Katliam şehri halen diken üstünde

Şam'dan yola çıktık, istikametimiz Hama..

1982'de Baba Esad'ın Baas rejimine karşı ayaklanan Müslüman Kardeşleri bastırdığı, resmi rakamlara göre 10 bin, gayriresmi rakamlara göreyse ise 40 bin kişinin operasyonlarda öldürüldüğü sembolik şehir.. Aradan geçen 29 yıldan sonra, bu kez Oğul Esad'ın, kendisine karşı özgürlük talepleriyle sesini yükseltenlere karşı 2 hafta öncesine kadar tanklarla girdiği şehir..

Şehirde bizi neler bekliyor diye düşünürken, daha şehre girmeden, askeri hareketliliği gördük.. Tek tükde olsa tanklar hala şehir dışında..

Sanki hazır bekliyorlar..

Şehir merkezine girildiğinde ise sizi, askeri kontrol noktalari karşılıyor. Beşar Esad'ın resimlerinin olduğu, askerlerin bulunduğu kontrol noktaları...

Şehir meydanı sakin... Hayat normal akışında.. En azından öyle gözüküyor.. Tam da öyle düşünürken, Hama'nin merkezinden görülen bir kara duman yükseliyor..Ve o duman, şehir merkezinde hayat belki normal ama dış mahallerinde hala birşeyler oluyor izlenimi veriyor...

'Meydanda konuşmayalım, dikkat çekmeyelim'

Hama sokaklarında Hamalılara soruyoruz.. 'Ne oldu burada?' diye.. Önce çekiniyorlar, konuşmak için ilk etapta meydanı değil, ara sokakları tercih ediyorlar..

Çünkü dikkat çekmek istemiyorlar.. Ama kameralar arttikça, kalabalık fazlalaşınca, korkularını bir kenara bırakıyorlar, meydana çıkıp, 'geleceğimiz için konuşuruz' diyorlar..

'Kameraya konuşurum ama cep telefonumu kaydet, benim akıbetimi et'

Ama yine de, o tedirginlik, o diken üstünde olma hali, konuştuktan sonra başına ne geleceğini bilememe durumu ağır basıyor.. Ve kameralara konuşan Talal El Hekim,tıpkı tüm Hamalılar gibi, aynı cümleyi kuruyor..'Ben başıma ne gelecegini bilmiyorum, konuştuğum için gözaltına mı alınırım, işkence mi görür yoksa öldürülür müyüm bilmiyorum. Numaramı yazın, beni arayın, akıbetimi takip edin'!

Esad'ın askerlerine hama'da protesto

Şehir meydanında, Kalabalık artıyor.. Kameralara konuşulduğunu gören Hamalılar meydana geliyor.. 'Beşar Esad'ın gitmesi gerektiğini' söylüyorlar. Ve tek tek kurulan o cümle, bir an geliyor ki, bir isyana bir protestoya dönüşüyor..Güvenlik güçleri o kalabalığın önünden kamyonetle geçerken..Meydanda konuşmaktan çekinen Hamalılar, kalabaliktan cesaret alarak, tam da Hama meydanının orta yerinde 'Beşar git, rejimini istemiyoruz' sloganlari atiyorlar.. Sokağın tansiyonu bir anda yükseliyor..Basın mensuplari, meydandan uzaklaştırılıp otobüslere bindiriliyor...

'Suriye'de herşey normal' ziyareti

O otobüsler, basın mensuplarını, akademisyenleri ve Tayfun Çay, Bayram Meral gibi eski siyasileri taşiyan otobüsler.. 5 otobüs dolusu dünyanin cesitli yerlerinden gelen insan, bu ziyaret icin Suriye'de.. Suriye'deki dostluk komiteleri davet etti..'burada herşey normal'i göstermek için yaptı bu ziyareti..

Suriye- Turkiye dostluk komitesi, ziyaretin Türkiye ayağını organize etti.. Ama sadece Türkiye'den isimler yok. Almanya'dan Amerika'ya İtalya'dan Fransa'ya kadar bir çok batılı ülkenin akademisyenleri , basin mensuplari ve siyasileri de Suriye ziyaretinde...

'Yanmış binalar' turu

Hama merkezin ardından, yerli yabancı heyetin adresleri yanmış binalar.. Önce 31 Temmuz'da 20 askerin göstericiler tarafindan öldürüldüğü söylenen, göstericilerin yakıp yıktığı ordu evi...Ardından Adalet Binası.. Ve son olarak iki ayri kamu binası..

Bir not:

Suriye'deki bu geziyi organize edenlerin( Suriye- Türkiye Dostluk komitesi) çizdigi çerçevede gezdik Hama'yı.. Onların göstermek istediklerini gördük, gözlemledik.. Analiz içinse, diğer açı lazım. Bu yüzden de resmi çekmekten öteye geçemiyoruz. Sadece hissiyatları aktarabiliyoruz.. Ve Hama sokaklarına yansıyan en temel şey şu: Hama hala diken üstünde, korku var.. Bireysel konuşmak riskli, cesaret gerekiyor, ama kalabalıklar biraraya geldiginde, o cesaret bulunuyor.. Ve söylenecek herşey orada söyleniyor. Özgûrlüğümüzü istiyoruz!!

cnn turk