Dolar

34,8687

Euro

36,6412

Altın

3.024,54

Bist

10.033,78

Özgün ülke Türkiye

Türkiye AB'den uzaklaşıyor ve Doğu'ya kayıyor söylentilerinin sıkça kullanıldığı bu günlerde Haber7.com yazarı İhsan TOY köşesinde Türkiye'nin kendine has halini yazdı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-10-13 13:28:38

Özgün ülke Türkiye
Türkiye Doğu ile Batı arasında kendine has, özgün bir tarz geliştiriyor. Aslında bu, Türkiye’ye tarihin ve coğrafyanın dayattığı doğal bir nehir yatağıdır.

İki şeyin çok fazla ortak ve benzeşik yönünün bulunması onları birbirine yaklaştırır ancak kesinlikle aynı şey yapmaz. Tek yumurtadan çıkmış ikiz kardeşler bile farklıdır birbirinden.

Türkiye kendine has bir tarihsel süreç yaşıyor. Bizim öykümüz ne Batının geçirdiği evrelerle ne de Doğunun yaşadığı tecrübelerle tamamen örtüşüyor. Batıya has motifler taşımakla birlikte Doğuya özgü tarafımız da hiç ihmal edilmiyor.

Üzerimizde oyun kuranların planları, herhangi bir şablona uymadığımız için önünde sonunda bozuluyor. Oyun kurucuların beklediği gibi, bir kıvılcımın yanması kitleleri topyekûn ve yıkıcı halk hareketlerine yönlendiremiyor.

Türkiye’nin özgün tecrübesini, Doğulu ve Batılı sosyal bilimciler, güçlü empati taşıyabilecek süreçleri yaşamadan, bulundukları entelektüel jeoloji ile anlayamazlar. Dünyada Türkiye’ye yönelik tebellür eden şaşkınlıkla karışık hayranlık da buradaki “anlayamamak”tan kaynaklanıyor. Onlara yol gösterecek, her iki bakışı (Doğu-Batı) idrak etmiş, içeriden konuşabilen sosyal analitikçilerdir.

Ülkemiz yaşlı Avrupa’nın “erken” yaşadığı pragmatik devrimlerden dersler çıkarıyor. Ama özünde taşıdığı toplumsal dinî ve kültürel derinliği, onun Batıyı birebir taklit etmesini engelliyor. Değişimi gerçekleştirmek için de Doğu halklarının “Arap Baharı” kadar “geç” kalıp, öncülsüz ve sosyolojik derinlikten mahrum kalacak denli, paradigması yeniden şekillenen çağa hazırlıksız yakalanmıyor.

Bu ülke, 88 yıl Cumhuriyet ve 623 yıllık Osmanlı devlet tecrübesi, jeopolitik konumu, doğu-batı-kuzey ve güneyinden beslenen nüfusu ile dört tarafının insanını, Anadolu kimliğinin üstüne kazanarak barındırıyor.

Doğu ile Batı arasında oluşturduğumuz küme, Doğudaki bardağın boş tarafını görenlerce dışlanmadığı gibi Batıda bardağın dolu tarafına bakanlarca da reddedilmiyor.

Tüm bu sebeplerden, Türkiye Doğu ile Batı arasında kendine has, özgün bir tarz geliştiriyor. Aslında bu, bize tarihin ve coğrafyanın dayattığı doğal bir nehir yatağıdır. Nehrin akıp sonunda yatağına dönmesi gibi dinî, kültürel ve coğrafi jeolojisiyle siyasi irade birleşince, yaşadıklarımız Türkiye’yi “çevre”den çıkarıp yeniden “Merkez Ülke” olmaya zorluyor.

Daha önceki yazılarımdan birinde “Bu topraklar sanıldığı gibi köprü değildir. Ülkemiz için kullanılan yönler ya da kültürler arasındaki “köprü” metaforu yanılgıdan ibarettir. Köprünün üzerinden ve altından geçenler onu aşındırmaktan öte bir şey yapmazlar. Tam tersine ülkemiz farklı yönlerden gelen dinî, kültürel ve etnik alüvyonların birikip yerleştiği verimli bir ovadır” demiştim. Kısaca bu ülkede yaşayan hiç kimse -geldiği yer neresi olursa olsun- kendisini yabancı hissetmez ve herkes ev sahibidir. Ülkemizin özgün öyküsünü de bu durum besliyor.

Türk dilinin büyük şairi Tanpınar’ın
“Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında...”

dizelerindeki gibi; ülkemiz ne tam içindedir Şarkın ve ne de büsbütün dışındadır Garbın.

Türkiye Doğudan bir ülke ile konuşurken, ilkelerden taviz vermeden, Doğulu aidiyetini ihmal etmeyerek ve rahatlıkla Batılı kimliği ile konuşup itibar görebiliyor. Batıdan bir ülke ile konuşurken ise Batıya aidiyetini terkisine alarak, tutarlılıktan ödün vermeden, rahatlıkla Doğulu benliği ile diyaloga girip başarılı olabiliyor.

Ülkemiz geçmişte olduğu gibi Doğu-Batı arasındaki muhkem yerinde yine kendi özgün öyküsünü yazıyor, “‘Modern’ bir derviş” gibi yoluna devam ediyor.

Türkiye-Azerbaycan, Almanya-Belçika


Daha iki gün önce Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde Türkiye-Azerbaycan ve Almanya-Belçika futbol maçlarında yaşananlar Türkiye’nin özgünlüğün delili gibi duruyor.

Türkiye “dost ve kardeş ülke” Azerbaycan’a yenilir ya da berabere kalırsa finallere katılma şansını tümüyle kaybedecekti. Öte yandan Belçika Almanya’yı yenerse, kazansak bile eleniyorduk.

Türk Milli takımı kadrosunda Brezilya asıllı Türk vatandaşı Mehmet Aurélio, İngiltere doğumlu, Antigua asıllı, KKTC vatandaşı Colin-Kâzım Richards ile başta Hamit Altıntop ve Belçika vatandaşlığına sahip kaleci Sinan Polat olmak üzere Avrupa’da doğan diğer futbolcular da yer alıyordu. Alman Milli Takımı’nda ise Türk asıllı Alman vatandaşı Mesut Özil kadrodaydı.

Türkiye Azerbaycan’ı 1-0 ve Almanya Belçika’yı 3-1 mağlup edince şansımız sürüyor.

Türkiye-Almanya maçında oynamayan Özil, Almanya-Belçika maçında attığı gol ve asistle coşuyor, hem kendini hem Türkiye kamuoyunu “Mesut” ediyordu. Öte yandan bayrakları bile bizimle aynı motifi taşıyan Azerbaycan Milli Takımı oyuncularının sahadaki kararsız ve karışık duygu tutumu, empatiyi hak ediyordu.

Türkiye’den biri izah etmezse, dışarıdan bakanların yaşananları anlayabilmesi neredeyse imkânsızdır.

İşte Türkiye’nin özgünlüğünün futboldaki bir kaç günlük somut yansıması.

Kısa mesaj hattı

İyimserliği tamamıyla yok etmedikçe kötümserlik iyidir.

Kötümserliği bütünüyle yok etmeyen iyimserlik daha da iyidir.
SON VİDEO HABER

Suriyeli çalıştıran esnaf şaşkın: 'Aha yabancılar da gitti!'

Haber Ara