için kendini zor tuttu.
AA
SON VİDEO HABER
Haber Ara