Halil Kaynak / TİMETURK
Timeturk.com sitesi Genel Yayın yönetmeni, gazeteci ve yazar Turan Kışlakçı'nın kaleme aldığı ve Arap ülkelerindeki halk ayaklanmalarının anlatıldığı "Arap Baharı" isimli kitap, okuyucuyla buluştu. Gazeteci ve yazar Turan Kışlakçı'nın kaleme aldığı ve Arap ülkelerindeki halk ayaklanmalarının anlatıldığı "Arap Baharı" isimli kitap, okuyucuyla buluştu.
Yapılan açıklamaya göre, Mana Yayınlarından çıkan kitapta okuru önce 20. yüzyılın başına götüren Kışlakçı, Osmanlı'nın tarih sahnesinden çekilmesinden sonra batılıların Orta Doğu ve Afrika'yı nasıl şekillendirdiğini konu alıyor. Halk ayaklanmalarının nedenlerinin başlıklar halinde sunulduğu kitapta, Tunus'ta Zeynel Abidin Bin Ali, Mısır'da Hüsnü Mübarek, Libya'da Muammer Kaddafi'nin hataları teker teker sıralanıyor.
Kitabın yazarı Kışlakçı, Suriye başta olmak üzere diğer Arap ülkelerinde de er ya da geç devrimler yaşanacağını belirterek, Türkiye'de son 10 yılda yaşanan sessiz devrimin ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın Davos çıkışının Arap halklarını harekete geçirmede etkisi olduğunu kaydediyor.
Arap diktatörleri zenginlik ve ihtişam içinde yaşarken halkların sefalet içinde yaşadığını öne süren Kışlakçı, kitabıyla ilgili şunları ifade etti: "Arap liderlerinin çocukları ve aileleri, hafta sonlarını Paris, Londra, Washington, Madrid ve Roma'da geçirirlerdi. Avrupa başkentlerindeki alışveriş merkezleri ve 5 Yıldızlı lüks oteller sırf onlara hizmet ederdi. Hatta Tunus devrik lideri Zeynel Abidin Bin Ali'nin eşi Leyla El Trablusi özel günleri için pastalarını dahi Paris'teki lüks pastanelerden getirtirdi. Kaddafi'nin oğulları, 5 Yıldızlı otel odalarına meşhur kadın sanatçıları getirtiyor ve onlara milyon dolarlar dağıtıyordu. Arap liderlerinin birçoğunun batı bankalarında milyon dolarları olduğu gibi konforlu evleri de bulunuyordu. "
“Eş-Şa’b Yurid İskate’n Nizâm / Halk rejimin düşmesini istiyor” ve “Eş-Şa’b Yurid İskate’r Reis / Halk başkanın düşmesini istiyor” sloganlarının, Arap dünyasında yeni bir siyaset dilinin doğduğunun açık bir kanıtı olduğunu belirten yazar Kışlakçı, "Bu yeni dil aynı zamanda eylemci kitlelerin hareket noktasını oluşturan devrimdeki ısrarı, yani ne tür fedakârlıklar gerektirirse gerektirsin ve ne kadar zaman alırsa alsın gerçekleşinceye kadar geri adım atmamayı vurgulamaktaydı. Devrimin öncülüğünü yapan gençler kendilerini yakma pahasına taleplerini dile getirmekten kaçınmadı. Bu eylem tarzı, Müslüman Arap toplumunda ilk kez görülüyordu" dedi.
KİTAB'IN SONSÖZ'ÜNDEN BİR BÖLÜM
Gazeteci-Yazar Turan Kışlakçı, "Arap Baharı" kitabının sonsözünde şunlara yer verdi;
"Tunus’ta ortaya çıkan ve ardından diğer Arap ülkelerine sıçrayan olaylar Arap âleminde yeni bir siyasi dönem başlattı. Uzun yıllar askeri, kabileci ve monarşik rejimler tarafından esir alınan halk iradesi, bu ayaklanmalarla güçlü bir şekilde dönüş yaptı. Arap dünyasının Mağribinden Maşrikına doğru esen bu rüzgâr, yeni bir maşrikı (doğuşu) müjdeliyor. Araplar, dil, din, tarih, ve toplum birliğini yeniden keşfediyor.
