Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Türk ekonomisi ve Boğaziçi'nde yüksekten uçuş

Türkiye'nin 10 yıl önce ağır ekonomik krizlerle boğuştuğunu ve arka arkaya iflas eden bankaları hatırlatan Witzenhäuser Allgemeine gazetesinden Susanne Güsten, Türkiye ekonominin bugünkü geldiği aşamayı değerlendirdi:

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-09-23 16:33:48

Türk ekonomisi ve Boğaziçi'nde yüksekten uçuş
Susanne Güsten *

Türkiye bundan yaklaşık 10 yıl önce, tarihindeki en ağır ekonomik krizle karşı karşıyaydı. Bankalar arka arkaya iflas ediyor ve devlet de ödeme dar boğazındaydı.

Dış dünya, Ankara’nın başarısız ekonomik yönetimi konusundaki ümitsizliklerini açıkça ifade ederken, hükûmet azlediliyor ve Uluslararası Para Fonu (IMF) de sıkı bir reform paketinden oluşan acı reçeteyle kapının önünde bekliyordu.

Özetle “Boğaz’daki hasta adam” söylemi tekrar hortlamıştı.

Bugün ise ekonomik kriz dendiğinde, kimse oralı dahi olmuyor. Türkiye şimdi, gerçekleştirdiği olağanüstü ekonomik büyümeyle, etrafındaki ekonomik krizler denizinde tek başına yükselen bir ada görünümü veriyor. Bununla birlikte büyüyen sadece ekonomi değil, ülkenin özgüveni de kabuğunu kırıyor.

Türkiye ikinci çeyrekte gerçekleştirdiği yüzde dokuzluk büyüme oranıyla örneğin, Yunanistan’ın can çekiştiği bir ortamda üst üste büyüme rekorları kırıyor. Kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's, İtalya'nın kredi notunu düşürdüğü gün, Türkiye’nin notunu yükseltti. Ülke tarihinde ilk defa TL cinsinden uzun vadeli borçlanma, güvenilir olarak teyit edildi.

--Gurur ve Sevinç--    
    
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, gelecek yeni yatırımcılar konusundaki sevincini yansıttı. İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) yüzde 6'nın üzerinde prim yaptı.

Ekonomik gelişmelerle ilgili açıklamalarda bir gurur ve sevinç havası hâkim. Sanayinin önde gelen iş adamlarından Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu, yaşanan gelişmelerle ilgili olarak, “Avrupa ülkeleri bu kadar zor bir dönemden geçerken, bizim notumuzun yükselmesi, Türkiye için çok daha önemli.” değerlendirmesini yaptı.

2011’de yaşanan ekonomik büyüme, belirli yönlerden bakıldığında, aslında 2001 krizinin bir sonucu sayılır. Erdoğan hükûmeti, IMF’nin programına sıkı bir biçimde riayet etti.

Erdoğan, aynı zamanda ülkeyi yabancı yatırımcılara açtı ve -13 bin kilometrelik duble otoyol projesi gibi- büyük altyapı projeleriyle modernleşmeye ağırlık verdi. Türklerin kişi başına millî geliri ve gayri safi yurtiçi hasılası (GSYİH) son yıllarda neredeyse ikiye katlandı.

Ülke, hâlâ dünyanın en güçlü 20 ekonomisi olarak kabul edilen G-20 üyesi. Türkiye’nin, -ihracatının yüzde 40’ını yaptığı Avrupa’daki krize rağmen- kredibilitesini artırabilmesi güçlü iç talebiyle alakalı.

 Bu durum, yakın bir geçmişe kadar nüfusunun büyük bir bölümü, -Batı ölçütleriyle kıyaslandığında- oldukça fakir olan bir ülke için oldukça yeni bir görünüm arz ediyor. Fakat yıllardır devam eden büyüme Türkiye’yi oldukça değiştirdi.

Yeni oluşan bir orta sınıf, tutkulu bir biçimde yeni evler, arabalar, beyaz eşyalar ve televizyonlar satın alıyor. İstanbul’da neredeyse her hafta bir alışveriş merkezi açılıyor. Günde neredeyse ortalama 3 bin yeni araç trafiğe katılıyor.

Türkiye, ev gereçleri üreticisi Bosch-Siemens gibi Alman yatırımcılar için hâlâ en önemli girişim ve büyüme pazarlarından biri durumunda.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bu hafta gerçekleştirdiği Almanya ziyareti kapsamında yaptığı bir açıklamada, Batı’nın, Türkiye’yi hâlâ at arabalarıyla yolculuk edilen bir resimle andığını ifade etti.

Ancak Gül, söz konusu resmin her geçen gün daha da fazla değişime uğradığını büyük bir memnuniyetle ifade etti. Gül açıklamalarında aynı zamanda, hemen yanı başındaki komşusu Yunanistan’a, mali krizin atlatılması için Türk yardımı önerdi. Bu tablo da birkaç yıl öncesine kadar hayal bile edilemezdi.
 
 

Witzenhäuser Allgemeine, Almanya, Tercüme: BYEGM
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara