Hasan Cemal'i bir de benden dinleyin…
Hasan Cemal'in ne kadar demokrat olduğu anlatıla anlatıla bitirilemiyor. Ben Hasan Cemal'in geçmişte ne kadar demokrat ve ne kadar insan olduğunu size anlatayım. Anlatayım ki bu da geçsin kayıtlara...
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-10-11 10:45:04
Son günlerde basında “Barışa Emanet Olun” adlı kitabı dolayısıyla Hasan Cemal'le ilgili övgüler almış başını gidiyor. Ne kadar demokrat olduğu anlatıla anlatıla bitirilemiyor.
Ben Hasan Cemal'in geçmişte ne kadar demokrat ve ne kadar insan olduğunu size anlatayım. Anlatayım ki bu da geçsin kayıtlara.
1997'nin Mart ayıydı.… Yer Pakistan'ın başkenti İslamabad… Orada Türkiye'nin de üyesi olduğu İslam Konferansı Örgütü (yeni adıyla “İslam İşbirliği Teşkilatı”) tarafından kurulan International Islamic University'de okuyan bir avuç Türkiyeli öğrenciyiz.
O zaman internet henüz çok yeni. Dolayısıyla bu günkü kadar gelişmiş iletişim imkânları yok.
Haberleşme henüz telefon ve mektup aracılığıyla sağlanıyor.
Yani memleket hasreti almış başını gidiyor. Arada Türkiye konsolosluğuna giden arkadaşlar konsolosluğa gelen ve tarihi geçmiş gazeteleri yurda getiriyor… O eski gazeteleri okurken bile acayip mutlu oluyoruz.
Türkiye’den biri geldiğinde hemen toplanıyoruz ve Türkiye’yi konuşuyoruz.
Zamanın Türkiye cumhurbaşkanı Demirel'in, içinde gazetecilerin ve yazarların da olduğu bir heyetle Pakistan'a bir ziyaret gerçekleştireceğinin haberini alıyoruz... Seviniyoruz… Bu vesileyle de olsa, ülkemizden 8.000 km. uzaklıktaki bir ülkede yurttaşlarımızla karşılaşıp, onlar üzerinden bir nebze de olsa memleket hasreti gidereceğiz.
Heyetin bir bölümünün İslamabad'daki Holiday Inn Hotelde kaldığını öğrendik ve bir grup arkadaşla birlikte otele gittik. Baktık lobide Ali Bayramoğlu, Oral Çalışlar, yanılmıyorsam Tamer Korkmaz ve Hasan Cemal oturuyorlar. Yanlarına gidip selam verdik ve kendimizi tanıttık. Onlar da otel yemeklerinin çok baharatlı olup damak zevklerine hitap etmediği için aç kaldıklarını ve Türk damak zevkine yakın yemekleri olan bir restorana götürmemizi bizden rica ettiler.
Biz de ülkemizin insanı olan bu misafirlerimizin ricasını memnuniyetle kabul ettik ve onları İslamabad, Cinnah Market'te bulunan bir Afgan lokantasına davet ettik.
Lokanta'da yemek yerken bir taraftan da muhabbet ettik.
Konuklarımızı üniversitenin yurdunda çay içmeye davet ettik. Ama programlarının elvermediğini söylediler.
Yemekten sonra, o zamanlar Cumhuriyet gazetesinde yazan Oral Çalışlar lokantanın önünde nöbet bekleyen üniformalı polisle fotoğraf çektirince Ali Bayramoğlu espriyi patlattı: "Yahu şu cumhuriyetçilerdeki üniforma aşkına bakın. Burada bile nüksetti" dedi...
Keyif verici bir buluşma oldu. Misafirlerimiz de memnuniyetlerini ifade ettiler ve yemekten sonra kendilerini otele bıraktık.
Hadise böyle ama gelin görün ki Hasan Cemal gazetedeki köşesinde bu yemekle ilgili öyle bir yazı yazdı ki tam bir andıçlama, jurnalleme ve ispiyon mantığıyla yazıldığı her satırında farkediliyordu.
Demek Hasan Cemal o yemekte bir taraftan bizimle muhabbet ederken bir taraftan da gurbetteki bu gençleri nasıl belden aşağı vurabilirim, bunlara nasıl çakarım hesapları kurmuştu.
26 Mart 1997 tarihli, Sabah gazetesindeki köşesinde yazdığı “Afgan kebabı, Kabil pilavı…” başlıklı yazı aslı astarı olmayan bilgilerle dolu acayip bir dinozor yazısıydı.
Yani 28 Şubat'a giden yola taş taşımak için yarışan koroda Hasan Cemal de vardı.
Hasan Cemal'e ve onun bilgi kaynaklarına göre üniversitenin kampüsünde tanklar ve toplar cirit atıyordu…
Öğrencilere silahlı eğitim veriliyordu.
Öğrenciler Afganistan'da silahlı eğitim alıyordu.
İçlerinde Türklerin de olduğu öğrenciler kampüste kalaşnikofla dolaşıyordu.
