Türkiye’nin Şam Büyükelçisi Ömer Önhon'u istişarelerde bulunmak üzere geri çağırması, diplomasi kulislerinde dile getirilen ihtimaller arasında. Ankara'nın olası tepkilerini ve geçmiş yıllarda da birçok kez tartışılan “su kartını”, uzmanlara sorduk.
Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlayan deneyimli bir emekli diplomat, “Esad kendini giderek yalnızlaştırıyor. Ankara bölge ülkelerinin de desteği ile birlikte konsensus sağlayarak, ‘artık sen git' demeli” görüşünü aktardı.
Geçmişte Şam Büyükelçiliği ve Dışişleri Bakanlığı müsteşarlığı görevlerinde bulunmuş olan ve çok sayıda MGK toplantısına katılan deneyimli diplomat şunları söyledi:
“Esad verdiği sözleri tutmadı Türkiye’den bir tepki olacak. Ama bunun şiddet olacağını tahmin etmiyorum. Türkiye zaten sen halkına şiddet uyguladığın için ben rahatsızım diyor şiddet göstermek amaca zarar verir. Bence tek başına hareket etmek yanlış olur, yalnızca ABD ile hareket ediyor görüntüsü de doğru değil bölgesel destek sağlanmalı. Bir konsensus sağlanarak müşterek hareket edilmeli. Ekonomik ambargo etkili olacaktır”.
Su kartı gerçekçi mi?
Türkiye halen Fırat nehrinden Suriye'ye saniyede 500 metreküp su bırakıyor. Emekli Büyükelçi, Türkiye’nin Suriye’nin suyunu kesebileceği senaryolarını gerçekçi bulmuyor. “Su Suriye’den Irak’a gidiyor, kesemezsiniz, işe yaramaz, bu durum tüm Arap alemini ayaklandırır” görüşünü kaydediyor.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı öğretim görevlilerinden Yardımcı Doçent Dr. Erdem Denk de Suriye yönetiminin halkına karşı insani bir felaket uyguladığını dile getirerek, tepki veren Ankara’nın doğrudan insani boyutu olan su gibi bir aracı Şam yönetimine karşı kullanmayacağı görüşünde.
“İronik ve ürkütücü olur”
Denk, “Bunu yapmak doğru olmadığı gibi ironik de olur, hatta çelişkili ve ürkütücü olur. Türkiye zamanında PKK konusunda bunu hissettirdi. Kessem mi acaba dedi. Ama bu konunun şu anda gündeme getiriliyor olması bile garip” dedi.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Denk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Arap-İsrail savaşı ve Irak savaşı süreçlerinde bile hatta işgal durumunda dahi su kaynaklarına yönelik kısıtlayıcı uygulamalar gündeme geldiği zaman haklı olarak çok eleştirildi.
Savaş hukukunun bile izin vermediği bir konunun insani krize tepki olarak ve insani olmayacak bir yaptırım aracı şeklinde gündeme gelmesi yerinde olmayacaktır. Zaten doğrudan rejimle ilgili olmayan bir konuda yaptırım da etkili de olmayacaktır”
1987 yılında imzalanan protokol uyarınca Türkiye, Fırat Nehri'nden Suriye'ye saniyede 500 metreküp su bırakıyor. Suriye uzun süredir bu miktarın 750 metrekübe çıkarılmasını talep ediyordu.
DW