Arap dünyası, 1799 yılında Fransız general Napolyon Bonapart’ın Mısır işgali ile sömürgecilerle tanıştı. 1830’da Cezayir’i işgal eden Fransızlar, ardından Tunus, Fas ve Moritanya’yı denetimleri altına aldı. Osmanlı’nın Birinci Dünya Harbi’nde mağlubiyetinden sonra Arap alemi Sykes-Picot Antlaşması başta olmak üzere diğer birçok antlaşma ile sömürgeci güçler tarafında paylaşıldı.
Arap milliyetçilerinin ve bazı subayların 1952’de Mısır’da, 1958’de Irak’ta, 1964’ye Yemen’de ve 1965 yılında Cezayir’de yaptıkları devrimler, Arap dünyasında bir uyanışı tetiklese de bir müddet sonra bu rejimlerin batının hesabına halklarına yabancılaşması ve İsrail karşısında gösterdikleri acziyet halklarla ve yöneticileri karşı karşıya getirdi. 70’li yıllardan sonra 40 yıl boyunca halkları bir düşman olarak gören rejimler, halkların uyanışı ile babadan oğula devrettikleri koltuklarını yavaş yavaş bırakmaktadır.
1960’lı yılların sonunda ya askeri darbe ya da küçük ideolojik partilerin darbesiyle iktidara gelen Arap rejimleri, yıllar sonra halkların onlara olan güvenini yitirdi ve son yıllarda seçimlerde yine yüzde 99 oranlarında oy almalarına rağmen, seçime katılımın yüzde 5’i bile geçmemesi bu rejimlerin vardıkları noktayı çok iyi özetliyordu. Örneğin Mısır’da 2005 ve 2010 yılında parlamento ve başkanlık seçimlerinde katılım oranı yüzde 2,5’u geçmiyordu.
Arap ülkelerinde 90’lı yıllarda bağımsız seçimlerin önü kısmen açıldığında dahi İslami partilere olan rağbet daha fazlaydı. İktidar partilerinin İslami partiler karşısında çok az oy almaları, onları Cezayir, Tunus, Mısır ve diğer ülkelerde yeniden baskı, zulüm ve yıldırma politikalarına sevk etti. Örneğin, Cezayir’de İslami Selamet Cephesi (FİS)’nin 2 yıllık parti olmasına rağmen 91 seçimlerinde iktidardaki parti karşısında meclisteki koltukların çoğunu sahip olmuştu. Bunu hazmedemeyen Fransız yanlısı ordu, ülkeyi kan gölüne çevirdi.
Bu nedenle yöneticiler, kitlelere önderlik için tekrar baskı, zulüm ve güç kullanmaya yöneldi. Halkları zorla boyun eğdirdiler. Tunus, Mısır, Suriye, Irak, Yemen, Cezayir ve Libya’da 80’li ve 90’lı yıllarda protesto gösterileri, ayaklanmalar ve isyanlar zulmün ve baskının en şiddetli türleri ile bastırıldı. Yüzbinlerce insan ya öldürüldü ya da kara zindanlarda ağır işkencelerle ömür boyu hapse atıldı. Bugün Arap dünyasında gazetelerin ve televizyonların baş sahifelerini 30-40 yıldır hiçbir sebep yok iken hapis yatan veya sürgüne gönderilen insanların hikâyesi dolduruyor.
Bütün bu yönetimdeki zayıflık, zaafiyet, kural tanımamazlık ve halkların linç edilmesi, sistemleri genelde Avrupa özelde ABD’den dış yardım almayı engellemedi. Batı bu ülkelerde insan hakları ihlallerine ve özgürlüklerin kısıtlanmasına göz yumdu ve sessiz kaldı. Demokrasinin ve özgürlüklerin hamisi gibi görünen Batının bu ülkelerde insan onurunu göz ardı etmesi ve çifte standart uygulaması halkların batıya karşı nefretini artırdı.
Şimdilerde ayaklanan Arap dünyasında, tek parti, tek görüş ve tek lider dönemi bitiyor. Her türlü boyun eğdirme, aşağılanma ve gaspa rağmen Arap halkları tek olduklarını gösterdi. İradesini ortaya koyarak iktidarı 40 yıldır onurunu çiğneyen sözde liderlerinden söke söke alıyor.
Geçen asırda, taşa, toprağa, kuşa, lidere, partiye, bez parçasına ve benzeri her türlü alet edevata değer, kıymet ve hatta kutsallık atfeden bu rejimlerin, tek değer vermediği şey insanlardı. Yöneticilerin batıdan araklayıp giydikleri deli gömlekleri, insana hep bir madde gözüyle bakmalarını sağladı. Bu coğrafyada son iki asırdır sık sık insan katliamlarına tanıklık etmemizin arkasında bu bilinç yatıyordu. Halklarını korumak adına iktidara gelenler, bir anda birer ölüm makinesine dönüşüyorlardı. İktidarları ya da koltukları için halkları ezip geçebiliyorlardı. Çünkü gücü ele geçiren kişi, vaad ettiği değerleri ve sahip olduğu insanlığını unutup aşağılık bir domuza dönüşebiliyordu.
Şimdi Arap halkları, zulmün ve diktatörlüğün sona ermesini ve kula kulluktan kurtulmak istiyor. Sonuç olarak, İslam hukukunda korunması gereken temel haklar şunlardır: Dinin korunması, canın korunması, malın korunması, aklın korunması ve neslin korunması. İşte tüm bu haklar bu totaliter baskı rejimlerinde maalesef yok olmaya yüz tutmuştu. Şu an diktatörlerin ayakları altında ezilen Arap halkları, Hz. Peygamber ve Raşid Halifeler döneminde bu ruhun kendilerine verildiğinin bilincinde onur ve özgürlük mücadelesi veriyor. Cuma namazı sonrası sokaklara dökülmelerinin nedeni bu. Onlar kendilerine hakiki manada bir Ömer ve Ebu Bekir gibi liderlik yapacak lider arayışlarını sürdürüyor.
Arap halkları son yüzyılda birçok devrim yaşadı. Genelde bir parti veya bir grup askerin yaptığı bu devrimlerin birçoğu başarısızlıkla sonuçlandı. Şimdi halkların topyekûn katıldığı bu devrimlerin başarısızlığa uğramaması için onlara destek olmalıyız. Arap halkları da geçmişten ders alarak bundan sonra daha emin adımlarla ilerlemeli ve gelecek yöneticilerin de birer diktatöre dönüşmemesi için gayret sarfetmelidir.
Arap dünyasında gürül gürül yükselen sesler özelde Arap dünyasının genelde dünyanın büyük bir değişimineşiğinde olduğunun göstergesidir. Arap dünyası (Batılıların kavramıyla Ortadoğu) dünyanın kalbi mesabesindedir; burada meydana gelebilecek herhangi bir değişim ya da olay tüm dünyayı etkisi altına almaya müsaittir."
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
ARAP DÜNYASINDA DEVRİMLER
ARAP COĞRAFYASI NASIL ÇİZİLDİ?
ORTADOĞU HARİTASI YENİDEN Mİ ÇİZİLİYOR?
