Dolar

34,8659

Euro

36,5745

Altın

3.042,88

Bist

10.058,47

İki devletli çözüm tarihe mi gömülecek?

Barış ne bir demografik değişim ne de haritaların yeniden çizilmesidir. Barış bu ideolojilerin ve politikaların yok edilmesidir. Diyen Mohamad Torokman imzasıyla 'Filistin BM’de iki devlet çözümünü bir kalemde tarihe mi gömecek?' orjinal başlığıyla yayınlananmıştır.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-09-25 20:16:44

İki devletli çözüm tarihe mi gömülecek?
Mohamad Torokman *

BM Genel Sekreteri Filistin'in bir üye devlet olarak kabul edilmesini açıkladığında hepimiz iki devletli çözümün cenazesine davet edileceğiz.

BM örgütü üyelerinin büyük çoğunluğunun desteği, 1967’de başlamış olan ve uluslararası ve bölgesel sahnelerin tüm güçlü ve daha az güçlü aktörlerinin yardımına koşan düşüncesiz iki devlet çözümünü bahşeden bir döngüyü tamamlayacaktır.

İsrail içinde bile, destek en nihayetinde sol ve Siyonist politikaların merkezinde bulunanlar ile birlikte sağı yuttu. Bundan önceki ve gelecekteki desteğe rağmen, Filistin içinde ve dışında olan herkesin işgalin devam edeceği ve tüm senaryoların en iyisinde bile, parçalanmış ve işe yaramaz bantustan’a* yakın daha büyük ve ırkçı bir İsrail olacağını kabul edecekmiş gibi görünüyor. Bu maskaralık Filistin Yönetimi tam üye olarak BM üyeliği için talebini sunmayı planladığı Eylül ya da Ekim’de iki yoldan birinde sona erecek.

Eğer İsrail uluslararası dokunulmazlığın keyfini çıkarmaya devam ederse ve Oslo Filistin yanlısı haritasını düpedüz acımasız güçle sonlandırmasına olanak tanınırsa, hem acılı hem şiddetli olabilir. Ya da bu durum Filistin için barış ve uzlaşma üzerine somut yeni gerçeklerle eski uydurmaların derece derece yer değiştirmesi ile devrimci ve çok daha barışçıl bir şekilde sona erebilir. Ya da belki de ilk senaryo ikincisinin talihsiz önkoşuludur. Zaman gösterecek.

SİYONİZM İÇİN YEDEK SÖZLÜK

Antik çağlarda, ölüler değerli eserleri ve kişisel eşyaları ile toprağa gömülürmüş. Bu önümüzdeki cenaze de muhtemelen aynı ritüeli takip edecek. Ölü ile gömülecek en önemli unsur illüzyon ve düzenbazlık sözlüğü ve onun “barış süreci”, “Ortadoğu’daki tek demokrasi”, “barışsever millet”, “eşitlik ve karşılıklık” ve “mülteci sorununa insani çözüm” gibi ünlü ifadelerdir.

Yıllardır yapılmakta olan yedek sözlük Siyonizm’i sömürgecilik, İsrail’i ayrımcı devlet ve Nakba’yı etnik temizlik olarak tanımlamaktadır. Eylül’den sonra bu sözlüğü genel kullanıma sokmak çok daha kolay olacaktır.

Ölü çözümün haritaları da cesedin yanında yatıyor olacak. Filistin'i tarihsel olarak onda birine küçülten ve barış haritası olarak sunulan kartografya umuyorum (inşallah) sonsuza dek yok olacak.

Alternatif bir harita hazırlamaya gerek yok. 1967’den beri, bir yandan bugün hala yaygın uluslararası yandaşların keyfini çıkaran liberal Siyonist politikacılar, gazeteciler ve akademisyenler içinde sürekli dönüşümü korurken çatışmanın sürdüğü coğrafya gerçekte asla değişmedi.

Filistin her zaman nehir ve deniz arasında bir ülke oldu. Ve hala öyle. Onun değişen kaderi coğrafi olarak değil demografik olarak karakterize edilir. 19. yy’ın sonlarında oraya gelen yerleşimci hareketi şimdilerde nüfusun yarısına tekabül ediyor ve ırkçı ideolojilerin ve ayrımcı politikaların bir matriksi ile diğer yarısını kontrol ediyor.

Barış ne bir demografik değişim ne de haritaların yeniden çizilmesidir. Barış bu ideolojilerin ve politikaların yok edilmesidir. Kim bilir belki bunu yapmak şimdi her zamankinden daha kolaydır.

