Diplomasiyi aptallıkla heba etmek!
Ya’alon, bir İsrail özrünün Erdoğan’ın bütün Ortadoğu’nun karşısına geçip Türkiye’nin İsrail’e diz çöktürdüğünü ilan etmesine yol açmasından, her şeyden çok korkuyor. Onur, gerçekten de stratejik bir değerdir, fakat aynı zamanda aptallıkla heba edilebilecek de bir değerdir.
14 Yıl Önce Güncellendi
2011-08-19 10:14:17
İsrail’in Türkiye’den niye özür dilememesi gerektiğini izah ederken Stratejik İlişkiler Bakanı Moşe Ya’alon, “Onur da bir stratejik değerdir,” buyurdu.
Ya’alon, bir İsrail özrünün Başbakan Erdoğan’ın bütün Ortadoğu’nun karşısına geçip Türkiye’nin İsrail’e diz çöktürdüğünü ilan etmesine yol açmasından, her şeyden çok korkuyor. Onur, gerçekten de stratejik bir değerdir, fakat aynı zamanda aptallıkla heba edilebilecek de bir değerdir.
Türkiye şu an, Erdoğan’ın uyarılarına omuz silken Suriye’yle, yanı sıra Türkiye’yi Amerikan-Siyonist politikaların ‘taşeronu’ olarak gören ve halihazırda Ortadoğu politikalarıyla ilgili bir dörtyol ağzında duran İran’la ihtilaf içinde.
Eğer stratejik meseleler Ya’alon’u kaygılandırıyorsa, İsrail-Türkiye ilişkilerini yenilemek için şimdi önemli bir fırsat doğduğunu da görmeli. Bilhassa ABD’nin Türkiye’yi, Suriye’ye yönelik politikasına karar vermek açısından hayati bir müttefik olarak gördüğü ve İsrail-Türkiye çatışmasının, en azından ABD Dışişleri Bakanı’na göre, Amerikan çıkarlarına zarar verdiği düşünülürse, hakikaten bir fırsat söz konusu.
Netanyahu teslim oldu
İsrail’in sert tepkisi, başka meselelerin yanında, Gazze filosu olayını araştıran BM komitesinin hazırladığı raporun içeriğine bağlı –raporda sorumluluğun büyük bölümü Türk hükümetine yüklenirken, İsrail’in sorumluluğu azaltılıyor.
Ancak bu rapor sadece iki hükümet arasında değil, iki ulus arasındaki ilişkilerde hasıl olan zararı tamir edemez. İsrail, filoya yönelik operasyonunun hukuken meşru olduğunu gösterebilir, fakat böyle bir ‘adalet’, İsrail’in Türkiye’yle stratejik ilişkilerinin tabutuna çakılan son çivi anlamına da gelebilir.
Raporda Türkiye’nin özür veya tazminat talebine değinilmiyor. Dahası, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun cevabı, raporun açıklanmasına dek bekleyebilir, bulgularını dayanak alabilirdi ve bunun ardından (ikili ilişkileri onarmak arzusundan dolayı) İsrail, en azından üzüntüsünü ifade edip (sorumluluk almaksızın) öldürülenlerin ailelerine tazminat ödeyebilirdi.
Netanyahu’nun acele edip Türkiye’nin özür talebini reddetmesine (ki geçmişte ucu özre varacak açıklamalar yapmayı kabul etmişti) neyin yol açtığını anlamak güç. Bunun tek izahı, Ya’alon ve Lieberman’a teslim olması olabilir.
Türkiye, İsrail’le ilişkilerini normalleştirme arzusunu ve İsrail’le filo skandalından önceki ilişkilere dönmek için sadece özür beklediğini açıkça dile getirdi.
Şimdi Türkiye’nin İsrail’e yeni bir büyükelçi atamayı veya yeni bir İsrail büyükelçisini almayı kabul edeceğine inanmak zor. Türkiye-İsrail ilişkileri sınavında “Kimin kime daha çok ihtiyacı var?” ve “Kim daha onurlu?” gibi sorular sorulduğunda, İsrail-Türkiye işbirliğinin muazzam stratejik önemi unutulup gidiyor.
Çeviri: Radikal
SON VİDEO HABER
Haber Ara