Raporda, Shell, son 10 yılda Nijer Deltası’nda yaşanan şiddet olaylarının sorumlusu olarak gösterilirken, şirketin silahlı örgütlere rutin olarak ödemeler yaptığı ve yerel şiddetin kontrolden çıkmasına neden olduğu belirtildi.
Shell’in, örneğin 60 kişinin öldüğü ve bir köyün tamamen yok olduğu olaylarda parmağı olduğu ifade edildi.
Shell bünyesinde çalışan yöneticilerin ifadelerini toparlayan Platform raporunda, şirket tarafından kiralanan hükümet güçlerinin yerel halka şiddet uyguladığı, insanların haksız yere öldürüldüğü ve sistematik olarak işkenceden geçtikleri iddiası da var.
BORU HATLARINI SABOTE EDİYORLAR
Shell, geçmişte yaptığı insan hakları çalışmalarını ortaya koyup ve kanıtların tutarlılığını sorgulayarak raporu bulgularına karşı çıktı. Buna rağmen, şirket raporda yer alan tavsiyeleri dikkate alacaklarını açıkladı.
Platform raporu, Shell tarafından Nijer Deltası’ndaki militan gruplara verilen sözler ve yapılan anlaşmalara dair ifadeler ve belgeler sunuyor. Örneğin geçtiğimiz yıla ait kayıtlardan birinde, Shell’in şiddet olaylarıyla yakından ilgili bir militan örgüte 159 bin dolardan fazla para aktardığı öne sürülüyor.
Söz konusu militan örgütün üyelerinden Chukwu Azikwe, “Bu parayı mühimmat almak için kullanıyoruz. Ayrıca savaşı sürdürebilmek gereken diğer ne varsa onları temin ediyoruz” dedi.
Örgütün lideri SK Agala ise Shell’den fidye alabilmek için şirketin boru hatlarına zarar verdiklerini anlattı: “Fidye verecekler. Yönetimlerinden birileri gelecek ve buraya parayı nakit olarak dağıtacak.”
Raporda, Agala grubunun rakibi olan militan grupla petrol parası yüzünden mücadeleye girdiği belirtiliyor. Para hangi tarafa aktarılırsa, diğer taraf şiddet olaylarıyla yanıt veriyor.
Araştırmacılar ayrıca, Shell’in Rumuekpe köyündeki militanlara her ay binlerce dolar verdiğini ve petrol devinin, altyapısına erişim sağlayan her örgüte para aktardığını öne sürdü.
Her gün 100 bin varil petrolün aktığı ve Shell’in günlük üretiminin yüzde 10’unu kapsadığı belirtilen Rumuekpe köyü, Shell’in doğudaki faaliyetleri için büyük önem taşıyor.
Platform raporu, şirketin “toplumsal kalkınma” adı altında ve Friday Edu adındaki “irtibat subayı” aracılığıyla bölgeye para aktardığını belirtti.
“HERKESE PARA DAĞITIYORLAR”
Shell’in Nijerya’daki şirketinin (SPDC) üzerinde Edu’nun elinin güçlenmesiyle, 2005 yılında Edu ve Agala grubu arasında gerginliğin arttığı belirtildi.
Çıkan çatışmalarda Agala’nın geri çekilmek zorunda kaldığı ancak misillemeleri nedeniyle çok sayıda insanın hayatını kaybettiği ifade edildi.
Platfrom raporu, Shell’in parasıyla doğan şiddetin en sonunda bölgede istikrarsızlığa neden olduğuna dikkat çekti. Evlerini terk eden insanlar bölgenin başkenti Port Harcourt’da öldürüldü.
Birçoğu ise evlerinde, okullarda, işyerlerinde katledildi. Rumuekpe’de yaşanan şiddetten para koparmaya çalışan çeteler ise giderek arttı.
Shell’in, 2006 yılında Trans-Nijer boru hattının bakımı için militanlarla anlaşma yaptığı da raporda geçen bilgiler arasında. Buna göre, ilk olarak Edu’ya para veren Shell, Agala’nın ağır misillemeleri sonucu Agala’ya ödeme yapmaya başladı.
Platform, Shell’in militan örgüt olduğunu bilmesine rağmen altyapısına erişim sağlayan herkese ödeme yaptığını ifade etti.
PEKİ SHELL KİM?
Dünya petrol devi, 1833 yılında Marcus Samuel adı bir Yahudi'nin Hollanda'da deniz kabuğu satmak üzere kurduğu bir şirketken, Shell, 1890'lı yıllar Sumatra adasında petrol arayan yine bir Yahudi şirketi olan Royal Dutch Şirketiyle kurduğu ortaklık sonrasında Royal Dutch Shell adını alır ve Standart Oil'in Çin pazarından söküp atılmasıyla da dev bir yapıya dönüştü.
Batmak üzere için bulduğu bir petrol kuyusu ile Rocekfeller'in Standart Oil'i dize getiren Shell, İngilizleri dünya petrol imparatorluğunun başına oturur.
Artık Rothschild grubu üyesi olan şirket BP'den sonra dünyanın en büyük petrol şirketidir.
Dünya elmas ticaretinin yüzde 90'ı, altın ticaretinin yüzde 40'ı, kömür-bakır-uranyum-aluminyum ticaretinin de yüzde 15'i Rothschild tarafından yapılmaktadır. Shell firmasının Nijer Deltası’nda suni olarak oluşturduğu olaylarla doksanlı yıllarda 1 milyondan fazla kişinin ölümüne neden olan Hutu ile Tutsi kabileleri arasındaki iç savaşı bu grubun elmas ticareti yapan Debeers Firması’nın çıkardığı ve finanse ettiği olayları hatırlatıyor.