Dolar

34,8679

Euro

36,6408

Altın

3.020,44

Bist

10.054,69

İstanbul sahipsiz değil insafa gelin

Zeytinburnu'nda yükselen iki gökdelen, İstanbul'un tarihi silutini yok ediyor. Toplumdan yükselen sesi ise kimse duymuyor, duymak istemiyor.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-10-18 23:28:06

İstanbul sahipsiz değil insafa gelin
Haber Merkezi / TİMETURK

İstanbul'un estetik görünümün başlıca simgelerinden olan Sultan Ahmet Cami'nin arkasında 2011 Sonbaharında Zeytinburnu’nda yükselen üç gökdelen tepkilere neden olmuştu. İstanbul Sahipsiz Değil Platformu İstanbul'un tarihi silüetine zarar veren bu görüntünün ortadan kaldırılması gerektiğine vurgu yapan bir basın açıklaması yaptı.

2011 Sonbaharında Zeytinburnu’nda yükselen üç gökdelen, binlerce yıllık bilgi ve kültür birikiminin, estetik duyuşun muhteşem bir topografyaya nakşedilmesiyle ortaya çıkan İstanbul silüetini hoyrat bir biçimde bozmuştur. İstanbul’un ruhlara sinen gerçek saltanatı bu siluette saklıydı. İnsaf sınırlarını zorlayan bu manzara ile ilk defa karşılaşanların içinin sızlaması bu sebepledir.

Zaman zaman kendisine yöneltilen şuursuz politikalara karşı bu siluet sabırla ve incelikle direniyordu. İstanbul çok şey gördü, çok şey yaşadı: Tek Parti devrinde üvey evlat olarak kaderine terk edildi. Menderes’in imar çalışmaları, akıl almaz yıkımlarla bir felakete döndü. Park Otel ve Gökkafes’e verilen izinlerle sınır tanımaz tamah ve yağma anlayışının önü açıldı. Nihayet Zeytinburnu’ndaki üç gökdelen son marifet olarak karşımıza çıktı.

Şeffaf bir kamusal tartışma ve bilgilendirme süreci işletilmeden, maharetle kimi hukukî kurullardan adeta kaçırılarak, birçok itiraza rağmen “aniden” karşımıza çıkarılan bu gökdelenler, İstanbul şehrinin sahipsizliğini gözler önüne sermiştir.


Bir mimarın çığlığı:
Gelin artık bu şehri kurtarın!
Fetih ile birlikte abidevî eserler ve gelip geçici ahşap binalarla İstanbul’a yeni kimliğini veren Osmanlılar, Ayasofya’nın yanına o nitelikte ve o güzellikte bir yapı koyana kadar yaklaşık iki yüzyıl beklediler. Haddini bilerek gelişen bu uzun kültürel-estetik yürüyüşün meyvesi Sultanahmet Külliyesi olmuştur. Böylelikle İstanbul benzersiz siluetinin son incisine de kavuşmuştur.

İstanbul’u diğer şehirlerden ayıran en büyük özelliği, üç denizi, gecesi ve gündüzü, tepeleri ve rüzgârları ile bakan gözlere bir yığın perspektif sunmasıdır. Bunu idrak edemeyenlerin ortaya çıkan durum karşısında “aslında her yerden gözükmüyor, fotoğraflar zumlanmış, pek yukarıdan çekilmiş” şeklinde bahaneler üretmeleri tam anlamıyla bir çaresizlik örneğidir.

“İnsaf dinin yarısıdır” derler. İnsaf, hakları doğru bir ölçü ile yerine getirmek ve muhafaza etmektir. Bir müteşebbis en kârlı olanı, en çoğunu, en büyüğünü herkesten fazla isteyebilir. Bunun gerçekleşmesi azmi ve telaşıyla, şehrin, mahallenin, komşunun, yoldan geçenin, temaşa eden gözlerin, topografyanın, çevrenin hakkını gözetmeyebilir. Şehrin eminleri olarak bunun yolunu açan Zeytinburnu Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesine tek kelime ile el-insaf diyoruz! 

İstanbul Sahipsiz Değil Platformu

İmza Kampanyası için tıklayınız:

Haber Ara