Türkiye 12 Eylül 1980’de bambaşka bir sabaha uyandı. Bir gün önce patlayan silahların, atılan sloganların, yaşanan kargaşanın yerini derin bir sessizlik almıştı. Bu sessizlik, uzun yıllar, ölü uykusuna yatırılacak olan Türkiye için sadece bir başlangıçtı. O sessizliği, ilk Mamak zindanında, Diyarbakır cezaevinde, yapılan işkencelerde, atılan çığlıklar bozdu. Baskınlar, aramalar, gözaltılar, tutuklamalar, derken Türkiye tam bir cadı kazanı haline geldi.
Herkesin cevabını aradığı soru şuydu. Ne olmuştu da bir gün önce, ülkede kan gövdeyi götürürken, bir gün sonra her şey sütliman haline gelmişti. İşte Aslan Değirmenci bu sorunun peşine düştü. Cevabı bulmak için 12 Eylül’ü bizzat yaşayan kişilerle görüştü. 12 Eylül’ün bir proje olduğunu, en önemlisi bu projenin günümüze kadar uzanan izlerini sürdü.
Aslan Değirmenci’nin sürdüğü iz, nerelere ve kimlere uzanıyordu. 12 Eylül askeri darbesinin ardından, ABD Başkanı Jimmy Carter’a, telefon açan CIA Ankara Bürosu Şefi Paul Henze telefonda “Bizim çocuklar başardı” demişti. Paul Henze’in bahsettiği o çocuklar kimlerdi. IMF’nin dayattığı ‘24 Ocak Kararları’nın 12 Eylül Darbesiyle nasıl bir ilişkisi vardı. 12 Eylül ile amaçlanan neydi. Neden hayata geçirilmişti. Ak Parti’nin iktidara gelişiyle yaşanan olayların 12 Eylül’e giden süreçle nasıl bir ilgisi var. Ve daha birçok soru ve cevap.
Dün ile bugünün bağlantı kayışlarını birleştiren Değirmenci:
“Şiddet, terör, karşılıklı ajitasyonlar, grupların içine yerleştirilmiş ajanlar, Maraş, Çorum, Malatya, Elazığ, Sivas olayları ve ülkeyi derinden sarsan suikastlar. Hepsi aynı elin ürünüydü Aynı Danıştay, Dörtyol gibi... Bugün dış politikada dik duruş, içeri de demokratikleşmeye yönelik politikalar sergilendiğinde taşeronların saldırganlaşması, eş zamanlı olarak birilerinin harekete geçerek kandan nemalanma çabası gibi…
7‘den 70’e herkesi yasa boğan saldırıların ardından bazı çevrelerin gelişmeleri değerlendirirken kara propaganda yaparak, hükümeti hedef almaları… Ve AK Partiyi kapatamadık, bölemedik, sarsamadık, alternatifini bulamadık, darbe yapamadık, kaos üretemedik bari terörden nemalanalım anlayışı ile ihanet içinde olanların sahneye koyduğu senaryolar gibi…
28 Şubat post modern darbesi derken 27 Nisan bildirisi ve karanlık odalarda hazırlanan ‘Sarıkız’, ‘Ayışığı’, ‘Eldiven’ ve ‘Balyoz’ planları…Islak imzalı projeler, andınçlanan hayatlar ve kafese alınmak istenen bir ülke…12 Eylül’ü iyi anlamak için önce bugün yaşanan sıralı olayları hatırlamamız gerekiyor.” derken hangi odakları işaret ediyor.
Değirmenci farklı bir 12 Eylül çalışmasıyla okuyucunun karşısına çıkıyor. Sadece geçmişin o karanlık günlerine atıfta bulunmakla kalmayıp, geçmişi bugünle harmanlayarak, özellikle 2002 sonrasında yaşanan çarpıcı olayları analiz ederek, benzerlikler kuruyor. George Santayana’nın “Geçmişi hatırlayamayanlar; Onu bir kez daha yaşamak zorunda kalırlar! aforizmasını hatırlatıyor.
Aslan Değirmenci, herkesin merak ettiği asıl soruyu sormayı da ihmal etmiyor. Türkiye, yeni bir 12 Eylül sabahına uyanır mı? Evet bu sorunun cevabı, çok uzaklarda değil, “Tanıkları, mağdurlarıyla bir zihniyet kodlaması: 12 Eylül” Türkiye’nin yakın tarihinden yola çıkarak bu sorunun cevabını veriyor. Mağdurlar ve tanıklar konuşuyor. Karanlıkta kalan sırlar açığa çıkıyor.
Kitapta yer alan isimler:
*Hüseyin Ergün
*Sıddık Demir
*Rıdvan Kaya
*Tahir Hatipoğlu
*Faik Tarımcıoğlu
*Celal Sancar
*Müslüm Üzülmez
*Ökkeş Şendiler
*Mahmut Arslan
*Mehmet Alkış
*Nurettin Değirmenci
*Ayhan Bilgen
Kitapta yer alan isimlere ait ilginç bazı değerlendirmeler:
-Eski Gençlik liderlerinden SODEP Genel Başkanı Hüseyin Ergün: “12 Eylül darbesi, Ergenekon tarafından örgütlenmiş ve uygulanmıştır. Ergenekon’un has bir ürünüdür.”
-12 Eylül mağduru eski Edirne Ülkü Ocağı Başkanı Sıddık Demir gençleri şöyle uyarıyor: “Karanlık emelleri olanlar tarafından kullanılmamak için bol bol okuyun. Ne kadar bilgi o kadar aydınlık ve özgürlük demektir. Bilge kişilerin kıymetini bilip onların rahle-i tedrisatında hep bir şeyler talep edin.”
-Özgür-Der Genel Başkanı ve Haksöz dergisi yazarı Rıdvan Kaya: “12 Eylül cuntası, Kemalist doktrin ve uygulamalara uygun olarak ülkede emir komuta hiyerarşisi içinde sıralanan, itaatkâr, homojen, sessiz ve tepkisiz bir toplum yapısı oluşturmayı hedeflemiştir.”
-Demokratik Üniversite Platformu Başkanı Prof. Dr. Tahir Hatipoğlu: “12 Eylül bir Ergenekon operasyonudur. Daha öncesi de vardır. Ergenekon`un sivil kanadı da var. Operasyonlar yıllardır birlikte yapılıyor.”
-12 Eylül Askeri Savcısı Faik Tarımcıoğlu: “Askeri Vesayet sistemine pekiştirmek, bunu sivil vesayete çevirmek, ipleri hep elde tutmak için darbe yapıldı.”
-Araştırmacı Yazar Celal Sancar ise, Türkiye`yi 1980 darbesine götüren süreçte sahnelenen kanlı oyunların devlet içindeki güçler marifetiyle gerçekleştirildiğini belirtiyor.
-12 Eylül döneminde sol sendikaların ve gençlik hareketlerinin içinde aktif görev alan ve darbenin ardından uzun yıllar cezaevinde yatan Yazar Müslüm Üzülmez: “Maraş, Çorum, Malatya, Sivas olayları ‘dengenin dengesizleştirilmesi` ve darbe ortamının oluşturulması için gerçekleştirilen operasyonların birer halkalarıdır. Kemalizm hem sağcılara, hem solculara, hem Müslümanlara iyi bir format atmıştır.”
-19. Dönem Kahramanmaraş Milletvekili Ökkeş Şendiler: “Bizler geçmişte sokakları, okulları ve ülkeyi paylaşamadık. Ancak darbecilerin hücrelerini paylaşmak zorunda kaldık.”
-Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mahmut Arslan: “12 Eylül sıradan bir darbe değil, toplumun tüm kesimlerini özellikle de çalışan kesimlerin uzun mücadeleler sonucu elde ettikleri temel kazanımlarını yok eden bir süreçtir.”
-İnsan Hakları Aktivisti Mehmet Alkış: “Türkiye’de birçok kez yapılan müdahalelerin bu çerçevede oluşan amaçlara hizmet etmek için planlandığı kolayca iddia edilebilir/edilmektedir. Bu çerçevede Türkiye’nin küresel sisteme eklemlenmesi ve neoliberal politikaların uygulanmasına zemin hazırlamak amacıyla 12 Eylül 1980 Darbesi şartlarına itildiği bir sır olmaktan çıkmıştır.”
-Araştırmacı Yazar Nurettin Değirmenci: “Süleyman Demirel, 12 Eylül’ün gizli aktörü, Türkiye’deki yasadışı olayların tertipleyicisidir.”
-Eski Mazlum-Der Genel Başkanı ve Demokratik Anayasa
Hareketi üyesi Ayhan Bilgen: 12 Eylül`ün topluma en kötü armağanı 1982 anayasası olmuştur. Bugün hala bedelini ödemek zorunda kaldığımız birçok kriz, o dönemin düzenlemelerinden beslenmiştir.”
İrtibat:
Çıra Yayınları
[email protected]
0212 635 99 19