Ayten Çiftçi'nin haberi
Türk film ve dizi sektöründe son yıllarda sıkça tartışılan konuların başında 'müstehcenlik' geliyor.
Çarpık ilişkilerin gösterildiği dizilerin artması sebebiyle de konu gündemden düşmüyor. 7 bin sinema sanatçısının meslek örgütü olan FİLMSAN Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Merter Fosforoğlu, yasak olması gereken pek çok sahnenin televizyonlarda göründüğüne dikkat çekerek, "Ne yazık ki her yıl çıkan yeni film ve diziler toplumsal ahlakı bozuyor" diyor.
Yapımların denetlenmesinde RTÜK'ün yetersiz kaldığını vurgulayan Fosforoğlu, sektörü çöküşten kurtarmak için gelişmiş ülkelerin uyguladığı sanat danışmanlığı müessesesinin kurulmasını tavsiye ediyor.
Sanat danışmanlığı sistemi; yapımcı, yönetmen ve sanatın her alanındaki sanatçıların projeleri hakkında değerlendirmelerde bulunuyor. Dizi, film, şarkı, resim ya da heykel hakkında fikir belirten kurum, sansür ya da denetim yapmıyor. Ürünün toplumun ahlaki yapısına uygunluğu konusunda projeye yön veriyor, gerekirse uyarılarda bulunuyor. Özellikle İngiltere'de kullanılan bu sistemin üyeleri de, toplumda söz sahibi, işinde ehil olan kimselerden oluşuyor. Onları ise halk denetliyor. Proje hayata geçirilmeden gereken uyarılar bu aşamada gerçekleştiriliyor.
20 senedir bu sistemi Türkiye'ye taşımak için çaba sarf ettiğini dile getiren Ferdi Merter Fosforoğlu, dizi ve filmlerin amacına uygun olmamasını eleştirerek, Türk sanat dünyasının bir çöküşte olduğunu ifade ediyor. Dizi ya da filmlerin toplumdaki olumsuzlukları düzeltmede bir vasıta olduğunu anlatan Fosforoğlu, "Ne yazık ki her yıl çıkan yeni film ve diziler toplumsal ahlakı bozuyor." diyor.
Televizyonda yasak olması gereken pek çok sahne gördüğünü söyleyen Fosforoğlu, "RTÜK'ün kılı bile kıpırdamıyor." eleştirisinde bulunuyor. Bu danışmanlık sisteminin sanatçının da kalitesini artıracağını ifade eden Fosforoğlu, şimdiki oyuncuların sahneye paraşütle indiklerini ve sanattan başka her şeyi sergilediklerini söylüyor. Dolayısıyla ön planda olmak için kendini sürekli gündemde tutmaya çalışan oyuncunun yanlışlara düştüğünü anlatıyor.
Kiminin eğlence hayatıyla kiminin de özel hayatıyla gündemde kalmaya çalıştığını aktaran Fosforoğlu, sanatçının toplumda örnek olması gerektiğini belirterek şöyle konuşuyor: "Biz film setlerinde değil alkol, ağzımız kokmasın diye soğan sarımsak dahi yemez, ütüsüz pantolonla dolaşmazdık. Şimdi ise yırtık pantolon modası var."
1975 yılında, Fosforoğlu'nun, annesi Muazzez Arçay'ın çabaları ile kurulan FİLMSAN Vakfı kurucuları arasında; Hülya Koçyiğit, Emel Sayın, Ayla Algan ve Nuri Sesigüzel gibi sanatçılar da yer alıyor. İstanbul'da kurulan bu vakfın yaklaşık 7 bin üyesi bulunuyor.
Vakıf Başkanı Ferdi Fosforoğlu, Yeşilçam'ın kayıp sanatçılarına da çağrıda bulunarak onları da aralarına beklediklerini söylüyor. Kiminin alkol bağımlısı olduğunu kiminin de maddi sıkıntılar yüzünden intihar ettiğini belirten Fosforoğlu, sanatçılara maddi-manevi destek olmaya çalıştıklarını anlatıyor.
FİLMSAN bugüne kadar üyelerine; Bağ-Kur ödemesi, maaş bağlanması, telif haklarından yararlanma, dinlenme evi, vakıf üyelerine sanatçı kartlarıyla indirim sağlama gibi projelerle destek vermiş.
Zaman