İSRAİL'İN PROTESTO HAREKETİNİ TEŞHİR ETMEK

Cenaze töreni bir yandan mevcut İsrail kitle protesto hareketinin olumlu potansiyelini öne çıkarırken, diğer yandan yanılgısını da gözler önüne serecektir. Yedi haftadır çoğunlukla orta sınıf İsrail Yahudileri büyük kitleler halinde hükümetlerinin sosyal ve ekonomik politikalarını protesto ediyorlar.

Protestoları olabildiğince kitlesel bir hareket halinde tutabilmek için, hareketin öncüleri ve koordinatörleri işgal, sömürgecilik ya da ırk ayrımcılığından bahsetmeyi göze alamıyorlar. Her şey için kötülüklerin kaynağı olarak iddia ettikleri hükümetin vahşi kapitalist politikaları.
Bir yerde kesinlikle haklılar. Bu politikalar Filistin’in sömürülmesi ve mal ve mülküne el konulmasının meyvelerinin tam olarak ve eşit olarak tadını çıkarmaktan İsrail üstün ırkını alıkoyuyor. Ancak ganimetlerin daha iyi bir şekilde bölüşümü, yağmalama ve talan iradesini sona erdirmek dışında ne Yahudilere ne de Filistinlilere normal yaşamlarını sağlamayacaktır. Ve ayrıca kendi basınlarında söylenen ve politikacılarının sosyo-ekonomik gerçek hakkında söylediklerine şüpheyle bakıp güvenmiyorlar, bu yıllardır onlara söylenen “anlaşmazlık” ve “ulusal güvenlikle” ilgili yalanları anlama konusunda daha iyi bir anlayış sağlayabilir.

Sorun bizim hepimizin, daha önce de olduğundan aynı iş bölümünü takip etmemiz için güç veriyor. Filistinlilerin derhal temsil sorunlarını çözmeleri gerekiyor. Dünyada artan Yahudi güçleri boykot, tecrit ve yaptırım (BDS) ve diğer dayanışma hareketlerinde daha yoğun bir şekilde kullanılmalıdır.

Londra’da İsrail Filarmonik Orkestrası'nın gösterisinin saygın BBC balolarında kesilmesi, hassas İsraillileri kendi tarihlerindeki soykırım olayından daha çok şok etmiştir.

Her şeyden çok, orada bulunan üst düzey İsrail gazetecilerinin belirttiği gibi, protesto edenler arasında çok fazla Yahudinin de olmasına çok şaşırmışlardı. Gazeteciler, Filistin Dayanışma Kampanyası ve BDS eylemcilerini terörist grup ve en kötü aşırılar olarak göstermeyi sürdürdü. Kendi yazdıklarına inanıyorlardı. Öyle ki, Royal Albert Salonu'ndaki küçük ayaklanma onların kafasını karıştırdı.

Filistin’in kendisi içinde, siyasi eyleme bir devlet söyleminin getirilme ve belki de yeni bir sözlük benimsenmesinin zamanıdır. İşgal her yerde ve bu yüzden yeniden sahip olma ve barış her yerde kendini göstermelidir.

Yahudiler ve Filistinliler arasındaki ilişkinin adil ve demokratik olarak tekrardan oluşturulması durumunda ne tarihin iki devlet haritasına gömülmesini ne de bölünmenin mantığını kimse kabul eder. Bu aynı zamanda Haifa ve Nablus yakınlarındaki Yahudi yerleşimleri arasında yapılan dini ayrımın da yok edilmesi anlamına gelir.

İlişkilerin tekrardan yapılandırılmasını, rejim değişikliğini ve eşit statüleri isteyen Yahudiler ile nerede yaşadıklarına bakmazsızın bunları istemeyenler arasında bir ayrım yapılması gerekir. İsrail rejimi ile yönetiliyormuş gibi yönetilen 2011 evrimsel Filistin’indeki insan ve politik yapı iyi araştırıldığında bu durumla ilgili şaşırtıcı durumlar ortaya çıkar: Diyalog isteği 1967 zamanlarında şimdi içinde olduğundan çok daha fazla.

Rejim değişikliği için toplum içindeki diyalog, temsil sorunu ve BDS hareketi tamamıyla, her kısmıyla Filistin’e adalet ve barış getirmek içindir. Umarım ki, bizim Eylül’de gömeceğimiz şey, bu vizyonun gerçekleşmesindeki ana engellerden biridir.

Sayısız kitabın yazarı Ilan Pappe Ekzeter Üniversitesi Tarih Profesörü ve Avrupa Filistin Araştırmaları Merkezi Direktörü'dür.

* etha

SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara