Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Vefatının sekizinci yılında Aliya...

Büyük lider ve dava adamı Aliya İzzet Begoviç 19 Ekim 2004'de Rabbi'ne kavuşmuştu. Türkiye'nin yaşadığı acı nedeniyle dün anamadığımız merhum hakkında yazar Gökhan Özcan'ın 4 yıl önce kaleme aldığı duygusal yazıyı önemine binaen tekrar yayınlıyoruz.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-10-20 13:55:39

Vefatının sekizinci yılında Aliya...
Gökhan Özcan *

İlk kim söyledi bilmiyorum, ama hepimiz birden söyledik sonra, sana bütün gönlümüzle, bütün ruhumuzla ve içimizin ücrasına sakladığımız kir bulaşmamış bütün çocukluğumuzla Bilge Kral dedik,

biricik Bilge Kralımız, seni nur rengi yüzünden tanıdık, heybeti ve merhameti aynı anda taşıyabilen dünyalar güzeli gözlerinden bildik,

her ismini söyleyişimizde bu soğuk zamanın üşüttüğü kalplerimizde kardelenler açtı, seni içimize serpiştirdiğin bahar tazeliğiyle anladık, bir türlü olamadığımız sükûneti senin ikliminde bulduk,

o kadar kendin oldun ki ömrün boyunca dünyadaki hiç kimse sende bir yabancılık bulamadı, o kadar kaviydin ki durduğun yerde kimse seni yerinden kıpırdatamadı,

seni yeryüzündeki bir coğrafyaya sığdıramadık, seni gönüllerimizin uçsuz bucaksız vatanında ağırladık, o kadar yakın, o kadar insan oğlu insan durdun ki yanımızda seni dedemiz, babamız, kardeşimiz, dostumuz, arkadaşımız bildik,

o kadar bizimle beraber attın ki adımlarını, en uzun yolda en has yoldaşımız bildik,

o kadar huzur doluydu ki yüreğin, karanlığın ucuna düştüğümüz, yorulduğumuz, daraldığımız her an, birbirimizden habersiz sırrımızı aldık, derdimizi aldık, yaralarımızı aldık kapına geldik, seni sırdaşımız bildik, öfkelerimizin yalçın dalgaları senin sahilinde sakinleşti, seni dünyanın en güzel esas duruşuna sahip komutanımız bildik,

hayat böyleydi işte, bir alim, bir mütefekkir, bir gönül aydını, bir fikir aydınlığı idin, mazlumların şanlı komutanı oldun, yürek dolusu selamladı askerlerin seni, yürek dolusu selamlıyor,

ülkenin sınırlarıyla sınırlı değil artık senin krallığın, Bilge Kral, bütün çocukların ve kalplerde gizli kalan bütün çocuklukların masumiyeti kadar uçsuz bucaksız senin krallığın, belki her gün değil ama, ömründe en az bir gün nöbet tutuyor senin aydınlığında neferlerin,

nasıl unuturuz ki seni, nasıl tarihin tozuna toprağına bırakırız ki, ahir ömrümüzde kaç adam gibi adam gördük, kaç çocukla çocuk kadar olabilen dev gördük ki, şimdi her adın geçtiğinde, söz sana her tevafuk ettiğinde, hatıran içimizden her geçtiğinde başımızı bir el okşuyor, senin elin, kim bu şefkati gösterdi ki bize,

samimi ve fakat kusurlu hallerimize, dik duramadığımız zaman senin dimdik duruşunla avunduk, tutunacak hiç insanlığımız kalmadığında senin tükenmez insan oluşuna tutunduk, zemherinin üşüttüğü ellerimizi senin avuçlarında ısıttık, hepimiz binlerce binlerce binlerce kere "Aliya gibi olmak" hayali kurduk, bir okyanus kadar engin olmak, bir rüzgar kadar özgür, bir pervane kadar adanmış, bir meçhul asker kadar yiğit,

belki bakınca hiç kimse göremedi üstümüzde o Aliya ahvalini, ama kimsenin göremediği zihin meydanlarında kalkıp dimdik ayağa, o dünyanın en güzel selamını verdik biz de görünmeyen ordularımıza,

sen bizim sadece Bilge Kralımız değil, unutulmaz kahramanımız oldun, vefatını öğrendiğimizde milyonlarca kalbe milyonlarca ateş düştü, göklerin cenaze törenine katılmakla görevlendirdiği yağmur damlaları olmasa yanıp kavrulabilirdik,

hayat çok yakışmıştı, ölüm de çok yakıştı sana, seni çok özledik, özlüyoruz bilesin,

bıraktığın sancağı yüzbinler taşıyor söylediğin gibi, ama Aliyalık yine sadece sende kaldı, hangi toprak bir yüzyılda birden fazla Aliya'nın ağırlığını kaldırabilir,

sana sevgilerimizi gönderiyoruz, kır çiçekleri, fatihalar, ruhun şad olsun Bilge Kralımız, nur içinde yat, mekanın cennet olsun, varsa orada imkanın sen de bize dualar gönder, sana, dualarına ihtiyacımız var.