Akla ziyan iddialar…
Sayın Cemal, kampüs sizin anlattığınız gibi bir savaş mühimmatı deposunu andırsa, “Taliban sakallı” diye nitelediğiniz o gençler sizi neden yemek sonrası kampüste çay içmeye davet etsin?!
Geleneksel olarak hemen her erkeğin sakallı olduğu, hatta bazı yörelerinde buluğa erip de sakal bırakmayan gençlerin ayıplandığı bir ülkede Türkiyeli öğrencilerin bazılarının da sakallı olması Hasan Cemal'i acayip rahatsız etmişti. Çünkü o zamanlar Hasan Cemal'in başörtüsü alerjisi de vardı… Merve Kavakçı’ya demediğini bırakmamıştı mesela.
Kenan Evren'in dahi kurulmasına onay verdiği, İslam Konferansı Örgütü'ne bağlı ve 68 ülkeden öğrencinin eğitim gördüğü, Pakistan'ın en olaysız ve en barışçıl üniversitesi kabul edilen bu üniversitede Hasan Cemal'e ve onun haber kaynaklarına göre terörist yetiştiriliyordu.
Nihayet Hasan Cemal muradına ermişti… Cumhuriyet gazetesi ve Hasan Cemal gibi faşist odakların yaptığı akla ziyan yayınlar sebebiyle yurtdışı öğrencilerinin denklikleri iptal edilmişti. Hasan Cemal'in o yazıyı yazdığı dönemde el-Ezher'de okuyan öğrencilerin denkliği iptal edilmiş miydi bundan tam emin değilim fakat Pakistan ve Malezya'daki üniversitelerin denklikleri kesinlikle iptal edilmemişti.
Geçmişte mübtela olduğu bu faşizan tutumundan pişman olmuş mudur bilinmez ama Hasan Cemal, Karl Poper ve Emin Maluf okumaları ve Kandil seyahatleri sonrasında bu gün geldiği noktada liberal ve demokrat bir çizgide seyrediyor.
Mezkûr talihsiz yazıyı yazarken 28 Şubat darbecilerine muhbirlik yapıyordu ama şimdi darbe karşıtı ve laikliğin de tartışılabileceğini söyleyen biri o.
Artık ne postal yalayıcılığı, ne de iktidar yalakalığı yapmıyor olması aramızdaki bu hesaba rağmen yazılarını okuyabilmemi sağlıyor.
Hasan Cemal'in zihin dünyasındaki "vazolar bir bir kırıldı"… İyi de oldu ama kafasındaki faşist buzulları kırana kadar, yurtdışında eğitim gören 100'lerce gencin hayatının kararmasına katkı sağladı… 28 Şubat cehenneminin ateşine biteviye odun taşıdı.
Hasan Cemal 1997’de yazdığı bu yazıyla yetinmedi. Bu defa 16 Eylül 2001 tarihli Milliyet gazetesindeki köşesinde “Afgan kebabıyla ‘Taliban sakallı’ gençler!” başlıklı bir yazı yazarak International Islamic University’de okuyup mezun olan ve ülkelerine dönen Türkiyeli öğrencileri el-Kaide’yle ilişkilendirme gayretkeşliğine girdi.
Hasan Cemal 1997’de bir yazı yazarak Pakistan’da üniversite okuyan gençlerin diplomalarının iptal edilmesini sağladı. Denklikler iptal edildi ve onlarca insanın hayatı karardı… Ama Hasan Cemal bu gençlerin yakasından yine düşmedi ve 2001’de, önceki yazısındaki akla ziyan uyduruk bilgileri tekrarlayarak, hayatını kararttığı bu genç insanları bu defa el-Kaide ile ilişkilendirerek yok etmek istedi.
Hasan Cemal o yazıda diyor ki: “Şu günlerde ben yine, sessiz ve göz temasından kaçan, daha çok önlerine bakan mahçup halleriyle, birlikte kebap yediğimiz Taliban sakallı o genç Türk İslamcılarını anımsadım.
Şimdi ne yapıyorlar?”
Merakınızı gidereyim sayın Cemal… O gençler size rağmen, 28 Şubat’e ve YÖK’e rağmen üniversiteyi bitirdi… Bir kısmı diplomalarının tanındığı Avrupa, Amerika, Asya ve Ortadoğu ülkelerinde eğitimlerine devam etti… Üniversite’nin, İslam Fıkhı ve Anglo Sakson Kanunları fakültesinden mezun olanlar Batı ve Ortadoğu ülkelerinde avukatlık yapmaya başladı.
Bir kısmı ise Türkiye’ye döndüklerinden beri ülkelerine hizmet ediyorlar. Arapça, İngilizce ve Urduca bildikleri için şirketlerde ihracat müdürü olarak çalışıyor. Diğer bir kısmı da benim gibi sivil toplum ve medya kuruluşlarında insanlara hizmet etmek için koşturuyor.
* * *
İlgili haber için tıklayın
YÖK'te 28 Şubat uygulamaları devam ediyor
Haber Ara