SOĞUK SAVAŞ SONRASI OLUŞAN DÜNYA
ARAP DİKTATÖRLER DEĞİŞİMİ OKUYAMADI
21. YÜZYILA GİRERKEN NELER YAŞADIK?
ARAP DÜNYASINDA TARİHİ AYAKLANMALAR
“CUMA DEVRİMLERİ” VE YENİ KİMLİK ARAYIŞI
DEĞİŞİM RÜZGÂRI TÜM DÜNYAYI ETKİLEYECEK
MEYDANLARIN RUHU VE BALTACIYA KARŞI MÜCADELE
ARAP BAHARI’NIN SEMBOLLERİ
Mısır devriminin sembolü: “Hepimiz Halid Said’iz”
LİDERSİZ VE İDEOLOJİSİZ BİR AYAKLANMA
ZENGİN-FAKİR UÇURUMU VE KENTLEŞME
Kentleşmenin getirdiği sorunlar
IMF ve Dünya Bankası kurbanları
ARAP DÜNYASINDA GENÇLİK VE İŞSİZLİK
İNTERNET VE UYDU TELEVİZYONLARI KUŞAĞI
İnternetin ilk olarak gösterilerde kullanılması
Arap dünyasında medyanın tarihi
SİLAH TACİRLERİNİN CENNETİ
HALKLARI İSYANA SÜRÜKLEYEN ETKENLER
A) SİYASİ NEDENLER:
B) TOPLUMSAL NEDENLER
C) EKONOMİK ETKENLER
D) DIŞ ETKENLER
PROTESTO HAREKETLERİNDEKİ ORGANİZASYONLAR
PROTESTOLAR BİR ANDA MI ORTAYA ÇIKTI?
Mısır’daki halk ayaklanmalarının yakın geçmişi
DİĞER ARAP ÜLKELERİNDEKİ PROTESTO HAREKETLERİNİN ÖZETİ
Ürdün
Fas
Cezayir
Tunus
Körfez Ülkeleri
GÖSTERİCİLER BATI YANLISI MI?
MONARŞİK (KRALLIKLAR) ÜLKELER DE DEĞİŞECEK Mİ?
REJİM BAKİYELERİ NE OLACAK?
İSTİHBARAT CUMHURİYETLERİ
KUKLA YÖNETİMLER
Lobilere harcanan milyar dolarlar
Bağırarak konuşan liderler
ARAP AYDINLARININ DEĞİŞİM ÖZLEMİ
ÇIKIŞ YOLU ARAYAN ARAP DÜNYASI
Tünelden çıkış
Yeniden dirilişin Filistin sorununa etkisi
DAHA GÜÇLÜ BİR ARAP BİRLİĞİ’NE DOĞRU
ARAP DÜNYASINDA YENİ SİSTEM NE OLACAK?
ARAP DÜNYASINDAKİ ULUSLARARASI AKTÖRLER
ORTADOĞU’DA YENİ GÜÇ ÜÇGENİ
1-İRAN
2-TÜRKİYE
3-ARAP DÜNYASI
TÜRK-ARAP İLİŞKİLERİ
2010 yılında Türk-Arap ilişkileri
Arap dünyasına yönelik neler yapmalı
ARAP DEVRİMLERİNDEN ÇIKARILACAK SONUÇ
ARAP DÜNYASINDAKİ AİLE İKTİDARLARI
KADDAFİLERİN ÜLKESİ: LİBYA
Afrika Krallar Kralı
Uçup giden milyar dolarlar
Sindirilen muhalefet
Hatalarının kurbanı oldu
ESADLARIN ÜLKESİ: SURİYE
Hafız Esad Sonrası Suriye
Suriye’nin direnişi “destekleyen” imajı
Suriye’de halkı nasıl ayaklandı?
“40 yıl sonra benim Suriyem”
SALİH’İN ÜLKESİ: YEMEN
Yemen’de olaylar nasıl başladı?
Ali Abdullah Salih neden hala iktidarda?
Yemen’de bundan sonra ne olacak?
SONSÖZ
KAYNAKÇA
İSTEME ADRESİ
Mana Yayınları
Sofular Mahallesi, Ali Emiri Sokak,
No.: 7 Fatih / İstanbul
Tel.: 0212 533 05 35
Faks: 0212 631 53 69
Mail: [email protected]
www.ilimyurdu.com
[email protected]