Ramazanoğlu, Hz. Ali'yi anma toplantısını anlattı
Yıldız Ramazanoğlu, şehadetinin 1350. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen imam Ali'yi anma toplantısını anlattı. İşte Ramazanoğlu'nun toplantı notları:
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-09-06 19:30:32
Daha çok erkeklere has sanılan bir konudur Hz. Ali. Oysa Fatıma'nın erkeklere de takip edilmesi gereken bir yol açmış olması gibi Ali de kadınların rahatlıkla özdeşim kurabileceği, rol model olarak alabileceği kutlu bir insan.
Toplantının önemi Sünni, Alevi ve Şii konuşmacıları bir araya getirmesiydi. Herkes son derece itidalli bir dil kullanıyor ve kendi Ali'sini, onun etrafından dolaşarak İslam anlayışını anlatmaya çalışıyordu.
Benim tebliğimin konusu Hz. Ali'nin Kur'an'a bakışı idi. Sonpeygamber.info sayfasında bir özetini yayınlamış bulunduğum çalışmamda, bir bulutun insanın üzerine inip onu hücrelerine kadar kuşatması gibi, Kur'an'ın Ali'ye nüfuz ettiğini, onu içine aldığını anlatmaya çalıştım.
Neredeyse Kur'an'ı ve onun vazettiği adaleti içinde saklayan, en doğru anlamıyla muhafaza eden bir mushafa dönüşmüştü. Sadeliği, enginliği ve teslimiyetiyle dünyevi korkulardan, beklentilerden ne kadar sonsuzca özgürleştiği aşikârdı. Yaşamından, sözlerinden, hutbe ve eylemlerinden yola çıktığımızda bize insan olmanın rotasını, her çağın ihtiyacı olan öncelikleri, ruhumuzun temel gıdasını gösteriyordu zaten.
İlahiyatçı bir Alevi dedesi olan Mehmet Özdurmaz da Kur'an'ın anahtarının Ali ve Ehli Beyt olduğunu, Kur'an'dan uzaklaştırılmış Ali'nin Ali olmadığını söyledi. O, Allah'ın hücceti velayeti ve insanlarla cinlerin imamıydı. Hepimize aşk niyaz ederek bitirdi onun ahlakını anlattığı konuşmasını.
Kur'an'ın üçte ikisinin Ali'den söz ettiğini söylemesi eleştirilere yol açtı ve bazı Alevi gençler bizi değiştirmeye mi çalışıyorsunuz diye tepki gösterdiler, ama aslında herkes özgürce görüşlerini dile getirebildi. Hiç kolay değildi bir araya gelmek ve altın saatlerdi yaşadığımız doğrusu, temsilcilerin kendi yaklaşımlarını ayetlerden delil getirmeye çalışarak kuvvetlendirme çabaları içinde karşılıklı saygıyla sürdürüldü konuşmalar.
Caferi olan Kanaatlı'nın Haricilerin 'ben hakkım, diğerleri küfür' anlayışının çok acılara mal olduğunu, en büyük eksikliğimizin Hz. Ali'nin hal ve söylemini açık biçimde ortaya koyan Nehcül Belaga'nın yeterince okunmaması olduğunu vurgulaması önemliydi. Özellikle de devlet adamlarına yönelik tavsiyeleri hayati önemdeydi.
Fermani Altun toplumdaki önyargılar yüzünden Alevi nesillerin ateizme kaydığını, muhabbet zemininde bir araya gelindiğinde birçok meselenin aşılabileceğini söylüyordu ki Sibel Eraslan'ın ehli beyt ailesinden söz eden konuşması da bu zeminin nasıl oluşabileceğinin örneklikleriyle doluydu.
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakül-tesi'nde doçent olan Gülgün Uyar, Peygam-berimiz'in abası altında topladığı aileden ve bu ailenin özelliklerinden söz etti. Aba, meydan, vech vahdetlerinden söz etti ki her biri geniş açıklamaları içeriyor.
Caferi konuşmacılardan Abdullah Turan, üzerimizde Hz. Ali'nin işaretlerini taşıdığımızı, en büyük işaretlerin ise sabır, tahammül ve hoşgörü olduğunu belirtti. İmametin Allah'ın ahdi olduğunu, temiz ve pak olmadan bunun gerçekleşemeyeceğini söyledi ki ben bunu Şii dünyadaki Hz. Ebubekir, Ömer ve Osman'a yönelik sitemkâr yaklaşımın yumuşamasına yordum.
Mehmet Yaman Alevilerin önemli ilahiyatçılarından, dedelerinden. Kur'an'da Hz. Ali'ye nispet edilen ayetlerden söz etti. Anadolu ozanlarının çoğunun Alevi olduğunu, onlara kulak vermemiz gerektiğini söyledi. Konuşmasının ortasında ezgilerle devam etmesi, sazı olmadan da olsa içinin yürek dağlayan musikisini konuşturması, paylaşması toplantının en güzel anıydı. "Pervaz edip oda yandıran sensin / yine bu yolda derdimi dindiren sensin / susuz olanları kandıran sensin / ağlar deli gönül yürek yaralı / derdimin dermanı sensin ya Ali." Belli ki herkes bu yarayı paylaşıyordu. Çünkü bu güzel insanlardan uzak düşmek hepimizi öksüz ve yetim eylemiştir.
Alevi Din Hizmetleri Başkanı Ali Yüce, Peygamber dilinden Hz. Ali'yi anlatırken, bir çocuğun ırk ve kültürden doğmadığını, bilakis kişiliklerinin şartlandırmalarla oluştuğunu söylüyordu. Allah, dininin mezheplere, fırkalara bölünmesine izin vermez, buna razı olmazdı. 72 milleti bir görmeyen bizden değildir dedi. Kur'an'da "ben dini eksik bıraktım, gelin onu mezheplerle tamamlayın" denmiyor, yine söylesin tartışsın âlimler görüşlerini, ama bu dinin kendisidir demek doğru değil. Hakkı anlat ama suçlama diliyle değil, sevgiyle saygıyla anlat, insanı tanımadan Allah ve Peygamber'e de yabancısın. Yüce'nin dediği gibi hakikati başkasını aşağılayan bir dille nasıl anlatabilirsin ki.
Sünni konuşmacı Adnan İnanç da 'cehd edene yollarımızı gösteririz' denilirken Allah'a giden birçok yola işaret edildiğini, bu yolu teke indirmenin yanlışlığını vurguladı. Bütün Şiiler Sünni olsa buna en başta kendisinin karşı çıkacağını söylüyordu bir Sünni olarak. Baskı gören gönüller kör olurdu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara