Çelik, pantolon düzenlemesinin geri çekilmesinin ardından gündeme gelen başörtüsünü de kapsayan teklifle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Hüseyin Çelik, şu ifadeleri kullandı: “Kadın milletvekilleri saçlarını açıkta bırakır; türban, başörtüsü veya bone takar. Böyle olsa giremezler veya girerler diye bir şey var mı? Üniversitelerde kılık kıyafeti yasaklayan bir hüküm var mı? Yok. Ama yıllardan beri keyfi ve fiili bir yasak uygulanıyordu.
TBMM’de başörtülü bir hanım olabilir mi? Olabilir. Bana göre sarışın-esmer bayan ayrımı yapmadığımız gibi, başı açık-başı kapalı gibi bir ayrım da yapamayız.
Milletvekili olan erkeklerin önemli bir kısmının hanımı başörtülüdür. Bunların dünya görüşü aynıdır, onlar girebiliyor ama hanımları giremiyor. Bu kadına karşı yapılmış bir haksızlık.
Türkiye, üniversitelerdeki sorunu aştı, bunu da aşabilir. Yeter ki CHP, MHP ve BDP bu konuda iyi niyetli olsun. Birbirimizi hırpalamadan, rejim tartışmalarını gündeme getirmeden bu mesele kendiliğinden hallolabilir. Şahsen bana kalırsa bunun için kanuni bir düzenlemeye de gerek yok.
Kamusal alan için böyle bir özel düzenlemeye gerek var mı yok mu o konuda kendimi yetkili bulmam.”
'TUTUKLULUK SÜRESİ 5 YILLA SINIRLANDIRILMAZ'
Hüseyin Çelik, Avrupa Birliği (AB) ölçütlerinden yararlanarak tutukluluk süreleriyle ilgili çalışma yaptıklarını da söyledi.
Çelik, şöyle konuştu:
"Tutukluluk halinin devamı ile ilgili yeni bir düzenleme yapılabilir. Ancak herkes için 5 yıl tutukluluk süresi derseniz kesinlikle bunun altında kalkamazsınız.
Elbette mahkeme son kararını vermeden kim suçlu kim suçsuz bunu biz tayin edemeyiz. Ama örneğin Danıştay saldırısı sanığı olan 3 kişi şu anda içeride. Bu kişi 5 yıldır mahkeme sonuçlanmadığı için eğer 5 yılla sınırlarsanız bırakılacak demektir.
Tutukluluk halinin devamı ile ilgili prensiplerle, kriterlerle ilgili yeni düzenlemeler yapılabilir. Ama her suç niteliğine göre standart 5 yıla indirmek gibi bir uygulamanın olmayacağını söyleyebilirim.
'KURDA MERHAMET, KUZUYA ZULÜM'
Adam karısına 30 bıçak sağlayarak herkesin gözü önünde öldürmüş ama mahkeme sonuçlanmamış şimdi bunu bırakalım mı? Bırakınca bu adam ortada kalır mı? Kurda merhamet etmek, kuzuya zulmetmek demektir.
Bir adam bizzat adam öldürmüş, birisi de ona lojistik destek sağlamış; arada çok fark var mı? Bu şebekenin, işlenmiş bir suçun parçasıdır. Dolayısıyla eğer bu insanlar yakalanırsa hepsi aynı hükümden yargılanırlar. Efendim şu adamın terörle ne alakası var? Birisi darbe planı hazırlamıştır diğeri de ona destek olmuştur.
Avrupa Birliği ölçütlerini esas alan onu gözardı etmeyen bir çalışma yapıldığı doğrudur ama ‘10 yıldan 5 yıla indirildi’ şeklindeki haberler doğru değildir."
'BDP'NİN YAPTIĞI MALUMUN İLAMI'
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, KCK tutuklamalarına da değindi.
BDP'ye terörü meşru görmeme çağrısı yapan Çelik, şu ifadeleri kullandı:
"KCK, PKK’nın bir koludur. BDP, KCK’yı savunduğu zaman kendini PKK ile özdeşleştirmiş olur. BDP’nin PKK’nın siyasi kolu olduğu ile ilgili inanç bugüne kadar malum bir sırdı. BDP’liler, son çıkışları ile bu sır kısmını da kaldırdı, bunu iyice malumun ilamı haline getirdiler.
Şiddeti arkaya alarak değil, demokratik değerler platformunda siyaset yaparak -söyledikleri çok aykırı, bizim için alt üst edici olabilir- fikir özgürlüğü kapsamında savunabilirsiniz. Fakat terörü meşru görerek bunu yapmamalılar. Bunu yaptıkları zaman terör örgütü ile özdeşleşmek gibi bir sıkıntı ile karşı karşıya kalırlar."
Hüseyin Çelik, Abdullah Öcalan’a ev hapsi konusunun ise gündemlerinde olmadığını ifade etti.
ntvmsnbc