Wall Street ve Çay Partisi

İlk bakışta bu soru dinleyenlere gülünç gelecektir: Bir yanda Obama karşıtı, hükümet karşıtı, göçmen karşıtı, silah taşıma özgürlüğü için bunu sınırlandıran her türlü anayasa yorumuna karşı bir popülist hareket olan Çay Partisi bulunuyor. Öte yandan (orta üst sınıf kökenli hiç de küçümsenemeyecek bir grup tarafından destekleniyor olsa da) 1960'ları anımsatacak şekilde ekonominin yıkımındaki sorumluluğundan dolayı Wall Street'in hak ettiği bedeli tamı tamına ödemesi gerektiğini düşünen gençlerin örgütlediği OWS var. Çoğu kez aşırıcı olan bir sağ hareket ile sol kökenli bir hareket arasında doğal olarak ancak çok az ortak nokta gösterilebilir.

Time dergisinde konuyla ilgili yayımlanan makalede, yazar, her iki grubun mensuplarının da ceplerindeki dolarların devlet tarafından Wall Street'i kurtarmak için kullanılmasına öfkeli olduklarını yazıyor. Yine yazara göre her kuşağın bir öncekine göre en azından toplumsal konumu itibarıyla çok daha başarılı olacağını, daha parlak bir geleceğe sahip olacağını vazeden Amerikan Rüyası'nın sarsılmasından dolayı ve yine her iki grup kendilerine göre bir demokrasiden çok plütokrasiyi andıran sistem karşısında öfkeliler.

Ancak benzerlikler bu noktada sona ermektedir. Politico dergisi, Çay Partisi grubunun, OWS hareketine katılanların bazılarının yaptığı taşkınlıkları gösteren videoları paylaşıp yayarak, Wall Street ya da San Francisco ya da Boston sokaklarını işgal eden militanlarla sendikalar arasında bağlantı kurma yolu arayarak, OWS'nin kamuoyu nezdinde saygınlığını en alt düzeye indirme çabası içinde olduğunu aktarmaktadır. En garip olanı da Çay Partisi mensuplarının (kendileri ve OWS için ABD'deki Siyah hareketleri içinden örnekler seçerek) başlattıkları hareketin Martin Luther King'in hareketiyle karşılaştırılabilir bir hareket olduğunu, oysa OWS hareketinin Malcolm X'in önderliğinde 1960'larda eylemler yapan radikal Kara Panterler hareketine benzediği görüşünü ısrarla tekrarlamasıdır.

Çay Partisi'nin soldaki rakibini itibarsızlaştırmak için gösterdiği tüm çabalara karşın Amerikalılar hiç de bu konuda ikna olmuşa benzemiyorlar. Yine Time'ın gerçekleştirdiği bir ankete göre Amerikalıların yüzde 54'ü hareketin taraftarı olmayı sürdürüyor, Çay Partisi'ne verdikleri destek ise tamı tamına bunun yarısı oranında, sadece yüzde 27'de kalmaktadır.

Çay Partisi belki de (yıpranma sürecine girmeden önceki) bir dönüm noktasında. Barack Obama'nın seçiminden sonra Cumhuriyetçi Parti de, istediği gibi yönlendirdiği Çay Partisi'ni oyuncağı haline getirme çabası içinde. Kuşkusuz Çay Partisi'nin fikirlerine (eğer böyle bir şey denebilirse) en uzak olan kişiyi, Mitt Romney'i, Beyaz Saray'a çıkmasını hedeflediği başkan adayı olarak seçme hazırlığı söz konusudur. Ve nihayet Çay Partisi'ni finanse eden Wall Street de bu hareketin liderlerine artık sakinleşmeleri gerektiğini bildirdi. Çay Partisi mensupları ülke ekonomisini tehlikeye atan aşırıcı davranışlarıyla patronlarının çıkarlarını tehlikeye atmaktalar. Çay Partisi mensupları ülkeyi istikrarsızlaştırma ve 44. başkanın yeniden seçilmesini engelleme çabalarına katkı sunma görevlerini başarıyla yerine getirdiler, ancak ekonominin çarklarını daha fazla kırmalarına izin vermek söz konusu bile olamaz. Şimdi artık dolaba geri girmenin zamanı geldi!

Aynı zamanda OWS de ilginç bir şekilde sanki bazı Wall Street devlerinin onayını almış görünüyor. Citigroup şirketinin CEO'su Vikram Pandit, Businessweek'e "göstericilerin duygularının tamamen anlaşılır" olduğunu düşündüğünü beyan etti. Ona göre "ABD yurttaşları ile finans kurumları arasında güven son derece büyük bir ölçüde zedelendi. Wall Street'in şu anda gerçekleştirmesi gereken görev ise zedelenen bu güveni yeniden oluşturmaktır". Daha yapılacak çok iş var.

Le Fıgaro 14 Ekim 2011

Zaman

Wall Street ve Çay Partisi

Time dergisi soruyu kamuoyu önüne koydu: Acaba artık ABD'nin bin 100 kentinde örgütlü olan Occupy Wall Street (OWS), Çay Partisi ile birleşebilir mi?