* Yeni Şafak

Aliya İzzet Begoviç kimdir?

1925 yılında Samaç’ta(*) dünyaya gelen Aliya, babasının Saraybosna’ya taşınmasıyla beraber, artık doğduğu şehirden ziyade -kendisinin de deyimiyle “Saraybosnalı’yım”- kimliği ön plana çıkmıştır.

Gençlik yıllarından itibaren siyasetle ilgilenmiştir. Henüz 16 yaşındayken, yani II. Dünya Savaşı sırasında “Genç Müslümanlar Örgütü”ne üye oldu. Bundan dolayı da savaştan sonra hapsedildi. 1949 yılında beş yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Hapisten çıktıktan sonra, hukuk, sanat ve bilim konularında eğitim gördü. Bu esnada bir inşaat şirketinde işe girdi. “Genç Müslümanlar” teşkilatında aldıkları karar doğrultusunda, dinî eğitim almaya başlayan Aliya İzzetbegoviç, Yugoslavya’da yayınlanan birçok dergi ve gazetenin yanısıra, İslam dünyasında da yazılar neşretti.

Bütün dünyada büyük bir yankı uyandıran en önemli eserleri 1970 yılında kaleme aldığı “İslam Bildirisi” (manifestosu) ile 1980 yılında tamamladığı “Doğu ile Batı Arasında İslam” adlı kitaplarıdır.

“İslam Bildirisi” kitabı delil gösterilerek 1983 yılında tutuklanarak 14 yıl hapse çarptırıldı. Önce 12, arkasından 9 yıla indirilen cezası, sonradan, yaptığının hatalı olduğunu söylemesi neticesinde çıkarılacağı ifade edilmesine rağmen bu teklifi şiddetle reddetti. Daha sonra uluslar arası baskının da etkisiyle affedildi. 1989 ylında hapisten çıktı.

Henüz hapisteyken komünist bloğun dağılacağını ifade eden Aliya, yakın arkadaşlarıyla beraber bu durumun kritiğini yaptı. Nitekim çıktıktan bir müddet sonra 1990 yılında bir sanatçı arkadaşının ismini koyduğu “Demokratik Hareket Partisi – Stranka Demokratske Akcije” SDA’yı kurdular. Oybirliği ile ilk başkanı seçilen Aliya, ölünceye dek genel başkan olarak kaldı.

Kitabını hazırlayan Alev Erkilet Hanıma: “Sizi en çok hangi yönü etkiledi?” diye sorulduğunda, o: “Beş yüz sayfanın her satırı… Bu kadar ceza, ayrımcılık ve katliam yaşadığı halde, kalbi asla katılaşmamış bir insandı, beni en çok bu insan yanı etkilemiştir.” diyerek insanî ve İslamî hoşgörüsünü ifade etmekte.

Cemalettin Latiç ise: “Her zaman göğsünü gere gere, İslamcı olarak gördüğünü ve bu yüzden hapiste yattığını söylerken, o, ayağında prangalar taş kırdı, ama bir gün olsun ideallerinden kaygılanmadı.” Aliya, dostlarına şunları söylüyordu: “Bağımsız bir Bosna devleti kuruldu, zalimler devrildi. Çok yaşadım ve yoruldum. Şimdi sevgilime kavuşmak istiyorum.” derken dünyada yapacaklarını yaptığını ifade ediyor.

Fransız aydını Henry Levi’nin deyimiyle: “Avrupa Bosna’da öldü.” Yani Avrupa’yı Bosna’da öldürürken Aliya şöyle diyor: “Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa, onlar bunların tamamını yaptılar. Hem de Batı’nın gözü önünde; Batı medeniyeti adına.”

“Hayat kısa değil, ben onu uzun buluyorum.” diyen, İslam dünyası için bir model lider olan Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç, 78 yaşında 19 Ekim Pazar günü Hakk’a yürüdü.

Büyük bir değerini kaybeden İslam dünyasının tekraren başı sağolsun.
Aliya İzzet Begoviç'in ardından... (foto galeri)

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara